Pırıltılı günlerin Erdoğan kabinesi gibi

Türkiye siyasetteki yönetim koordinatlarının değiştiği 2002 yılından bu yana AK Parti hükümetlerinin icraat konforuna o kadar alıştı ki, her hükümet değişiminde belli bakanlıklarla ilgili değişimi günlük borsa grafiği gibi yakından izliyor.

65. hükümetin genel bir fotoğrafını çektiğimizde ekonomik politikaların yeni dönemin tarifinde en ağırlıklı noktayı oluşturduğunu görüyoruz. Zira 14 yıl boyunca AK Parti iktidarlarını pırıltılı kılan, millet nezdinde cazibesini artıran en önemli özelliği, ekonomideki ‘büyüme stratejileri’ olmuştur.

22 Mayıs Pazar günü yapılan 2. olağanüstü kongrede parti yönetiminin belirlenmesi konusundaki tercihler, yeni hükümetin özellikle ekonomi takımıyla ilgili karamsar beklentilere yol açmıştı. Çünkü kongrede belirlenen yeni MKYK tablosu, profil anlamında bugüne kadarki AK Parti yönetimlerinin hayli gerisindeydi. Doğal olarak bu görüntü yeni hükümet konusunda da endişeli bir beklentiye yol açmıştı.

Ama sonuç öyle olmadı, Mehmet Şimşek 65. Hükümette de ekonominin patronu olmaya devam edecek. Yeni hükümetin hem iç ekonomik çevreler, hem de küresel finans çevreleri açısından en çok güven veren ayağını kuşkusuz yeni ekonomi takımı oluşturacak.

Malum belli bir süredir AK Parti iktidarlarının haklı olarak en çok övündüğü ‘büyüme stratejileri’ne yönelik parti içinden ve özellikle de AK Parti etrafında konuşlanan trollerden ciddi saldırılar geliyordu. Hatırlayalım, kongre süreci öncesinde Ahmet Davutoğlu’nun vedaya hazırlandığı günlerde Mehmet Şimşek de trollerin hedefi haline gelmişti. Şimşek’in uluslararası finans çevrelerinin ‘adamı’ olduğu şeklinde yakışıksız ifadeler dolaşıma sokularak adeta bir cadı avı başlatılmıştı.

Ama gördük ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Başbakan Binali Yıldırım da bu tür ucuzluklara prim vermediler, Türkiye ve dünya gerçeklerini ıskalamayan dengeli bir kabine oluşturdular. Zaten rasyonel siyasetin gereği de budur. Çünkü ekonominin matematiği trollerin zeka düzeyi ile işlem yapamıyor.

Kuşkusuz bu kabine sadece ekonomi vitrini açısından değil, genel anlamda dengeli bir kabine. Ekonomide yerel ve küresel dengelere nasıl önem verildiyse, aynı şekilde diğer bakanlıkların dağılımında da bir taraftan parti içi dengeler, bir taraftan da il dengeleri dikkate alınmış. Mesela Hoca’ya yakın olduğu gerekçesiyle üstü çizildiği iddia edilen Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan Kalkınma Bakanlığı’na kaydırılarak ince bir denge hesabı yapılmış.

Açıkça ifade etmeliyim ki benim açımdan bu kabinede en dikkate değer değişim Recep Akdağ ismi olmuştur. Herkesin malumu olan bir gerçek var ki, ne zaman AK Parti iktidarının sağlıkta gerçekleştirdiği devrimden söz edilse o cümlenin başına mutlaka Recep Akdağ adı yazılacaktır. Bu arada İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yerini koruması, Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığı açısından son derece önemli.

Hiç tereddütsüz şunu belirtmekte yarar var; bu kabine deneyim ve profil anlamında AK Parti’nin pırıltılı günlerindeki Erdoğan kabinelerini hatırlatan bir kabinedir. Mesela bir Mehmet Şimşek, Numan Kurtulmuş, Nurettin Canikli, Faruk Çelik, Lütfi Elvan, İsmet Yılmaz, Nabi Avcı, Naci Ağbal, Mehmet Özhaseki yılların tecrübesine ve birikimine sahip isimler.

Ayrıca bu kabinenin en dikkat çekici bakanlarından birisi Fatma Betül Sayan Kaya... Türkiye’de çok iyi eğitim veren okullardan mezun olmuş, Amerika’da mastır yapmış, çok iyi derecede İngilizce ve Almanca bilen genç bir bakan Fatma Betül Hanım...

Ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak... Her zaman siyaset fotoğrafının sisli yüzünden bahsederiz. Bana göre Veysi Kaynak siyasetin temiz yüzüdür. Yıllarca bu partinin bir hizmetlisi gibi çalışmış ve bugünlere gelmiştir.

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum