Cezası olmayan suç, kefareti olmayan günah: Enflasyon

Türkiye’de ortalama ücretler, yaklaşık üç bin TL’dir. Günde dört ekmek tüketen bir tüketici bir lira yirmi beş kuruştan, her gün ekmek için beş lira harcamaktadır. Ücretler genellikle yılsonuna kadar artmaz fakat ekmeğin fiyatı her an bir lira elli kuruşa çıkabilir. Ekmek fiyatları artarsa, aylık ekmek gideri %20 artarak 150 TL’den 180 TL’ye yükselmiş olur. Ertesi gün benzeri fiyat artışları peynir için, zeytin için, çay için, süt için gerçekleşebilir. Sonra kira, elektrik, doğalgaz ve telefon zamları başlayabilir.

Fırıncı da zam gerekçesi olarak, tedarik ettiği ürün ve hizmetlerin fiyat artışlarından şikâyetçi olacaktır. Fırıncının kök tedarikçisi köylüye gidip niçin fiyat artırdığını sorsak; köylü de, gübre, mazot, ilaç ve tohum fiyatlarındaki artıştan şikâyet edecektir. İlaççı, gübreci, mazotçu ve tohumcu da sattıkları ürünlerin ithal edildiğini ve kurlar artınca mecburen fiyatlarının artığını söyleyecektir.

Peki, kurlar niçin artmış? Çünkü ekonomi yönetimi yanlış para ve maliye politikası uygulamıştır.

Ekonomi yönetimi, bu halkın düşmanı mı, niçin başarılı para ve maliye politikaları uygulamıyor? Haşa, elbette düşman değiller; tam tersine halkı çok seviyorlar. Yanlışın temelinde halka duydukları bu sevgiyi gösterme duyguları yatıyor.

Ekonomi yönetimleri, nerdeyse dünyanın her yerinde “halk dalkavukları”dır. Halka, uzun vadeli ve kalıcı çıkarlar için kısa vadede fedakârlıklara katlanması gerektiğini söyleyemiyorlar. Çünkü hem halktan fedakârlık isteyip hem de onlar tarafından tekrar seçilmek mümkün olmayabilir.

Başa dönüp üç bin lira ücretle çalışan kişinin durumunu tekrar gözden geçirelim. Eğer bütün ürünler ekmekte olduğu gibi %20 zamlanırsa; bu kişi ya tüketimini kısacak, ya ek gelir getirici ilave bir iş yapacak, ya da borç alacak. Normal geliriyle bile geçinemeyen bu kişi, bir süre sonra borç aldığı parayı ve onun faizini nasıl ödeyecek? Geliriyle ödeyemez. Tekrar ve daha fazla borç alarak. Şu anda bu tip tuzaklara yakalanmış ve kamu tarafından asla korunmayan milyonlarca kişi haciz ve mahkeme baskısı altında “yarı müflis bir hayat” yaşıyor. İşyerleri de aşırı borçlanmış herhangi bir çalışanı, er ya da geç “ahlaki erozyon”a uğrayabileceği korkusuyla, sorumluluk gerektiren birimlerde çalıştırmaz ve terfi ettirmezler. Bazı işverenler, beklemez ve ilk fırsatta bu tip kişilerle yollarını ayırmaya çalışır.

Bir gece, bir hırsızın bu kişinin evine girip altı yüz lirasını çalmasıyla %20 enflasyona sebebiyet vermek aynı sonuçları doğurur. Her iki durumda da satın alma gücü 600 TL düşer.

Hırsızlık yapmak hem suç hem de günahtır. Ama satın alma gücünü düşürmenin bir cezası yoktur ve müsebbipler de kendilerini günahkâr addetmez.

Kredibilitesini kaybetmemiş olsa da, düşük gelirli tüketiciler, dünyanın her yerinde en yüksek faizi öderler. Bu Amerika’da da, Finlandiya’da da hatta Japonya’da da böyledir. Eğer kredibilite kaybedilirse; gidilebilecek tek yer, tefeci veya tefeci gibi çalışan borç vericilerdir.

Kişilerin içinde bulundukları zor durumdan yararlanmaya çalışmak; ahlaken de kabul edilemez. Başta “gabin” olmak üzere pek çok kanun maddesi de başkasının zaafından yaralanmayı suç sayar. Ancak banka kredilerini bu çerçeveye tam olarak oturtmak mümkün değil. Tefeciler de şekilsel olarak kanuna uygunluğu esas aldıklarından, suçlamayla itham edilememektedirler.

Bugün Türkiye’de, ödeyemediği bireysel kredi borçları yüzünden 2.536.984 kişi ve kredi kartı borcundan dolayı da 2.703.112 kişi hakkında yasal takip yapılmaktadır. Son iki yılda ödenmemiş senet sayısı 1.860.272 adettir. Bunların 296.458 adedinin tutarı 2.000 TL’nin altındadır ve muhtemelen bu düşük senetlerin çoğunluğu kişilere aittir.*

Milyonlarca kişinin kanuni takibe düşmesinin tek sebebi; sadece yüksek enflasyondur demek doğru olmayabilir fakat enflasyonun etkisini de ihmal edemeyiz.

Def’i mefasid celb-i menafiden evladır, mucibince; enflasyonu indirmeden yapılacak her icraatta hem örtük bir suç vardır, hem de günah.

*Rakamlar, T. Bankalar Birliği, Risk Merkezi verilerinden derlenmiştir.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum