Alman siyasetinde Merkel boşluğu

Konjonktür bezen siyasette becerilerin önüne geçen belirleyici bir faktör olabiliyor. Dünyanın en güçlü kadını olarak tanınan Angela Merkel de çok iyi bir siyasi karnesi olmasına ve ciddi bir rakibi bulunmasına rağmen, siyasi yaşamının sonuna gelmesini biraz da konjonktürün azizliğine borçlu.

Siyasi krizleri, kendisini yıpratacak açıklamalardan kaçınmak gibi iddiasız bir taktikle bu zamana kadar gayet başarılı bir şekilde çözebilen Merkel, son krizlerin kendisini oyunun dışına atmasını engelleyemedi. Merkel’in hem iç politikada hem dış politikada sessizce kullandığı bu yöntem artık kamuoyunda bıkkınlık yarattı. Ve Bavyera ile Hessen eyaletlerindeki son seçimler de Merkel için sonun başlangıcı oldu.

Hessen eyaleti seçimleri öncesinde görevinden alınması söz konusu olan Anayasaya Koruma Teşkilatı eski Başkanı Hans Georg Maasen krizi, muhtemelen tarihe Merkel’in sessiz kalarak çözmeye çalıştığı ancak çözemediği son kriz olarak geçecek. Kamuoyunda Maasen’in görevinden alınması yönünde bir beklenti varken, aşırı sağ oyları gözüne kestiren İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Maasen’i neredeyse onore ederek daha yüksek bir göreve getirdi. SPD bu hamleye ses çıkaramadı, Merkel ise bu krizin kendi üzerinde patlamayacağını düşünerek sessiz kaldı.

Ancak ilkesizlikte tüm partilerin sağladığı bu ittifak bütün katılımcılar için çok acı neticeler doğurdu. Maasen’i koruyarak aşrı sağcı oylara göz kırpan Horst Seehofer’in partisi, Bavyera eyaletinde yapılan seçimlerde yüzde 11 oy kaybederek, koalisyon kurmaya mahkum oldu. Horst Seehofer, Genel Başkanı olduğu CSU’nun başkanlığına aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Federal İçişleri Bakanlığı görevini ise ne kadar daha sürdürebileceği tartışma konusu.

***

Hessen eyaletinde yapılan seçimlerde ise hem CDU hem SPD yüzde 10 civarında oy kaybetti. Bu da Merkel’in aralık ayında yapılacak parti kurultayında aday olmayacağını açıklamasına yol açtı. Merkel 2021 yılına kadar başbakan olarak kalacağını açıkladı ancak artık genel başkan koltuğunda oturmayacak. Partisinde genel başkanlığı üstlenmeyen bir başbakanın ne kadar güçlü olabileceği ise ayrı bir tartışma konusu. Alman siyasetinin yeniden dizayn edilmesine yol açan Maasen krizi bu kişinin emekliye sevk edilmesiyle son buldu ama iş işten çoktan geçmişti.

Gelecek yılın mayıs ayında Avrupa Parlementosu ve bazı eyaletlerde mahalli seçimler olacak. Bu seçimlerde de koalisyon partilerinin oy kaybının sürmesi durumunda bir erken seçim neredeyse kaçınılmaz hale gelir. Bugünün koşullarına göre bu pek de uzak bir ihtimal değil. Merkel, kendisinin yerine gelme ihtimali yüksek olan Annegret Kram-Karrenbabuer’ın seçilmesi durumunda büyük bir ihtimalle normal görev süresi olan 2021 yılına kadar iktidarda kalabilir. Ancak Merkel’in parti içindeki en önemli rakiplerinden olan diğer aday Friedrich Merz’in seçilmesi de erken seçimi tetikleyen bir faktör olur.

Almanya’da gelecek aylar ve yıllar siyasi istikrarın tehlikeye gireceği zamanlar olacak. Almanya merkezinde Merkel’in olduğu siyasi dengeye alışmıştı. Artık güçlü bir Merkel yok ve bu gücün nasıl ikame edileceğini henüz kimse bilmiyor.

18-11/24/mikdat-karaalioglu.jpg

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum