Beyazlar daha beyaz yoksullar daha yoksul

2007 yılında Almanya’dan dönen bir öğretmen “ben gittiğimde öğretmen maaşları 600 Mark’tı (yaklaşık 300 Euro) şimdi bin Euro olmuş” diye seviniyordu.

Haklıydı.

Bugün, kıdemli öğretmen maaşları 600 Euro’un altında ve zenginleşme süreci çoktan tersine dönmüş durumda.

Yoksullaşma süreci son salgınla başlamadı, bu doğru; salgın dünyanın pek çok yerinde gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksullaşmayı artırdı, bu da doğru; fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir doğal afet gibi yoksulları ezmeyebilirdi.

Hükümetin vurdumduymaz yaklaşımları, yoksullara en az salgın kadar zarar verdi.

TÜİK’in çeyrekler bazında yayınladığı verilere göre Türkiye’de Mart sonu itibarıyla çalışan sayısı 27 Milyon 391 bin kişidir. Fakat bu çalışanların, 7 Milyon 697 bininin hiçbir sosyal güvenlik kurumunda kaydı yoktur. Bu kayıtsızların 2 Milyon 177 bini ücretsiz aile işçisi, diğerleri ücretliler, kendi hesabına çalışanlar ve işverenler.

Sigortasızlar:

Sosyal güvenlik kurumlarında kaydı olmayanlara “kısa çalışma ödeneği” verilebilir mi? Verilemez.

Peki, “iş akdi fesih yasağı”ndan dolayı nakdi ücret desteği verilebilir mi? Verilemez.

Bu insanlar işten atılınca ihbar ve kıdem tazminatı alabilir mi? Alamaz.

Acaba bankalardan kredi alabilir mi? Alamaz.

Bu salgın döneminde bazılarının çalışamadığı ve destek göremedikleri ve yoksullaştıkları kesin mi? Kesin.

Kısa Çalışma Ödeneği ve Nakdi Ücret Desteği alanlar:

Bazı özel sektör çalışanları işlerini kaybetmesin diye işsizlik fonundan, brüt ücretin en az %60’ı ve en çok da %150’si kadar kısa çalışma ödeneği alabildi.

Keza “iş akdi fesih yasağı” dolaysıyla işten atılamayanlar, sadece 1.430 TL “nakdi ücret desteği” alabildi. İşvereniyle uzlaşıp “ikale” yöntemine işten ayrılanlar, hak ettikleri halde işsizlik maaşı alamadılar.

Bu tip devletten kısmi ödeme alabilenlerin sayısını Sayın Lütfi Elvan 9 milyon beşyüz bin kişi olarak açıkladı.

Sonuçta bu zümreler yoksullaştı.

Küçük esnaf:

Salgın başladıktan dokuz ay sonra işyerlerine 500, 750 ve 1.000 TL sembolik kira desteği başlatıldı. Soru: Eğer esnafın böyle bir desteğe ihtiyacı olduğu görüldüyse, dokuz ay boyunca niçin hiçbir yardım yapılmadı veya açıklandığı anda niçin geçmişteki zararlarda telafi edilmedi?

Son olarak Nisan ayında, yanisalgından on dört ay sonrabir defaya mahsus, 235 bin esnafa beş bin TL ve 1.150 bin esnafa da üç bin TL verilme kararı çıktı.

Eğer esnafın bu yardıma ihtiyacı olduğu kesinse niçin bir defaya mahsus? Niçin geçmişteki kayıplarını telafi edecek bir yöntem yok? Niçin gelecekleri karanlıkta bırakılıyor?

Bu yoksullaşanlara 4 milyon 522 bini “işsiz”, toplam 8 Milyon 923 bin “atıl işgücü”nü de ekleyince sosyal felaketin boyutları daha iyi anlaşılır.

Bir önceki yazıda varlıklılara 500 milyar TL ve konut alan orta-üst sınıflara da yüz milyar TL değerinde doğrudan ve dolaylı kaynak aktarıldığını izah etmiştim.

Hazine ve maliye bakanlığının yayınladığı Kamu Maliyesi Raporu 2021’e göre en yoksul ve işsiz dört milyon yüz bin kişiye 4 milyar 200 milyon TL yardım yapılmış.

Onbeş ayda kişi başına sadece bin TL.

Diğerkamlık, empati ve merhamet buharlaşınca milyonlarca insanın çoğu, düğünlerinde kendilerine veya doğumlarında çocuklarına takılan takıları sattı, muhtemelen.

Hali vakti yerinde tanıdıkları olanlar borç aldı. Ya da evine kapanıp aç ve muhtaç olduğunu kimseye hissettirmedi.

KÖRLEŞME

Siyaset dâhil bütün meslekler uzun süreliğine yapılınca, gerçekliğin kavranmasında “körleşme” oluşurmuş.

Defalarca yazdım bütçedeki imkânlar müsaittir, bu insanları biraz daha yoksullaştırmaya gerek yok diye; hala, en az yüz milyar TL daha, bütçeden bu insanlara para dağıtabilir, gerçekten dağıtılabilir, hakikaten dağıtılabilir.

Fakat yardım çağrıları umursanmıyor bile, körleşmeyi aşan bir lakaytlık ve bıkkınlık hatta kibir gözlüyoruz, bu gidişle, hükümetle yoksullar arasındaki menfaat köprülerini yıkılacaktır.

Üst düzey kamu görevlileri, kendilerine sormalı, “bizlere, on beş ay boyunca, maaşımızın %60’ı veya en çok 4.500 TL ödense, katlanabilir miyiz?”

Kendi nefsine ağır geleni kardeşlerine reva görene ne denirdi, unuttum…

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum