Küresel vurgun pazarı

“Cari açık finanse edildiği sürece sorun değildir”

Bu ulu söz bugün için de geçerli. Neden sorun ediyoruz ki cari açığı? Baksanıza Ağustos ayında sadece -1.237 milyon dolarlık açık vermişiz. Ve böylece yıllık açığımız -36.972 milyon dolara gerilemiş oldu.

Nereden geriledi?

-37.143 milyon dolardan. Yani 171 milyon dolar iyileşme oldu.

Geçen yıl darbe girişimi, terör eylemleri sonucu turizm gelirimiz düşmüştü. Yılın ilk 8 ayında seyahat gelirimiz 8.671 milyon dolardı. Bu yıl ise 10.583 milyon dolara çıktı. Tabi bu yükselişte yerlilerin seyahat giderindeki azalmanın da etkisi oldu. (3.613 milyon dolardan, 3.001 milyon dolara geriledi)

Şimdi gelelim işin sadedine.

Cari açık seviyemiz bir türlü sıfırlanamıyor. Biz artık 30-40 milyar dolarlık cari açıklara alıştık. Eskiden enerji açığını turizmle kapatır ve cari açığımız çok düşük kalırdı. Şimdilerde bu gücümüzü de kaybediyoruz.

Enerji giderimiz 17,4 milyar dolardan 23,4 milyar dolara yükseldi. Ama turizm gelirimiz aynı oranda yükselmiyor. Turist sayısı artsa bile harcama tutarı daha yüksek Avrupalı turist daha az geliyor. Ve böylece sayı olarak artan, ama kişi başı harcaması düşen bir turist kitlesi ile karşı karşıyayız.

Bahtımıza fakir turist düştü... Napalım!

***

Yakın tarihte cari açık oranımız daha yüksekken bile böyle sorun değildi. Çünkü o dönemde açığımızı bize güvenerek bu ülkede yatırım yapan yabancılar kapatıyordu.

Hatırlayın....Mesela 2006 yılında -31.168 milyon dolar olan cari açığımızın 20.185 milyon dolarını doğrudan yatırım kapatıyordu. Durum 2007 yılında da benzerdi: -36.949 milyon dolarlık cari açığın, 22.047 milyon doları doğrudan yatırımla kapanıyordu.

Cari açığınız var ve bunun karşılığında yabancılar ülkenizde şirket satın alıyor, yatırım yapıyorsa çok fazla korkmanıza gerek yok...Yani önlem almak için vaktiniz var demektir.

***

Gelelim ikinci aşamaya. Yani riskinizin biraz daha arttığı döneme...

Cari açığınız yükseliyor...Karşılığında doğrudan yatırımlarınız azalıyor. Ama bu sefer de yabancılar ülkenize kredi veriyorlar.

Bunun anlamı vaktiniz daralıyor demektir.

Artık eskisi kadar güvenli değilsiniz ama kredi verilecek bir güveniniz devam ediyor. Bu dönemde dış borcunuz artıyor ama hala kredi değeri taşıyan bir ülkesiniz.

***

Ve son nokta!

Cari açığınız hâlâ devam ediyor. Ama artık doğrudan yatırım kaleminiz azalıyor. Hatta kredi olarak gelen yabancı sermayenizde azalıyor.

Ülkeye gelen yabancı sermaye artık “vurguncuların” parası. Akbaba fonlar size geliyor. Spekülatörler sizi seviyor. Sıcak paracı kısa vadeli köşe dönücülerin 1 numaralı pazarı olmuşsunuz.

İşte buna sevinmek mi gerekiyor, yoksa ‘eyvah süre bitiyor’ gözüyle mi bakmak gerekiyor?

***

Son dönemde Türkiye’ye gelen yabancı sermaye akışı hala bir kriz oluşturacak kadar azalmadı. Ama sermayenin kalitesi 1. dereceden 3. dereceye düştü. Kaderimiz kısa vadeli düşünen yabancı vurgunculara kaldı.

Hatta işi şu şekilde izah edelim: Ülkemizdeki her risk artışı, aslında bu kısa vadeli vurguncuların işine yarıyor. Daha yüksek oranlardan para satıyor ve daha yüksek karlar elde ediyorlar. Dış politikadaki her yalnızlığımız bu akbaba fonları besliyor ve iştahını artırıyor. Biz de oturmuş “bak bize hala güveniyorlar, para getiriyorlar” diye seviniyoruz.

Borsadaki yükseliş

Siz 1. katın balkonundan düşerseniz ne olur? Sanırım sadece çok küçük ağrı yaşarsınız. Hatta tesiri bile olmayabilir. Peki, 2. kattan ve hatta 3. kattan düşerseniz ne olur? Muhtemelen her kat artışında yaralanma oranınız da artar.

İyi ama kaçıncı kattan düşerseniz ölürsünüz?

İşte benim size tavsiyem odur ki; düştüğünüzde öleceğiniz kata çıkmayın. Her şey para değildir... Sağlığı da düşünmek lazım...Değil mi?

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum