Şiddete karşı sınav yarım notla geçilmez

Bazı sansasyonel olaylar kendimizle ilgili tarif ve tanımları yenilemeye imkan sunuyor. Ezberden kanaatlerin gözden geçirilmesine ve aslında netleşmesine vesile oluyor. İnsancıl mıyız, yardımsever miyiz, fikre ve düşünceye saygılı mıyız ya da misafirperver miyiz? Sair zamanlarda nutka dönüştürdüğümüz hasletlerimiz gerçekte ne kadar övgüye değer? Bunu anlamak için tatsız olaylara karşı sergilenen tarza, tavra ve sonrasında neler yaptığımıza bakmak faydalı görünüyor.

Bu gözle, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan ve bir adım daha ileri gidilse lince dönüşecek saldırıdan geriye kalanlara bakalım. Bakalım da kendimizle övünmek yerine başımızı iki elimizin arasına almaya bir bahane yaratalım.

Saldırının yaşandığı ilk anda “gele gele buraya kadar mı geldik” diye kederlenirken, yazık ki daha gerileyecek seviyemiz olduğu gördük. Nasıl gördük? Özetleyecek olursak bazıları mealen bazıları da alenen şunu söyledi: Tasvip etmeyiz ama… Bazı insanlar kendileri gibi düşünmeyenlere tepkisini böyle yollarla gösterebilir ve bu tarafı da anlayışla karşılanmalıdır. Yani, “ihkak-ı hak”a fetvayı verip geçtiler.

Bazıları ise tasvip bahsiyle bile vakit kaybetmeden “oh olsun” dedi ama onları değerlendirmeye katmak manasız, zira faydası olmayacak. Ancak, siyaset sınıfı, medya, sivil toplum ve benzeri kanaat önderlerinin sözleri, tavırları, tepkileri veya alkışları muhakkak surette dikkate alınmak zorundadır. Evet, birçoğumuz samimi olarak Çubuk’ta olanlara üzüldü ve yaşananları kınadı. Tavır koyanlar, mahallesinin baskısından kendini kurtarıp doğru yerde duranlar oldu. Ne var ki böyle elim bir hadisede toplum olarak geçer not almak için 100 üzerinden 50 puan yetmez. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı amasız fakatsız tel’in edenlerin sayısının yarıdan bir fazla olması bile toplum olarak siyasete, fikre hürmetimizin delili sayılmaz. Ucu ucuna bir skor şiddete karşıtlığımızın ilanı anlamına hiç gelmez.

“Nasıl olsa birileri tepki gösterdi, bundan sonra fazla abartmaya gerek yok. Meselenin bir de öteki yanına bakalım” tavrı, şiddeti cesaretlendirir. Kendi işini kendisi görmek isteyenleri şımartır.

***

Bir ülkenin, bir toplumun protestosunu şiddete dökenlere, meseleleri şiddet yoluyla ve hatta bir adım daha gitse felakete yol açacak bir öfkeyle çözenlere karşı tepkisi böyle olmamalıdır. Şiddet hiçbir şekilde hiçbir gerekçeyle, hiçbir bahaneyle muhatap kabul edilmemelidir. Seçeneklerden bir seçenek olmamalı, olamamalıdır. Ne Kılıçdaroğlu gibi bir siyasi lider için ne de sıradan insanlar için tehdit enstrümanı olarak böyle bir yolun makuliyeti bahis konusu edilememelidir.

Türkiye, böylesi vandallıkların, saldırganlıkların, acımasızca hücum etmelerin sahnesi olamaz. Kimse, hoşgörüleceğini yahut da taraftar bulacağını düşünerek fikrini beğenmediklerine karşı kollarını sıvayamaz.

Çubuk’ta olanlar siyasi ve müşterek hafızamıza kötü bir hatıra olarak kazınmış utanç verici sahnelerdir. Başka da hiçbir şey değildir.

Bu vak’a, siyasi veya siyasete bağlı başka gerekçelerle hukuk dışılığa gereken doğru tavrı gösteremeyenlerin; şiddete karşı kesin ve kararlı tutumu acilen geri çağırmaları için bir uyarı olsun.

YORUMLAR (32)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
32 Yorum