Terörü dışarıdan kuşatmak için bir fırsat

Türkiye’nin farklı vilayetlerinden gelen genç insanlar Beşiktaş’ta vazife başında şehit oldular, geldikleri yerlerin toprağına verildiler. Onların yürek parçalayan vedalarını hep birlikte izliyoruz.

Daha önce yaşanmamış bir acı değildi ama bu kez biraz daha ağır geldi. Herkesin yüzüne bu seferki yükün hüznü ve ağırlığı çökmüştü. Aynı ağırlık devlet idarecilerinin yüzlerinde de gözleniyordu.

Dahası… İki günden beri gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında söz bitti kabilinden çaresizlik ifadeleri; yorum-analizden çok isyan ve umutsuzluk var. Gazeteciler, uzmanlar, sanatçılar ve tabii ki vatandaş aynı halet-i ruhiyeyi paylaşıyor. Bundan olacak; cenazelerde ve anma törenlerinde bazen ölçü de kaçıyor, çelenkler parçalanıyor.

Bu atmosferden bir an önce çıkmalıyız. Teröre alışmayalım elbette ama ilk kez ateşle de sınanmıyoruz. İlk kez sinsi bir şekilde vurulmuyoruz.

BU KEZ DAHA GÜÇLÜ SES ÇIKIYOR

Neyse ki bu kez bütün müttefikler amasız, fakatsız Türkiye’nin yanındadır. Batı başkentleri belki olay yerinin İstanbul olmasından belki son zamanlarda kamuoyundan yükselen hassasiyetten bilinmez, Beşiktaş katliamına karşı net tavır koydular. Acılar içeride bizi birbirimize yakınlaştırırken, dışarıdakilere de dostluklarını göstermek için fırsat verdi. Bu kez fırsatın kaçırılmaması bir parça tesellidir.

Şüphesiz böyle bir trajediye teselli bulmak kolay değil, hatta mümkün değil.

Sadece terörün acısı değil, PKK’nın İstanbul’da böyle bir eylem yapabilmesi, bizim bu teröre muhatap olmamız hepimize ağır geliyor. 2016 dünyasında bu sahneleri kesinlikle hak etmiyoruz. Ama terör makul olanı, hakkı hukuku gözetmiyor. O yüzden adı terör…

Dolayısıyla mağdur olan da üstesinden gelme sorumluluğunu taşıyan da aynı adrestir. Toplumdur ve o toplumun içinden çıkan hükümettir. Evet, acının hakkını verelim, gözyaşlarını akıtalım ama bir an önce de bu halet-i ruhiyeden kurtulalım.

ATMOSFERİ DAĞITALIM, YOLU AÇALIM

Acı var ama kaos yok, çatışma yok, bölünme yok. Bilakis, muhalefet partileri dahil toplumdan hükümete büyük bir destek var. Hükümet de bu büyük desteği yeni adımlara, stratejilere, politikalara dönüştürmelidir. Yeni politika, Türkiye’nin öncelikle terörle mücadeleye müttefiklerini de dahil edecek bir meşruiyet zemini yaratmasıdır. Avrupa’yı bu büyük probleme dahil etmek için daha çok diplomatik mesai harcanmalı, PKK ve siyasi destek kanallarını Batı başkentlerinde geriletmelidir. Hasılı, terörle mücadeleye dünya da dahil edilmelidir.

Dünyadan tolerans görmeyen veya tolerans umudu taşımayan bir örgüt içeride zaten büyük alan kaybettikten sonra terör için cesaret bulamayacaktır. Beşiktaş katliamı sonrası oluşan yeni atmosferi de arkamıza alarak müttefiklere daha fazla yüklenelim… Terörle mücadelede hukuk çizgisini korumaya özellikle böyle zamanlarda daha fazla riayet edelim. Edelim ki terör örgütünün en çok istediği şeyi, soğukkanlılığımızı kaybetmediğimizi gösterelim.

Elveda Halep...

Şehitlerimizi uğurlarken Halep’den de “beklenen” en acı haber geldi. Putin-Esad terörü şehri önce yok etti ardından da dünyanın seyreden bakışları altında teslim aldı. İlkçağ savaşları gibi şehri açlığa mahkum ettiler, hastaneleri vurdular, oluk oluk kan akıttılar ve şimdi tam bir soykırım modeliyle erkekleri ayırarak son temizliği yapıyorlar. Her şey o kadar basit ve acınası oldu ki ne Putin ne de Esad kimseyi umursamadı.

Bize de koskoca bir utanç kaldı.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum