Bu siyasette bir yanlışlık var

Son dönemde Türk siyasetinin geldiği noktayı dikkatle incelediğimizde bir şeylerin yanlış gittiğini, olup bitenlerin siyasetin doğasına da, rasyonel siyasete de pek uymadığını görmek mümkün.

Özellikle çok partili hayata geçtikten sonra oluşan siyasetin şablonları genel olarak bellidir. Doğal olarak iktidar-muhalefet ekseninde yürüyen mücadelede iktidar özellikle kendi güç alanını tahkim etmeyi önemserken, muhalefet de kendine göre argümanlar geliştirerek iktidarı demokratik yöntemlerle alt etmeyi amaçlar. Zaten bütün demokratik dünyada da üç aşağı beş yukarı iktidar mücadelesi bu eksende yürütülmektedir.

Hemen belirtmek gerekiyor ki bugün geldiğimiz noktada, artık böyle bir siyasi mücadeleden ve de yarıştan söz etmek ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor. Bir kere muhalefetin hareket alanı neredeyse tümden ortadan kalkmış durumda. Normal demokratik toplumlarda bir bakıma denge unsuru özelliği taşıyan medyadan iş dünyasına ve sivil toplum oluşumlarına kadar farklı bileşenler Türkiye’de artık eski konumlarında değiller.

Bilmek gerekiyor ki, şu anda işleyen bir siyasi mekanizmadan ve atmosferden söz edemeyiz. Yani siyaset normal seyrinde akmıyor. Meseleye muhalefet açısından baktığımızda ortada umutsuz bir tablo var, ama umutsuzluk sadece muhalefetle sınırlı değil ki... Esas önemli olan, iktidarın bir umut merkezi olmaktan çıkmış olmasıdır.

Bu yeni durumu anlamak için 31 Mart seçimleri öncesi ve sonrasında yaşadıklarımızı dikkatle incelediğimizde, eminim nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlaşılacaktır. Mesela iktidar bloğu bütün seçim kampanyasını neredeyse “beka” söylemi üzerine bina etti. Peki “beka”nın anlamı nedir? İktidarın söylemlerinin bize anlattığı, “Ey millet memleket tehlike altında, düşmanlar kapımıza dayandı, aman seçimleri muhalefet kazanmasın.”

Peki bu söylemde iktidar açısından bir yanlışlık yok mu? Evet burada bir yanlışlık var; biliyoruz ki AK Parti iktidarı terör problemini ortadan kaldırmıştır. Belki tümden terör bitti diyemeyiz ama, minimum düzeye indiği bir gerçek. Aklı selimle değerlendirdiğimizde, AK Parti’nin meydanlarda gümbür gümbür terörü bitirdiğini söylemesi gerekirdi. Böyle bir tavır hem toplumun moralini yükseltir, hem de AK Parti’ye olan teveccühü arttırırdı. Ama bunu yapmadı, tam aksine “düşmanlar geliyor” diye toplumu korkuttu.

İşte bu siyaset anlayışında bir yanlışlık var derken, tam da bu kafa karışıklığına işaret etmek istiyoruz. Eskiden bu tür söylemleri muhalefet dillendirir ve iktidarı zor durumda bırakmayı amaçlardı. Oysa şimdi iktidar şikayetçi ve terörden dolayı muhalefeti suçluyor. Aslında iktidar böyle bir söylemle bir bakıma terörün bu ülkede bitirilemediğini söylemiş oluyor. İyi güzel de terörü önlemenin sorumluluğu iktidarda mıdır, yoksa muhalefette mi? Galiba iktidarla muhalefet yer değiştirmiş...

Aynı şekilde seçim sonrasındaki tablo da bundan farklı değil. Mesela bir AK Parti Genel Başkan İstanbul seçimleriyle ilgili itirazlarını dillendirirken, seçimlerde bugüne kadar görülmemiş bir ’şaibe’ olduğunu söylemişti.

Açıkçası bu mantığı nasıl değerlendirmek gerekir bilemiyorum. Bildiğimiz kadarıyla nüfusa dayalı seçmen listelerinin oluşmasından sandığın güvenliğine kadar her türlü işlemi yürütmek, denetlemek iktidarın kontrolü altında. Ama iktidar bu işlerin düzgün yapılmadığından şikayet ediyor, yani kendisinin bu işleri düzgün yapamadığını bir bakıma millete ilan ediyor. Hiç böyle bir şey olabilir mi, bir iktidar kendisini bütün dünyaya ilan edebilir mi?

Şu bir gerçek ki normal siyasette işler böyle yürümez, işte bu yüzden bu işte bir yanlışlık var.

YORUMLAR (59)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
59 Yorum