Futbolda kurtuluş yolu

Günlük futbol maçı pek seyretmiyorum. Ama sektörü elimden geldiği kadar izlemeye çalışıyorum.

İki temel tespitte bulunalım:

1- Liglerimizde yabancı oyuncu sayısı hayli fazla. Kulüpler altyapı yatırımlarında ya yeterli değil, ya da kaynak sorunu var.

2- Liglerimizde yerli oyuncuları isimleri ile duyuyoruz. Ama bu oyuncuların da büyük kısmı gurbetçilerden geliyor.

82 milyonluk ülkemizde yetişen oyuncu sayısı, 3,5 milyon gurbetçi ailelerde yetişen oyuncu sayısının gerisinde. Neden acaba?

Altyapı!

Bu iş sadece kulüplerin altyapısından kaynaklanmıyor. Mesela ilkokullar... Bahçeleri nerede ise tamamen beton. Kalan kısımları ise okul yönetici ve öğretmenlerin otoparkı.

Çocuklara oyun oynayacak alan bırakmıyoruz.

Milli Eğitim Baklanlarına kaç kez seslendim: “Okulların bahçelerini çocukların oyun alanı olarak kullandıralım. Otopark sorununu gidin başka yerde çözün.”

Aslında spor altyapımız temel olarak çok geride. Nasıl ki ekonomik büyümeyi yabancı sermaye ile sağladık, futbolu da ithalat ile kurtarıyor gözüküyoruz.

SPOR KULÜPLERİ

Son haftalarda borsada futbol kulüplerinin hisselerinde kayda değer artışlar yaşandı. Ama bunun arkası olmalı.

Yıllardır bu kulüplerin tam borçlarını bilemiyoruz. Bir tarafta şirket, diğer tarafta dernekler var. Yeterince şeffaf olmayan bir yapı.

Yıllar önce Galatasaray’ın AIG hisse satışını hatırlarım. Satış fiyatı şirketin 3 yıllık temettü gelirine eşitti. Oysa o oran borsada bile en düşük şirkette 10-15 kattı.

Nasıl oldu bu satış? Kim niye 3 yıllık karına bu hisseleri satar? Yıllardır bir türlü çözemedim. Güya da bir finans uzmanıyım...

Aslında kulüplerin bilançolarında ve transferlerinde de benzer gelişmeler çok gördük. Bir tanesinin hesabının sorulduğunu hatırlamıyorum.

Galatasaray’da bir tek Adnan Polat’ın bazı girişimlerini gördüm. Sonra da tek onaylanmayan Başkan oldu. Anlaşılır şey değil.

Gerçi bir Trabzonsporlu olarak niye umursayım ki? Kendileri bilir...

Ama mesela Fenerbahçe’de Ali Koç önemli değişimler yapıyor. Kurumsal altyapı oluşmaya başladı. Ali Koç’un Fenerbahçe başkanlığını pek istemedim. Koç Grubunun vizyon değişimi açısından Ali Koç’a çok ihtiyacı var.

Bakın ülkemiz beyaz eşya üretiminde dünyada Çin’den sonra ikinci sırada. Avrupa’nın beyaz eşya ihtiyacının büyük kısmını Türkiye sağlıyor.

Bu başarıda Koç Grubunun amiral gemisi Arçelik çok önemli. Tabii ki Zorlu Grubunun Vestel’i de. Vestel 2019/09 döneminde 12 milyar cironun yanında 900 milyon TL faaliyet karı elde ediyor. Arçelik ise 23,5 milyar lira cironun yanında 2 milyar TL faaliyet karı elde ediyor.

Bu tür başarılar ve ülkenin değer kazandırıcı yatırımları için Ali Koç gibi değerlerin katkısına ihtiyacı var. Ama olsun... Fenerbahçe bir kültür değişimi yaşıyor ve kurumsallaşıyor.

Aslında aynı başarı nihayet Beşiktaş’ta da başladı. Yeni Başkan Ahmet Nur Çebi’nin ve yönetiminin işi epey zor. Yönetimde Adnan Dalgakıran ve diğer ekip ile mecburen Süleyman Seba ve Serdar Bilgili sonrası kesilen öz kaynaklara dönüyorlar.

Serdar Bilgili’nin başkanlık seçimini hatırlarım. Rakibi Hasan Arat’ın şirketleri battı batıyordu. Sonrasında zaten battı. Tabiri caiz ise kılpayı kurtuldu.

Fenerbahçe’den sonra Beşiktaş’ında bir yola girdiğini söyleyebiliriz. Mesele sadece o gün sahada kazanmak değildir, uzun süreli bir kazancın yolunun yapılmasıdır.

Trabzonspor ise uzun süre Trabzon’da yaşayanlar ve dışarıdaki Trabzonlular olarak çok çekti. Ahmet Ağaoğlu nasıl yapıyor-ediyor bilmiyorum ama çok önemli adımlar geliyor. Kulüp bir türlü rahata eremezken, şu anda altyapısı en iyi çalışan fabrikaya döndü.

Galatasaray hakkında çok bilgi veremeyeceğim. Bir kanat var ki, kulübe sürekli bir şeyler kazandırıyor. Ama bir de yönetimlere bakıyoruz, sürekli gider ve harcama...

Umarım Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’da başlayan değişim ve kurumsallık oraya da uğrar.

Aslın kulüplerin bu dönüşümü mecburen başladı. Yıllık gelirleri hiç küçümsenmeyecek duruma gelen bu kulüplerin kasaları neden bu kadar boşaldı? Hangi projeleri hangi transferler bu kasaların boşalmasına neden oldu?

Ciddi bir muhasebe gerekiyor.

Mesela Beşiktaş stadı kaç liraya projelendi, kaç liraya bitti? Ya da Galatasaray AIG operasyonunun hesabı her adımda soruldu mu?

Başkanlar kulüplere neden borç verir ve neden alacaklı olur? Ya da bir kulübün varlıkları neden tefeci oranlarında factoring şirketlerine düşer?

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’da başlayan kurumsallaşma ve dönüşüm ülke futbolu adına da büyük bir şans. Umarım Futbol Federasyonu bu değişimi ve iç-dış denetimi kurallara bağlayarak daha da geliştirir.

Bilesiniz ki, kazanan hepimiz olacağız.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum