‘Gitme o güzel geceye usulca’

Her yıl yaz bitip sesime sonbahar eğilmeye başladığında kendime söz veriyorum; Bu defa yaza veda etmeyeceğim ve gözlerime sonbaharın ağlamasına izin vermeyeceğim. Çünkü biliyorum ki bir adım sonrasında kış gelecek ve kışın ardından ilkbaharın kraliçesi Nisan’ın çılgın çiçekleri koro halinde kanımızda yeniden bahar ateşleri yakacak...

Ama yapamıyorum, yapraklar birer birer dökülüp, Ekim’in güneşle dansı yavaşlamaya başladığında her akşamüstü ışığın ölümünü seyretmek kalbime dokunuyor ve ömrümün geride kalan sayfalarını yeniden anmaya başlıyorum.

Ne zaman sonbahar telaşına kapılsam, bu mevsim hangi şiirler okunur diye bütün şiir kitaplarını raflardan indirip karıştırmaya başlıyorum. Ve aradığımı buluyorum, ölümün en güzel şiirlerinden birisini yazmış olan Galli şair Dylan Thomas’ın “Do not go gentle into that good night- Gitme o güzel geceye usulca” şiiri çıkıyor karşıma.

/İhtiyarlık yanmalı ve saçmalamalı gün kapandığında;

Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında.

Akıllı adamlar, bilmelerine rağmen karanlığa gömüleceklerini sonlarında,

Sözleri şimşek çaktırmamış olduğu içindir ki onlar

Gitmezler o güzel geceye usulca.

İyi insanlar, son defa ellerini sallarlar, öylesine ateşli bağırarak.

Faydasız işleri, yeşil bir koyda dans ediyor olabilir ama onlar da,

Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında.

Güneşi uçarken yakalamış olan vahşi insanlar,

Ve öğrenen, çok geç, yas tuttuklarını onun yolunda,

Gitmezler o güzel geceye usulca.

Kör gözlerin göktaşı gibi alevlenip ve şenlenmesini

Kör eden bir görme gücüyle gören ağır hasta adamlar da

Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında.

Ve sen, benim babam, hüzünlü tepede, orada

Yalvarırım, lanetle ve kutsa beni şimdi acımasız göz yaşlarınla.

Ama gitme o güzel geceye usulca.

Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında./ (Çeviri: Bekir Bal)

Dylan Thomas bu şiiri, yaşlı, ölümün eşiğinde olan babası için yazmış. Ölüme direnmenin, isyan etmenin, karşı durmanın dizeleri adeta bunlar... Ama ne yazık ki şair bu güzel şiiri yazdıktan iki yıl sonra kendi teslim oluyor o güzel geceye...

Bir kültürün içinde yaratılan şiirlerin aslında bütün derinliği ile bir başka dile gerçek anlam boyutuyla çevirebildiğini söylemek ne yazık ki pek mümkün değil. Dolayısıyla çevirinin imkanları dahilinde Dylan Thomas’ın bu şiirine de tam anlamıyla vakıf olduğumuzu söyleyemeyiz.

20. yüzyılın en etkili şairlerinden birisi olan Thomas şiirlerinde doğa sevgisini, doğum ve ölüm arasındaki gizemli ilişkiyi ritimler, farklı imgeler ve yarattığı sözcüklerle anlatmaya çalışmıştır. Şiirlerinin önemli bir bölümünün konusu ölümle yaşamın döngüsü üzerinedir bir bakıma. Ve Thomas’a göre şiir, varlığın çıplak ve aydınlık özüne ulaşmak için yapılan ritmik bir harekettir.

Aslında tematik olarak bakıldığında ölüm imgesinin pek çok şair tarafından kullanıldığı görülecektir. Ancak Dylan Thomas modernizim esintisi taşıyan “Gitme O Güzel Geceye Usulca” şiirinde, şiirsel dilini semboller ve metaforlarla zenginleştirerek kendine has bir orijinallik yaratmıştır. Bu şiiri her okuduğunuzda bir sempati ve empati duygusunun zihninizde adeta bir ırmak gibi aktığını hissedersiniz, işte şiire evrensel nitelik kazandıran tam da bu duygudur.

Şair, John Lennon ve Bob Dylan gibi birçok ismi etkilemiş,

şiirleri kimi zaman şarkı olarak yorumlanmış kimi zamansa filmlerin etkileyici sahnelerinde okunmuştur.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum