Neleri tartışıyorduk -2

Yirmi yıl önceki tartışma başlıklarımız nelere karşılık geliyormuş, bakmayı sürdürelim. Bugün aktaracağım eski Yeni Şafak yazım 22 Mayıs 1998 tarihli:

“Avrupa hakiki bir dönüm noktasında. Flora Lewis 1997 tarihli yazılarından birinde Alman asıllı Fransız düşünür (harika bir karışım!) Andre Glucksmann’a değiniyordu. Lewis Fransa’da yaşayan Amerikalı bir gazeteci. Lewis yazısında ‘Alman-Fransız dayanışmasına ilişkin kuşkuları’ dile getiriyordu. Yazar özetle, ‘AB denen büyük teşebbüsün altında yatan temel etkenin Almanya-Fransa ortaklığı olduğu herkes için bir ön-kabul niteliğinde,’ diyordu, ‘Eğer burada bir çözülme olursa, geriye kalanlar da çözülür.’

Son ‘Euro’ süreci gösterdi ki Alman-Fransız eksenini korumanın bedeli çok ağır. Kohl neredeyse siyasi geleceğini tümden riske ederek, Almanya merkezli olacağını umduğu bu projeye ağırlığını koydu.

Şimdi bu ‘siyasal’ sorunu bırakıp daha temel bir düzleme geçelim. Lewis Almanya-Fransa ayrışması üzerine çok fazla metin üretildiğini ve Glucksmann’ın da bu konuda görüş belirttiğini söylüyordu. Glucksmann, Lewis’e göre, tarihleri iç içe geçmiş bu iki milletin ciddi bir ayrışma yaşadığını, birbirlerinin hassasiyetlerine karşı son derece kayıtsız hale gelmekte olduklarını iddia ediyormuş. Glucksmann’a göre, Avrupa teknokratik ve bürokratik bir karmaşa içinde yozlaşmış bulunuyor ve bu haliyle ‘Birleşik Avrupa’ fikrine genel bir bağlılık yaratma yeteneğinden mahrum bulunuyor. Glucksmann şunu soruyormuş: ‘Ölmemek ya da ideoloji tarafından öldürülmemek için, fikirler olmaksızın yaşamak mecburiyetinde miyiz? Avrupa halen bir ruha sahip mi? Avrupa halen bir fikir olarak mevcut mu?’

Kimileri bu soruya olumlu cevap veriyor ve Birleşik Avrupa’nın dünya üzerindeki ilk ‘post-modern devlet’ modelini oluşturacağını söylüyor. Son dönemde bu konuda epeyce kitap ve teori üretildi. Bu ‘post-modern devlet’ projesi hakkında ABD’nin liberal aydınlarından John Schlesinger Jr.’ın NPQ’da söylediklerini anımsayalım. Schlesinger’a göre, kimilerince önerilen yeni demokratik sistem ‘modern uluslarda ortaya çıkan değişik ve müdahaleci çıkarların temsil edilmesini, birbirine bağlı telebilgisayar ağlarıyla mükemmelleştiriyor.’ Yani ‘İnternet’ toplumun yeni siyasallaşma biçimine karşılık geliyor: İzole bireylerin toplumsal ortaklaşalığı! Schlesinger, bu yeni demokrasi teorisinin muhtemel özellikleri olarak şunları sayıyor: ‘Kitle partilerinin yerine tek bir konuyla ilgilenen lobiler; temsili yasama yöntemi yerine günlük elektronik plebisitler.’ Bundan çıkan soru şu: ‘Böyle şeyler hükümetin sorunlara yönelme becerisini geliştirebilecek mi?’

Schlesinger’ın cevabı şöyle: ‘Bundan emin değilim. Aslında toplumsal parçalanmanın hızlanması yolunda, sonunda tutarsız, ehliyetsiz bir hükümet oluşması için bilgisayarlı plebisitlerle birleştirilmiş tek-çıkarlı lobilerden daha iyi bir kombinasyon düşünemiyorum. Bütün hatalarına rağmen, parti sistemi politik sisteme bir sorumluluk ve istikrar ölçütü veriyor. Düşünülen yeni sistem, elektronik teknolojilerle donatılmış sorumsuz politik maceracılar için biçilmiş kaftandır. Tarihi partilerin parçalanıp yok olması, iktidarı kişisel hareketlerin demagog önderlerine, onları finanse eden çıkarlara ve yönetici bürokrasiye bırakır.

‘Çekirdek Avrupa’ yarın belki de büyük bir ‘köksüzlük’ ve ‘yönsüzlük’ tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. İşte Avrupa’nın geleceğini bulanıklaştıran kasırga bu. İyi ama bunlar bize çok uzak sorunlar değil mi? Hayır, Avrupa bize hiç bu kadar yakın olmamıştı.”

Son Fransa seçimleri yukarıda anlatılanlar için mükemmel bir örnek oluşturuyor bence. Yukarıdaki yazının yazıldığı dönemde internet hayatımıza yeni girmiş sayılırdı. Sosyal medya daha ufukta belirmemişti. Ama Avrupa aklının krizi yavaş yavaş derinleşmekteydi. Bugünün iletişim ve siyaset üretme biçimleriyle varılan yer ortada: Avrupa aklının dibe vurması, giderek artan izolasyonizm tehdidi, Avrupa’nın bununla baş etme çabası ve Türkiye siyasetine müdahale gayretkeşliği.
Cumartesi başka bir noktadan devam edeceğim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.