Tonkin Körfezi olayları…

ABD Başkanı Trump’ın Hürmüz Boğazı’ndaki gemilere yönelik saldırıların İran tarafından yapıldığını söylediğini okuyunca aklıma hemen 1964 yılında gerçekleşen bir başka olay geldi. Saldırıya uğrayan gemilerin şirketlerinin sözcülerinin yaptığı açıklamaları duyunca, saldırıların tam da krizi yatıştırmak için Tahran’a giden Alman Dışişleri Bakanı Maas’ın ardından, Japon Başbakanı Abe’nin İran’da olduğu sırada gerçekleştiğini düşününce, ABD’yi Vietnam Savaşı’na sokan olaylar dizisini bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere de anlatmak istedim.

***

Körfez bölgesindeki saldırıların kimin tarafından yapıldığını, arkasında hangi devletin olduğunu bilmesek de, İran’ın yapmış olma ihtimali bence çok düşük. Geçişi engelleyebileceğini, New York Times’ın ima ettiği gibi dünya petrol piyasasını etkileyebileceğini göstermek için yapmış ya da yaptırmış olsa bile İran gibi örtülü operasyonlar konusunda tecrübeli bir devletin zamanlamayı bu kadar talihsiz seçmiş olması akla pek yatkın gelmiyor. Yine de ihtiyat payını bir kenara not etmekte yarar var.

Sizin yerinizde olsam anlatacağım olayı da ihtiyat payıyla okurum, bundan 55 yıl önce yaşanmış bir tecrübeden doğrudan sonuç çıkartmam. Gerçi ABD ve aslında bakarsanız hemen tüm devletler bu tür “hilelere” sık sık başvuruyor, bazen çıkar diye tanımladıkları şeyleri korumak, bazen de seçim kazanmak için ülkelerini savaşa sokabiliyor olsa da, İran söz konusu olduğunda durum biraz daha karmaşık, özellikle de ABD’nin içi çok karışık.

Fakat emsal emsaldir ve ne yazık ki yakın geçmişte bu tür emsallerin sayısı da hayli çoğalmıştır. Olayın kökeninde de ABD’nin 1954’de Cenevre’de Fransa ile Vietnamlılar arasında imzalanan sözleşmenin hükümlerine uymak istememesi, sözleşmede öngörüldüğü gibi bir seçim yapılması halinde ülkenin komünistlerin eline geçeceğinden endişe etmesi ve Domino Teorisi olarak adlandırılan mantığın gerçekliğine inanması yatmaktadır.

Bu yüzden güneydeki rejimi ve rejimin saldırganlığını örtülü operasyonlarla desteklemektedir. Böylesi bir operasyona istihbarat yardımı amacıyla Tonkin Körfezi’nde bulunan USS Maddox adlı destroyere iki ayrı günde yapıldığı söylenen saldırılar Amerika’nın Vietnam iç savaşına taraf olmasını sağlamıştır.

Oysa saldırılardan ilki saldırı değil savunma, ikincisi ise tamamen uydurmadır. 2 Ağustos 1964’de üç küçük Kuzey Vietnam torpido kara sularının içinde seyreden Maddox’a yaklaşınca bu gemiden açılan ateşe karşılık vermiş, Maddox’a sadece bir adet 14.5 mm’lik ağır makineli tüfek mermisi isabet etmiş, bir ABD savaş uçağı da zarar görmüştür.

Buna karşılık Vietnam tarafının üç botu ciddi hasar almış, dört denizcisi de çatışmada hayatını kaybetmiştir. ABD’nin savaş girmesine gerekçe oluşturan 4 Ağustos’taki ikinci “saldırı” ise hiç gerçekleşmemiştir.

2005 yılında Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) gizli belgeleri açıklanınca 4 Ağustos tarihi itibarıyla Maddox’un çevresinde Kuzey Vietnam gücü olmadığının o zaman da bilindiği anlaşılmıştır. Daha sonra bu konuda yazılan kitaplara yansıdığı gibi Maddox dalgalarla ve balinalarla savaşmış, her hangi bir Kuzey Vietnam savaş aracıyla sonar ya da radar irtibatı kurulamamıştır.

Maddox’un kaptanı çevresinde olmayan “komünistlere” karşı üç salvo atışla karşılık vererek gemisini “korumuştur”. Kaptan aynı gün içinde verdiği ikinci raporunda kendilerine yönelik bir tehdidin oluşmamış olabileceğini belirtmiş olsa da, bu bilgi zamanın Dışişleri Bakanı McNamara’da kalmış, Vietnam savaşına katılarak seçimini garanti altına almak isteyen Johnson’a ulaşmamıştır.

Daha sonra Dünya Bankası Başkanlığı da yapan McNamara, 85 yaşına geldiğinde bir belgeselde kendinden sonra gelen siyasetçilere hayatından aldığı 11 dersle günah çıkartmış. Ancak zamanında Vietnam savaşının tırmanmasına, milyonlarca Vietnamlının, 58 bin Amerikalının hayatına mal olmasına büyük ölçüde seyirci kalmıştır.

Time, Life, Newsweek dergileri de çıkmayan çatışmadan büyük kahramanlık hikayeleri kurgulayarak Maddox üstünden Amerika kamuoyunu savaşa hazırlama işlevini başarıyla yerine getirmiştir. ABD Kongresi ise 7 Ağustos’ta Başkan Johnson’a savaş ilan etmeden Güney Doğu Asya’da askeri güç kullanma yetkisi vermiş, Başkan da bu yetkiyi ivedilikle ve beli ki zevkle kullanmıştır.

***

Bu konuda yazılmış çok kitap, bol akademik makale, sayısız da gazete yazısı olmasına rağmen Amerika’nın olaydan ders çıkarttığı söylemek zordur. Irak’a 2003’de gerçekleştirilen müdahale sırasında Dışişleri Bakanı Powell’ın Güvenlik Konseyi’nde Saddam’ın elinde olduğunu iddia ettiği ama hala bulunamamış kitle imha silahları gibi pek çok yapay “enformasyon” daha sonraki yıllarda da istenen amaçlara ulaşmak, kendi ülkelerini ve dünyayı kandırmak için kullanılmıştır. Umarız bu kez de öyle yapılmıyordur diyerek yazıyı bitirelim ve herkese iyi bir hafta sonu dileyelim…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum