Zeytin Dalı

Hiç de birdenbire olmadı. Çok sayıda kesin, kararlı ve son âna kadar süren ikazların ardından başladı harekât.

Afrin, Menbiç, terör, TSK, ÖSO, strateji, tanklar, yeni göçmen dalgası, Kızılay, mühimmat, son gelişmeler, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, zeytini ayrı dalı ayrı…Kelimeler, kavramlar havada uçuşuyor.

Sınırda sadece ordu yok, bir de medya ordusu var.

Muhabirler heyecanlı bir ses tonuyla sürekli ‘gelişmeleri’ aktarıyor.

Ve diplomatik telefonlardaki trafik hiç düşmeden Rusya’yı, Amerika’yı, İran’ı, Bağdat’ı dolaşıyor.

Ekranlar, manşetler bu harekâta kilitlendi. Karargâhtan harekâtı yönetme görüntüleri, sahadaki sonuçlar sürekli mesajlar hâlinde bize ulaşıyor.

Ve dış dünyadaki yankılanmalar… Hiç biri sürpriz değil.

Sosyal medya durur mu? Orada da hep olduğu üzere, gerçeğin de yalanın da bini bir para. Eski katliam görüntülerini güncele yamama mı dersin, kronik kinlerin fırsat bu fırsat deyip su yüzüne çıkmasını mı izlersin, umulan dağlara kar yağması karşısındaki şaşkalozluklara mı dalarsın? Her biri ayrı âlem.

Fetih Suresi’nin câmilerde okutulma genelgesini müteakip ortaya bir de Fetih suresi uzmanları çıktı. Efendim Fetih suresi savaş için değil, barış için okunurmuş. İyi, harekâtın adı zaten ‘Zeytin Dalı’ birader.

Savaş iyi bir şey değildir. Ne ki terör hiç değildir.

İnsanoğlunun savaşmadan geçen yıllarının tarihsel toplamının iki yüzyılı bile bulmadığı söylenir. Dünyadır, çözümsüzdür, böyledir. Kendisiyle yahut ikinci bir insanla bile çatışmaya düşmeksizin yaşamak zorun zoru bir iştir.

Vaziyet böyleyken sınır boyuna binlerce tırlık silah yığınağı yapılan bir ülkenin ilânihaye bakması, bedel ödemesi akıl dışıdır.

Askerimiz orada.

Millet ve duası ise burada.

CİZVİTLER

(…) hiçbir zaman manastıra kapanmamışlar, manastır hayat tarzını uygulamamışlar, dinî yaşama bir çok yenilik getirmişlerdir. Hedeflerine uygun hareket edebilme özgürlüğü kazanmak için zorunlu oruç, pişmanlık duaları, bir örnek giysi ve korolu âyin gibi Ortaçağ uygulamalarına son vermişlerdir. (…)

Cizvitler bir manâda Kilisenin merkeziyetçi tavrına eleştiri barındıran, diğer yandan siyasî ve ekonomik boyutu olan sosyal adalet çalışmalarında fazlaca aktif oldukları için zaman zaman Kilise’den uyarı almışlardır. Ayrıca Kurtuluş Teolojisi hareketine Kilise’ye rağmen destek vermeleri, itaatsizlik olarak algılanmıştır.

Aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen Cizvit cemaati, İgnatius’un “ Her şey sana bağlıymış gibi çalış, her şey Tanrı’ya bağlıymış gibi de dua et,” düsturuna bağlı kalarak kurucularının belirlediği amaç doğrultusunda tüm dünya sathında aktif bir şekilde çalışmaya devam etmektedir. Emine Öztürk- Kilise’nin Militanları Cizvitler- Vera Kitap

18-01/23/23krr13-mevlana.jpg

ÇARIKLI ERKÂ-I HARP

Harekât başladıktan birkaç saat sonra arkadaşlarla oturup sohbet ettiğimiz bir kahvede gündem ister istemez bu harekât oldu. Aramızda hatırı sayılır iki üç stratejist dost da vardı. Derken biri projektörden bölge haritasını duvara yansıtıp bütün siyasal ve ayrıntılı envantere dayalı bir analizi bize adım adım anlatmaya başladı. Her tür soruya doyurucu cevap, hafif çaplı atışma cümlelerine misliyle mukabele mevcuttu. Demem o ki oracıkta masalar birleştirilip sıcağı sıcağına bir kriz masası oluşturuluvermişti. Sözü, gerçek uzmanlarımızın biri bırakıp diğeri alıyordu.

Bir fotoğraf karesi çekip tivitlemem neticesinde kahvedeki kriz masası etrafındaki arkadaşlar ‘çarıklı erkân-ı harp’ olup çıktı. Doğrusu çarıkları da vardı, yürekleri de, bilgileri de. Fazladan bir de projektörleri ve dinleme adâbı.

ANONS

Bembeyaz karın yağmaya başlaması için önce havanın kararması gerekir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum