Ekonomik kriz seçim kazandırır mı?

Olmaz demeyin.

İnanın oluyor. Bakın Venezuela’ya.

Ülke resmen batmış. Bazı mallarda kuyruk bile yok; çünkü kuyruğa girecek ürün yok. Ama geçen hafta yapılan seçimi yine eski bir kamyon şoförü olan Maduro kazandı.

Dün Bekir Bozdağ’da “Seçimlere giderken dolar üzerinden vatandaşımızı etkilemek isteyenler, hükümete fatura kesmek kestirmek isteyenler, dolarla oynayarak seçim sonucunu değiştireceklerini düşünenler yanılıyor” dedi.

Galiba sn Bakan çok haklı. Çünkü sosyal medya üzerinden baktığımızda da “Aç kalırız ama yedirmeyiz” tarzında sayısız açıklama gördük.

Zaten iki gün önce MHP Genel Sekreterinin de “Aç kalsak da ekonomik tetikçilere teslim olmayız” açıklaması olmuştu.

HHH

Şimdi oturup şapkayı önümüze koyalım ve azıcık düşünelim: Yıllardır yabancı sermayeye bağımlı ekonominin sürmeyeceğini sürekli yazar dururum. Her yıl 40-50 milyar dolar yabancı paraya muhtaç bir ekonomi ile milli bir ülke olmayacağımızı da her sefer gündeme taşırım.

Bugün dövize muhtaç bir ülke miyiz?

-Evet

Döviz ihtiyacımızı daha çok çalışarak ve mal satarak karşılayabiliyor muyuz?

-Hayır

Her kurum üzerine düşen görevi yapabiliyor mu?

-Hayır... Bırakın kurumları, bugün olanları görerek 1 ay önceden uyaran Mehmet Şimşek’in başına gelenler zaten yetiyor.

O zaman sorunları nasıl çözeceğiz?

YENİ PARA TEORİSİ

Bir kere şunu artık herkes biliyor. Seçimlerden sonra kurumların önemi azalacak. Artık Ülkemiz Başkanının fikri etrafında politikalar oluşturulacak.

Ama o fikirler ne?

İşte orası biraz karışık. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan seçimlerden sonrası için;

1- Yerli ve milli yeni bir paradan bahsetti.

2- Bu paranın değerinin altınla ilişkili olacağını açıkladı

3- Yeni para sonrası ne faiz ne de dolar derdimizin olmayacağını söyledi.

Şimdi bir düşünün: Seçimlerden sonra nasıl bir para ve ekonomi teorisi ile yönetileceğiz? Aslında ülkemize bu iktidar döneminde 600 milyar dolardan fazla para getiren yabancılar bunları düşünüyor.

Döviz hesapları ne olacak?

Piyasalar nasıl işleyecek?

Kambiyo rejimi nasıl değişecek? Vs vs.

O kadar çok soru ve bir o kadar da çok söylenti oluşuyor ki! Her biri başlı başına bu ülkeden kaçmak için neden olabilir.

Ama asıl mesele nedir biliyor musunuz? Bunca soruna ve belirsizliğe rağmen ekonomiyi sahiplenen hala kimse yok.

-Merkez Bankası faiz artırabilecek mi?

-Piyasada faizler yüzde 17,20 ama Merkez hala yüzde 13,5’den bankalara para veriyor.

Nasıl sürecek bu düzen? Sorumlu kim? Sorumluluk kimde?

“Yurtdışına çıkmamı fırsat bilip faiz artırdılar” açıklamasından sonra kim nasıl sorumluluk üstlenecek?

***

Dikkat ederseniz buraya kadar saydığım meselelerin hiçbirinde yabancı oyunu-şer güçler gibi komplo teorileri yok.

Zaten piyasa gözünü açmış bir akıllı açıklama bekliyor.

Hatta piyasa AKIL bekliyor da diyebiliriz.

Çözüm noktasında samimi ve açık öneriler ve modeller bekleniyor. Ortada dolaştırılan şer güç teorileri artık dedikodulaşarak 2001’de yaşanan bir döneme bizi taşıyor. O nedenle ülke yönetiminden sorumlu Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı makamının bu sorunları üstlenmesi ve çözmesi gerekmektedir.

Aksi halde üstlenilmeyen sorumluluk çözülemeyen sorunları yumak haline getiriyor ve içinden çıkılmaz bir hal oluşuyor.

Piyasa akıl bekliyor.

Piyasa geleceği görmek istiyor; belirsizlik istemiyor.

Piyasa kurumların çalışmasını ve gerekli adımları atmasını hayal ediyor.

Piyasa kandırılmak istenmiyor.

Kısaca vatandaşa komplo teorileri ile açlık sefalet gibi durumlara zemin hazırlayabilirsiniz. Ama piyasa sadece AKIL ve çözüm bekliyor.

Bir de “sorumlu kim” diyor?

YORUMLAR (116)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
116 Yorum