Seçimin neden iptal edildiği bir muamma

Yüksek Seçim Kurulu İstanbul seçiminin iptaliyle ilgili gerekçeli kararı nihayet açıkladı. YSK Başkanı Sadi Güven hepimizin anlayabileceği bir dille seçimin sonucunu etkileyecek bir ‘ihlal’ olmadığını söyledi. Şu andan itibaren hala oy hırsızlığından söz edenler olacak mıdır bilemeyiz ama, gerekçeli kararda “oyların çalındığı yönünde” en küçük bir kanıtın bile olmadığı net olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Başkan Güven’in hukuk diliyle yaptığı açıklamanın özeti şöyle:

“298 sayılı Kanunun 21 ve 23. Maddeleri gereği 5 kişisi siyasi parti temsilcisi olup 7 kişiden oluşan sandık kurulunda siyasi partili üyelerle birlikte görev yapan usulsüz atanmış sandık kurulu başkanının 31 Mart 2019 günü yapılan İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimine ilişkin maddi hatalar giderilip geçersiz oyların tamamının yeniden sayılması karşısında tek başına sicimin neticesine tesir ettiğine ilişkin seçimin iptalini gerektirir tespit olmadığından sayın çoğunluğun seçimin iptali ile yenilenmesine ilişkin kararına katılınamamıştır.”

YSK Başkanı açıkça demek istiyor ki; yapılan tespitlerde seçimin sonucunu etkileyecek bir ihlal yok, oy çalınması söz konusu değil, ama Yüksek Seçim Kurulu’nun 7 üyesi iptal yönünde oy kullandığı için seçim iptal edilmiştir.

Hafızalarımızı tazeleyelim; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı da 31 Mart seçimlerinin hemen sonrasında “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik” benzeri afaki açıklamalar yaparak seçimin iptali için YSK’ya başvuracaklarını söylemişti.

İstanbul seçimine itiraz böyle bir muamma ile başlamıştı ve şimdi YSK’nın gerekçeli kararı ile bu muamma daha da derinleşmiş bulunuyor. İşin başında AK Parti iptal sürecini başlatırken seçmeni ikna edecek somut kanıtlar ortaya koyamamıştı. Herkesin beklentisi “Acaba YSK somut kanıtları ortaya çıkarıp, vicdanları rahatlatıcı bir sonuç açıklar mı?” yönündeydi. Ama gerekçeli kararda gördük ki, YSK da seçim sonuçlarını ihlal edecek kanıtlar bulamamış.

HHH

Nitekim muhalif üyelerden Cengiz Topaktaş da aykırılığın seçimin iptaline neden olabilmesi için neticeye müessir olduğunun kanıtlanması gerektiğini, bu hususa ilişkin somut kanıt sunulmadığını vurguladı. YSK’nın bu durumlarda itirazları reddettiğini hatırlatan Topaktaş, “Yüksek Kurulumuzun en son verilen bu karara kadar sandık başkanı ve sandık kurulu üyesi ataması nedeniyle iptal ettiği bir seçim bulunmamaktadır” yorumunu yaptı. Aynı şekilde YSK üyesi Kürşat Hamurcu da muhalefet şerhinde, itiraz eden tarafından iptali gerektirecek hiçbir somut kanıt ve belge sunulamadığını belirtti.

Peki o zaman İstanbul seçimi neden iptal edildi? Şimdi doğal olarak toplum bu sorunun cevabını bekliyor. Kuşkusuz şu saatten sonra kimse çıkıp toplumu ikna etmek gibi bir zahmete katlanmayacaktır. YSK da son sözünü söylediğine göre, İstanbul seçmeni günler süren yorgunluğun ardından tam bir kafa karışıklığı ile 23 Haziran’da yeniden sandık başına gidecektir, meselenin özeti budur.

Doğrusu benim merak ettiğim AK Parti gibi geçmişte büyük reformların altına imza atmış, yıllarca millet iradesinin faziletini savunmuş bir parti neden böylesine belirsizliklerle dolu bir yolu tercih ettiğidir. Çünkü 23 Haziran’da sonucu, somut kanıtlar bulup ikna edemediğimiz yine bu seçmen belirleyecektir.

Şimdi başlayacak kampanya sürecinde İstanbul seçmeni, “Madem oy çalınması ve sonucu etkileyecek bir ihlal yok, o zaman neden millet iradesi bu kadar yokuşa sürülüyor?” derse ne cevap vereceğiz? Maalesef bu soruların ikna edici bir cevabı yok.

Oysa hepimiz biliyoruz ki seçimler sandıkta kazanılır, demokratik sistemlerde bu işin başka bir yolu ve yöntemi de yoktur. Ayrıca millet iradesiyle ilgili böylesine keyfi davranışların kimseye faydası bir olmayacağını en iyi siyasiler bilir.

Kim nasıl değerlendirir, millet nasıl ikna edilir bilemeyiz ama bu iptal muamması özellikle iktidar bloğu açısından son derece sıkıntılı bir tablo ortaya çıkarmıştır. Çünkü gerekçeli karardan sonra hala “oylar çalındı” argümanı kullanılamayacağına göre, milleti ikna için başka gerekçeler üretilmek zorundadır. Ancak unutmamak gerekiyor ki bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye çalışmak, sandıkta daha ağır sonuçlar üretebilir.

YORUMLAR (105)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
105 Yorum