Yağışlar konuşuldu ve kurudu

Genetik midir yoksa okullarda yahut toplumda mı mı öğretiyorlar çözemiyorum; balık hafızalıyız. Özellikle de teknik siyasal konularda. Hareketli ülkeyiz kabul ediyorum; Çok kısa bir süreye birkaç seçim, birkaç darbe kalkışması, birkaç harekât, deprem, değişik âfetler, sosyal çalkantılar, din eksenli tartışmalar, sokak hareketleri, magazin sululukları filan sığdırabiliyoruz.

Lâkin balık hafızalı oluşumuzu yalnızca aşırı hareketli gündeme bağlamamız biraz insafsızlık gibi geliyor bendenize.

Biliyorsunuz milyonların hayatı her gün bazan saatlerce trafikte geçiyor ve buradan ister istemez bir trafik sosyolojisi doğuyor. Bu işin ekonomisi, teknik dizaynı bir yana, artık trafikte sürekli küçük kriz alanları oluşuyor. Trafik cinayetleri, hatta park etme cinayetleri şemsiyelemesi altında modern suç işleme kategorileri doğdu.

Kamuya ait araçların trafik araçları içindeki oranı nedir bilmiyorum. Ama çakarları yakıp yasak şeritten geçen araçlar bile bu oranın az olmadığını ihsas ediyor. Hepsinin mi âcil görev emri var, hepsi mi kelle taşıyor, hepsi mi kamuflaj olmuş ambulans, itfaiye, polis; çözmek zor. Ama şimdi ‘artık’ denetim yapılacakmış resmî plakalı araçlara. Doğrusu benim gördüklerimin çoğu sivil plakalı araçlar. Kaldı ki yaklaşık 25 yıldır özellikle yerel yönetimler ‘kiralama’ yoluyla binlerce araç kiralıyor ve bunların plakası resmî değil. Dolayısıyla daha baştan kısmen ‘kadük’ bir denetim olacak. Kamunun resmî/sivil plakalı tüm araçları için ortak ve görünür bir sembol araçlara entegre edilerek işe başlanabilirdi.

Ak Parti iktidara geldiği ilk yıl iki ilginç karar almıştı. Bunlardan biri kamu lojmanlarını satmaktı. Milletvekili lojmanlarını satarak kararlılık işareti verdiler ama iş orada kaldı. Hatırladığım kadarı ile askerî lojmanlar meselesi gündeme geldi ve o iş daha ileriye gitmedi. İkinci olarak kamu araçlarında kullanılan yakıtların denetimi ve tasarruf amacıyla bir tedbir alınmak istendi ve araçlara çip takılması gündeme geldi. Ne yazık ki bu da başarılamadı. Bürokrasi buna müsaade etmedi. Bürokrasi de balık hafızalıydı ama o kadar da değil yani. Benzin parasından, kuyrukta otobüs beklemekten, tıkış tıkış işe gidip gelmekten, otoyol, köprü ücreti ödememekten ‘muafiyet’, memurîn ve yönetici takımını ister istemez duyarsızlaştırıyor ve bu alanlara ilişkin kararlar alınırken gerçekçilik ve insaftan gayr-i ihtiyarî sapmalar olabiliyor. Olmasın.

Her pazartesi-işe gidip gelirken- kamusal makam aracı kullanmak yasaklansa ve çok sayın bürokrasi o gün vatandaş normlarıyla seyahat etse bile bir çok şeyin düzeleceğini düşünüyorum.

Hadi yanıltın. Bu arada güneş açtı ve yağış felaketi sorunu kurudu. Değil mi?

Sokağa asılan bez afişler

Her gün bir yerlere bez afişler asılır ve bir şey duyurulur yahut kutlanır.

Daha çok yerel yönetimler tarafından asılan bu bez afişlerin bazan unutulup anlamsızca havada kaldığı da olur. Aynı konuda birden fazla afişin bir çevre kirliliği oluşturduğu da vâkidir. Mesela bir resmî bayram hakkında yerel yöneticinin, siyasî partilerin her birinin, bazan bir özel şirketin karmakarışık bez afişleri ufku kaplar ve yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Bir çok bez afişte yerel yöneticinin ismi ve imzası bulunur. Resimli olanları da var. Bazı bez afişlerde kamusal bir duyurudan çok, herhangi bir iyi dilekle ilgili kişisel sayılabilecek şeyler. Olmasın demiyorum olsun, yerel yöneticilerin de –böyle tuhaf bir yöntemle olsa bile- bireysel iletişim ihtiyacı var. Peki bu bez afişlerin masrafı kişisel olarak mı karşılanır, idare bütçesinden mi? Bendeniz bu konuda şimdiye kadar açıklama yapan bir yerel yönetici duymadım. Ayrıca özellikle bayram gibi ortak kutlamalarda 15 çeşit aynı içerikli afişi asıp görüntü kirliliği oluşturmak yerine, ortak ve şık bir afiş tasarlayıp altına 15 imza atılamaz mı? Atılamaz.

Bürokratik eller cebe

Kamuda yüzbinden fazla makam aracı olduğu biliniyor. Bunların benzin ve bakım masrafları da –bazıları çerez parası dese bile- zaman zaman eleştiri konusu oluyor. Hayır, kimse kağnılara binelim demiyor ama bir israf kuşkusu da alttan alta sürüyor.

Bu noktada bir teklifim var: Makam aracını kullanan görevli benzin parasının ve bakım masraflarının yüzde 30’unu cebinden karşılasa ne olur? Benim tahminim en az yüzde 70’lik bir tasarruf sağlanacağı yönünde. Denenebilir mi? Bence denenemez.

ANONS

Bilgi, vicdan ve zekânın mihver olduğu yazılarını zevkle okuduğum Yıldıray Oğur artık Karar’da. Hayırlı olsun, hoşgeldi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.