Çelişkiler piyasası!

Havalar sıcak gitti;

Meğerse İstanbul’un 3 aylık suyu kalmış. Bunu da daha bir yıl önce 2040’a kadar İstanbul’un su sorunu yok diyenler açıklıyor.

Hatta İstanbul’da su fiyatına zam yapılmasını engellemiş olanlar, İstanbul Belediye Başkanlığını kazanmaları halinde doğal gaza yüzde 10 indirim sözü verenlerin de kendisiydi. Ama doğal gaza ülke çapında peş peşe yapılan zamları da aynı partinin ekonomi yönetimi gerçekleştirdi.

Çok ciddi bir paradoks...

Ekonomiye ilişkin yaşadığımız gelişmelerin içinde de çelişkiler barındıran veriler oldukça fazla. Mesela enflasyon örneğini daha önce açıklamıştım. Sadece sigara örneğini tekrar edelim:

2017 yılında her 100 liranın 5,4827 lirasının sigaraya harcandığı varsayılıyor. 2018 yılında bu ağırlık 4,7857’ye düşerken, büyük zam yapılan 2019 yılında ağırlık bu kez 3,8712’ye düşüyor. Oysa sanayi üretiminde üretim yüzde 3,9 düşerken, tütün mamulleri üretimi yüzde 5,1 artıyor. Ama asıl veri bütçede. Bütçeye gelen tütün ürünleri vergisi ortalama fiyat ile kıyaslandığında bile yüzde 17,0’nin üzerinde reel artış gösteriyor.

Ama enflasyon hesabında sigara tüketimi çok ciddi (%30) düşmüş görülüyor.

SANAYİ SEKTÖRÜ

İki gün önce GSYH verileri açıklandı. Buna göre sanayi sektörü 2019 yılının ilk 9 ayında yüzde 1,7 küçülmüş. Ama sanayi üretim endeksinde ilk dokuz aylık küçülme yüzde 2,7 oranında.

Sanayi sektörü yılın 3. çeyreğinde (Haziran-Eylül) üretim endeksine göre yüzde 0,8 büyüme göstermiş. Oysa GSYH hesabında son çeyrekte yüzde 1,6 büyüme görülüyor.

İşin bir de girdi yönü var. Bakın en reel veri burada.

EPDK verilerine göre sanayi sektöründe tüketilen elektrik 2019 yılı ilk 9 ayında tam yüzde 5,23 azalmış. Son 3 ayda ise (Haziran-Eylül) sanayide tüketilen elektrik yüzde 0,34 yine azalmış.

Öyle bir üretim ve büyüme gösteriyor ki, enerji harcamadan.

Zaten yılın ilk 9 ayında EPDK verilerine göre ülkemizde kayıtlı üretimden karşılanan elektrik tüketimi yüzde 2,50 azalış gösteriyor. Yılın 3. çeyreğinde de elektrik tüketimi yine yüzde 1,63 daha az olmuş.

İşin bir de kayıtsız kesimle beraber toplam elektrik tüketimi var. İşte orada da elektrik tüketimi yılın ilk 9 ayında yüzde 0,94 azalış gösteriyor. Hatta Ekim 2019’da yüzde 0,97 ve Kasım ayında da yine yüzde 1,08 oranında ülke çapında elektrik tüketimi azalış gösteriyor.

Bu veriler bize bir başka noktaya daha dikkat çekmiş oluyor.

Görülen büyüme oranı aslında reel bir büyümeden ziyade üretimsiz bir şişme halidir. Nitekim iç talepte kamu bankaları eliyle zararına kredi verilerek sadece tüketim tetikleniyor. Ama aynı reaksiyon üretim tarafında görülmüyor.

Peki bu iş dünyası için ne anlam ifade ediyor?

1- Üretimsiz büyüme veya tüketim artışı genişleyen para arzı (M2) ile enflasyon üzerinde çok ciddi bir potansiyel oluşturmaktadır. Bu nedenle süreç yakından izlenmelidir.

2- Yeniden cari açık ve yeniden döviz ihtiyacının hasıl olması ile döviz piyasalarında orta-uzun denge yeniden gözetilmek zorunda kalınabilir.

İhracatın son iki aydır düşmeye başladığını, tüketimin üretime yansımakta yetersiz kaldığı, kredi kaynaklarının ise adeta sınırları zorlarcasına kullanıldığı bir dönem yaşıyoruz.

Bütün mesele bu eşiği geçebilecek bir süreye sahip olabilecek miyiz?

Aslında bazı konularda beklediğim risklerin yaşanmamış olması da beni daha dikkatli yazmaya itmektedir. Mesela faiz düşüşleri ile paranın dövize yönelme eğilimi beklediğim kadar sert olmadı. Gerçi faiz düşüş dönemlerine “Vurgun Piyasası” adını vermiş ve bu dönemlerde piyasaların farklı hareket ettiklerini de belirtmiştim. O nedenle şu indirim süreci bir bitsin, o zaman daha reel hareketleri hep beraber değerlendireceğiz.

Şimdilik çelişkiler piyasasını hep beraber izlemeye devam edelim.

YORUMLAR (42)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
42 Yorum