Modernitenin ‘gül devri’ ütopyasından ‘distopya’nın çölüne...

Matrix filminde Morpheus, Neo’ya Matrix’i anlatır: “Matrix, her yerde, gerçeği görmemen için dünya, bir perde gibi önüne çekilmiş sanki.”

Neo sorar: “Hangi gerçek?” Morpheus cevap verir: “Köle olduğun gerçeği.”

Aslında Matrix’le ilgili tarif, yaşadığımız modern dünyanın tarifidir bir bakıma. Bizler de Morpheus’un anlattığı gibi çalışıyoruz, vergilerimizi ödüyoruz, tüketiyoruz, çevremizi kirletiyoruz, kan döküyoruz ve ölüyoruz. Bir bakıma modernitenin kölesiyiz yani...

Ahlaki ve vicdani değerlerin önüne kalın duvarların örüldüğü yaşadığımız modern dünyada hepimiz felaket şarkıları mırıldanıyoruz. Cehaletin itibar kazandığı, savaşın ve ölmenin yüceltildiği berbat bir distopya çölünde yaşamaya mahkum edilmiş durumdayız sanki. Gücü elinde tutan siyasi önderler, elitler, sermayenin önde gelen patronları bir hınç mekanizmasının çarklarını döndürmek için adeta birbirleriyle yarış eder durumdalar.

‘En berbat korkularımızın gerçekleştiği bir kabus’ olan distopyanın çölüne doğru hızla yol alan günümüz insanı, hayatın denetim altına alındığı yakın bir gelecekte, eğer tam bir teslimiyet içinde tepeden gelen bir emirle kitapları hayatından tümden çıkardığını, okumadığını, düşünmediğini, hayal bile etmediğini, bundan sonra hiçbir konuda fikir beyanında bulunmayacağını ispatlama gayreti içine girerse şaşırmamak gerekiyor.

Dünyanın ve insanlığın gidişatı konusunda Doğu Batı dergisinin Distopya özel sayısında çok önemli çalışmalar bulunuyor. Distopyanın nasıl bir dünyaya tekabül ettiğini daha iyi anlayabilmek için Doç. Dr. Orhun Yakın’ın yazısındaki şu ifadeleri rikkatle okumakta yarar var: “Genellikle son derece totaliter bir devletin/yönetimin ya da ideolojinin pençesinde, çoklukla tektipleş(tiril)miş, insanlıktan çıkmış, sürekli bir biçimde görünür-görünmez tekniklerle ve araçlarla hemen her hareketi izlenen ve kontrol altında tutulan, dış dünyaya korku, endişe ve derin bir güvensizle bakan, bilgi akışının ve özgür düşüncenin tümüyle kısıtlanmış olduğu, deyim yerindeyse çivisi çıkmış bir dünyayı anlatmaya çalışmaktadır distopya. Anlatmaya çalıştığı dünya ise ütopyada tasvir edilen mükemmel dünyanın son derece rahatsız edici, kötü bir kopyasıdır.”

Dünyanın bugün gelip dayandığı hınç ve öfke duvarı göstermiştir ki, büyük hayaller vadederek yola çıkan modernizm, artık kendi yarattığı enkazla yüzleşmek zorundadır. Doğu Batı’daki bir başka makalede, bir ütopya hayaliyle yola çıkan modernizmin, tüm ürettikleriyle devasa bir distopya yarattığının altını çizen Doç. Dr. Mesut Hazır ve Talha Dereci şöyle bir tespitte bulunuyorlar: “Ütopyanın gerçekleştirilmesi yönünde atılan her adım aslında insanlığı distopyaya daha da yaklaştırmış, neredeyse tüm ütopyalar distopyaya dönüşmüştür. Zira tasarımcı ütopyalar bir gül devri yaratmak için yola çıkıp, kan ve gözyaşıyla sonuçlanırlar. Tüm savaşlar, işgaller, katliamlar daha iyi bir gelecek (ütopya) için berbat bir bugün (distopya) yaratırlar.”

Modern zamanlarda devasa bir dip dalgayla sarsılan kapitalizm, en derin krizini yaşamaktadır. Ve kontrolsüz bilginin akıl dışı kullanımı yüzünden duvara toslayan modernlik ütopyasının solmuş hayalleriyle birlikte, hızla korkularımızın gerçekleştiği bir kabusa doğru ilerliyoruz. Günümüzde insanoğlunun kontrolünden çıkmış makinelere karşı verilen savaşı anlatan Terminatör ve Matrix gibi popüler filmler serisi distopik edebiyatın önemli örnekleridir. Bu filmlerde insanların bedenlerini yakıt olarak kullanan makinelere karşı savaş açan bir grup özgürlük savaşçısının mücadelesi anlatılmaktadır. Trajik bir durum ama, liberal modernitenin ütopik hayalleri sonunda insanlığı bir uçurumun kenarına getirip bırakmıştır. Artık buradan ilerisi yok, distopyanın çölüne hoşgeldiniz...

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum