Yalancı da olsa bahar geldi ya…

Ve bahar geldi... Henüz yalancı bahar da olsa farketmez. Güzelim Boğaz’ın etrafında erguvanlar renklerini göstermeye başladılar. Demek ki gerçeğine az kaldı. Edebiyatta, sanatta nasıl sonbahar hüzün ile eşleştirilirse, İlkbahar mevsimi de bir o kadar neşe, canlıklık, tazelik ile örtüşür.

Boticelli’nin La Primavera ( İlkbahar) tablosunda aşk ve güzellik tanrıçası Venüs’ün bahçesini seyretmeye doyamam. Floransa’da Gli Uffizi Müzesi’nde, salonun girişinde, karşıdan tablo sizi adeta kendisine çeker ve Venüs’ün İlkbahar bahçesinin içinde bulursunuz kendinizi... Resmin ortasındaki figür Venüs’ün ta kendisidir. Bu bahar Venüs daha da güzeldir. Hemen yanında Roma çiçek tanrısı Flora belirir. Flora kucağında dünyanın herbir bahçesinden topladığı gülleri tutar. Resmin genelinde 500 çiçek figürü resmedilmiştir. Bu resimdeki tüm ögeler sanki bu bahar çiçeklerinin kokularından mest olmuş ve yüzlerine de bu hal yansımıştır. Flora’nın yanında, peşinden amansız aşığı rüzgar tanrısı Zephry’ i sürükleyen peri kızı Chloris vardır. Bu bahçeye tek girebilen tanrı Zephry, bahçeye çiğ damlaları getirir ve böylelikle tüm çiçeklerin kokuları birbirine geçer. Bahar öyle bir hal yaratır ki, rüzgar tanrısı haykırmak ister ama ağzından sözler yerine mis kokulu çiçekler yayılır. Ve tabii peri kızı Chloris bu yakışıklı ve cömert tanrıya daha fazla karşı koyamaz, evlenirler ve tüm hayat boyu ilkbaharı yaşarlar. Tüm hayat boyu ilkbaharı yaşamak... Yalancı da olsa güzel!

16-04/04/allegory-of-spring.jpg

Venüs figürünün üstünde resmedilen oğlu Eros, aşk okunu resmin sol tarafında dans eden üç güzellerden birine fırlatacaktır. O saate kadar aşka inanmayan güzel de tüm hayatını ilkbahar coşkusuyla yaşayacaktır. Artık aşka inanacaktır. Venüs’ün ilkbaharı o kadar kusursuzdur ki, resmin sol tarafında elinde asasıyla endam eden haberci tanrı Merkür, orada sadece bulutları dağıtmak için durmaktadır. Çünkü bu bahçede bulutlara, umutsuzluklara yer yoktur. Evet, sanatsever Medici Ailesi’nin Boticelli’ye sipariş ettkleri bu evlilik, mutluluk ve bahar temalı resim ne kadar da güzeldir ve masalsıdır, değil mi? İlkbahar gibi...

İşte hazır bahar sarhoşuyken gelin güzel bir rota belirleyelim. Sabah Uffizi Müzesi’nde bu muhteşem tabloyu seyrettikten sonra kiraladığımız Fiat Cinque Cento’larımıza inelim. Fonda, geçen yıl kaybettiğimiz çok değerli sanatçı, besteci ve yorumcu Pino Daniele’nin “ Questa Primavera” ( Bu İlkbahar) şarkısındaki; Il nostro amore vola,sul mondo e le città in questa primavera... ( Aşkımız bu baharda da şehirlerin ve dünyanın üzerinde uçuşacak...) liriklerini dinlerken Floransa’dan sadece 50 km’lik uzaklıkta olan San Gimignano’ya doğru yola koyulalım.

16-04/04/san-gimignano-italy-blog.jpg

Size bu mevsimde yol boyu gelincik tarlaları vaad ediyorum. Toscana’nın yuvarlak hatlı panoraması, bu mevsimde coşan gelinciklerin her bir yaprağının güneş ışığını farklı açılardan almasıyla kırmızının her tonunu gözlerimizin önüne serecekler. Her bahar böyle oldu, bu bahar da öyle olacak.

San Gimignano deniz seviyesinden 300 metre yukarıda, surlarla çevrili bir ortaçağ kasabası.

“Ortaçağ’ın Manhattan’ı” diye anılan bu güzel kasabada 1200 yıllarında 72 kule varmış. Bu kulelerin sadece 14 tanesi halen günümüze kadar ayakta kalabilmiş. Zamanında erzak koruma amaçlı olarak da kullanılan bu kulelerin hepsini resmedebilmek için Santa Lucia sokağına giderseniz siz de çektiğiniz fotoğraflara inanamayacaksınız. Bu bölgede çok da başarılı bir fotoğraf sanatçısı olmanız gerekmez. Bölgenin doğası ve yapıları öyle beklenmedik açılar, renkler sunar ki tek yapmanız gereken denklanşöre korkmadan basmak. Bu mevsimde fotoğraf karelerinizde yeşilin her tonuna bölgenin önemli ürünlerinden safran çiçeklerinin mor rengi hakim olacaktır. Toplanan mor renkli safran çiçeklerini sepetleriyle kasabaya taşıyan hanımlar, tek tek o çiçeklerin orta kısmındaki sarı renkli bu kendine has lezzetli ve çok değerli baharatı şarkılar eşliğinde küçük seramik kaplara biriktirecekler. Mor yapraklar da doğal boya üretimi için ham çuvallara doldurulacaklar. Bu işi yapan signoraların işleri uzun, hassas ve meşakkatli. Zira 150.000 çiçekten sadece 1 kilo safran elde edilebiliyor... Böyle bir sahneyi yakalayabilirseniz çok şanslısınız... Kasabanın en önemli yemeklerinden “risotto allo zafferano” tatmak için Via San Martino ( San Martino Sokağı) Ristorante San Martino 26 restoranındaki şefin yorumunu denemenizi öneririm.

16-04/04/san-gimignano-piazza-cisterna-8606.JPG

Kasabanın daracık sokakları evlerin karşılıklı olarak birbirlerine gölge yapmalarını sağlıyor. San Gimignano’da bölgenin karakteristik ürünlerinden üzüm, asma yaprağı, gelincik desenli muhteşem seramikler bulabilirsiniz. Ancak bu kasabada kendi görüntüsüne tezat, çok modern hatta futurist yaklaşımlı sanat galerileri çok etkileyicidir. Pek çok İtalyan ve yabancı sanatçının farklı usluplardaki heykel ve resimleri kasabanın sofistike ruhunu da gösterir.

San Gimignano gündüzleri turist akınına uğrar, geceleri ise çok yalnızdır...12. yüzyıl evlerinde yaşamlarını sürdüren yaşlı ve küçük nüfusa akşamları gökteki yıldızlarla ay ve kasabanın çevresindeki asma yapraklarıyla safran çiçekleri eşlik eder... Ama yine sabah olacaktır, seramik dükkanları, bölgenin meşhur kestane bal satıcıları, meydandaki ünlü gelateria( dondurmacı) kepenklerini açacaktır.

Yüzyıllar boyu böyleydi San Gimignano, yüz yıllar boyu da böyle olacak…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum