Ems Telgrafı

Ems, daha doğrusu Bad Ems, Koblenz yakınlarında Lahn nehri üstünde, şimdilerde 9 bin civarında insanın yaşadığı küçük bir kasaba. Telgraf ise bu kasabadan 13 Temmuz 1870’de zamanının Prusya Kralı Wilhelm’in özel kalem müdürü diyebileceğimiz Heinrich Abeken tarafından Başbakan Otto von Bismarck’a gönderilen bilgi notu.

İçeriği sıradan. Wilhelm’in Ems’deki bir parkta yürüşü sırasında karşılaşıp konuştuğu Fransa Büyükelçisi Vincent Benedetti ile olan görüşmesi Başbakan’a aktarılıyor. Kral’ın Fransa’nın taleplerine karşı çıktığı anlatılıyor. Zaten telgrafın tarihi değer kazanması, günümüz için bile emsal teşkil etmesi içerdiği bilgi yüzünden değil.

Nedeni, Bismarck’ın bazı küçük müdahalelerle bu telgrafı basına sızdırması ve Fransa’nın büyükelçisi aşağılandı diye Prusya’ya savaş ilan etmek zorunda kalması, bu savaşın da sonunda Almanya’nın büyük bir güç olarak dünya siyaset sahnesine çıkmasını sağlaması.

Tarihçi ve siyaset bilimcilerinin genel kanısı Bismarck’ın medya manipülasyonu ile Fransa’yı savaşa sürüklediği yönünde. Bu yüzden de emsal değeri taşıyor, Suudi Arabistan önderliğindeki devletler grubunun Katar’a verdiği ültimatomun anlaşılmasına ve anlamlandırılmasına da yardımcı oluyor.

***

Evet, bu 13 maddelik talepler listesini Suudi iç siyaseti açısından okumak da, Trump’ın Riyad ziyaretine bağlamak da mümkün. Ancak talepler listesinin basına neden sızdırıldığını, özellikle de neden böylesine kaba bir versiyonunun haberleştirildiğini daha ciddi bir şekilde düşünmek zorundayız.

Çünkü belli ki Suudi liderliği Katar’la pazarlık etmek istemiyor. Müslüman kardeşlere veya herhangi bir başka gruba verdiği desteği kesmesi de ikincil önemde. Onların derdi Türkiye’nin gönderdiği birlik de değil. Yapmaya çalıştıkları Katar’ı aşağılamak, pazarlık edemez konuma getirmek, ültimatomun şartları yerine gelmedi diye de doğrudan ya da dolaylı bir müdahaleye zemin hazırlamak.

Belki Katar Emiri yine de müzakere edebilir, aracılar vasıtasıyla sorunların daha makul yöntemlerle çözülmesini bekleyebilir. Fakat muhataplarının beklentisi bu yönde değil. Onlar Emir’i terbiye etmek, devirmek, mümkün olsa Katar’ı işgal etmek istiyorlar. Son seçenek şimdilik pek olası gözükmüyor ama imkansız da sayılamaz.

Eğer Emir direnirse, üstündeki baskıyı arttırmayı deneyecekler, sarayda müttefik arayışı içine gireceklerdir. Sorunun uzaması halinde Türkiye’ye karşı cephe almalarını da beklemek gerek. Zaten Mısır şimdiden bunun sinyalini verdi. Suudi koalisyonu Türkiye’ye yaptırım uygulamaya kalkarsa ABD’nin de sessiz kalacağını varsayabiliriz.

Umarız sorun bu kadar tatsızlaşmaz. Fakat hem herşeye hazırlık olmamız, hem de gelişmeleri çok yakından takip etmemiz gerek. Katar gerçekten de Türkiye için bir tuzak olabilir. Yönetmekte zorlanacağımız bir sorunun parçası haline gelebiliriz. Bana öyle geliyor ki sorunu uluslararasılaştırmak, hukuk ve diplomasi temelinde hak aramak en makul yöntem olacak…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.