Yarasız bilinç aranıyor

Yaralı bilinçler çağındayız.

Artık yarasız bir bilinç bulmak ne kadar zor. Bunu söylerken eskiden yarasız bilinç çok vardı demek istemiyorum. Muhtemelen başka eski zamanlarda da bilinçler genel olarak yaralıydı, yaralanıyordu; ama hiç olmazsa o bilinçleri yaralı hâle getiren şey az-çok kontrol edilebilir ve sınırları çizilebilir şeylerdi.

Şimdi entelektüel ya da sıradan zihinleri yaralayan, bilinçleri zedeleyen çok sayıda alınmış kararlara maruz kalma durumu var.

Siyasal, ekonomik, felsefî ya da gündelik hayatın çarpanları çok fazla ve bunlardan bir veya bir kaçından yara bere almadan yaşamak imkansız gibi.

Sıradan, her nasılsa bu dünyaya düştüğüne inanarak boşlukta dolaşan ve kendisinin sayısal bir varlık kalıbı dışında bir anlamı olmadığını düşünen insan tipinin zihni için bile üretilen her türlü seviyeli/seviyesiz içeriğin miktarı o kadar fazla ki, bilinç yaralanmasın da ne yapsın?

Ortadoğulunun bilinci yaralı da Avrupalının, Amerikalının, Japonun bilinci çok mu sağlıklı?

Hani demişler ya “her kulun bir derdi var, değirmencininki de su” diye.

Her coğrafyanın, her kültürün, her inanç müntesibinin zihni değişik yaralanmalarla ma’lul.

Her toplumun sosyologları başka türlü bir tehlike için çanlar çalıyor.

Ama son on yıldır ayyuka çıkan iklim değişiklikleri için çalan çanlar artık başka çanları susturacak boyuta ulaştı.

Yokoluş İsyanı genel başlığı altında toplanabilecek bu duyarlık değişik bilim adamları ve gözlemci kuruluşlarca sürekli alarm verse de küresel yönetici sınıflarca pek umursandığı yok.

Hafta sonu Dünyanın çeşitli merkezlerinde iklim değişikliği için kitlesel gösteriler düzenlendi.

Buzullar ise büyük bir hızla erimeyi sürdürüyor. Deniz seviyesinin önümüzdeki yıllar içinde yükselerek kıyılarda bulunan bazı şehirleri yavaş yavaş yutacağı öngörülüyor.

Küresel ısınma dayanılmaz boyutlara ulaşıp, dünya yaşanılır bir yer olmaktan biraz daha çıktığında, yaralı bilinç sahibi insanlar rahatlayacak mı, yoksa daha da yaralanacaklar mı? Yaşayan görür.

Yarasız bilinç aranıyor ve bulunamıyor. Bulduklarımıza ise çoktan “bilinçsiz” damgasını vurmaya hazırız.

New York’taki ses

Her türlü siyasî mülahazadan bağımsız olarak New York’ta yüklenen ses bizim sesimizdir, bu milletin sesidir.

Kudüs için, Filistin için, Suriye için, Milletimiz için yükselen ses. Cumhurbaşkanımızın yükselttiği bu ses insanlığı bombalayanları bombalayan sestir. Neden rahatsız oluyorlar?

Hep söylüyorum Dünyada iki kutup var ve bu kutuplardan biri Türkiye. Ve Türkiye mazlumlar adına konuşmayı, bayrak olmayı sürdürüyor.

Dertlerimiz

Birkaç dil öğrenmiş biriyle sohbet ediyorsanız ve sohbetin devamında ‘’eee nasıl konuşabiliyor musun öğrendiğin dilleri’’ diye soruyorsanız muhtemelen cevabı ‘’eh işte derdimi anlatacak kadar’’ olur. Halbuki insan mutluluğunu da paylaşmayı bilmeli. Yıllarca bize derdimizi anlatmayı öğrettiler karşımızdakiler dert dinlemekten taş, derdi başımıza getirenler baş oldu...

19-09/23/ekran-resmi-2019-09-23-234309.png

*

İnsan ölümle doludur.

Onu boşaltmak için bir ömür çabalar.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum