Leonard Cohen’i dinledim…

Her akşam üstü, güneş dünyaya veda ederken, çok erken yaşta kaybettiği ilk sevgilisinin mezarına rikkatle eğilip gül yaprakları serpen bir aşık gibi başlıyor şarkı söylemeye Leonard Cohen. Bir kara aşık gibi o. Tutkusu hiç dinmemiş. Acısı henüz taptaze. Bu haliyle ona eğildiği yerden, eğildiği topraktan sonsuza doğru ses vererek şarkı söyleyen adam denilebilir. Cohen, müzik yalnız ses ile yapılır demek için yüksek, özne bir örnektir de... O kara aşık, sesi alın çizgilerine işlemiş yaşlı kurt, elbisesinin inceliğinden yüz çizgilerinin keskin kılıcına değin kendisidir. Leonard Cohen kendisini bile taklit edemez.

Ne duyurduğunu yansıtmak isteyen bir şair- şarkıcı o. Teknoloji çağının değil hep klasik çağın öznesi. Şairliği okkalı sözler bulmasından ve onu kararlı ve tok sesiyle müziğe dökmesinden gelmiyor, belli ki duymak, sessizce, gürültüsüz patırtısız, bir deniz dibi gibi üstünden geçen gemilerin rotasına vakıf olmak ve yaklaşan fırtınaları bilmek gibi bir sessizlik. Bırakıp giderken serpilmiş kalkım tozu.

***

19 Eylül 2012 akşamı, İstanbul’un büyük gösteri merkezlerinden birisinde, şark desenleriyle süslenmiş halının üstünde şarkı okuyan adamdı o ve neredeyse bir şarklıydı. Ortaçağdan kalma atalarının izini sürer gibiydi hissettirmeden. Bedeninin ağırlığını ipi kopmuş bir balon gibi boşluğa bırakan Cohen, sahnede neredeyse kendisini gizlemeye çalışan bir fırtınaydı. Kendisini gizleye gizleye tenden sıyrılıyor ve şarkının ve müziğini akkor haline dönüştürüyordu. Ben de yanımdaki esmer ve uzun parmaklı eli tutarak şarkın yaban çalılıklarında gezindim.

Keman bu müziğin, bu sazların en içli efendisi. Cohen’in sesini piyanonun, gitarın, davulun asla önüne geçirmemesi, yeri geldiğinde onlara teslim oluşu maverai bir etki uyandırır. Ayrıca selamlama bölümünde her bir saza kulak dayayıp onlarla bir tür varoluşsal ilişkiye geçmesi, müzisyenlerine ve vokalistlerine yönelişindeki gösterişsiz saygı bir asrın içinden okunan ölümsüz gençlik şarkıları gibi ders verdi kulağa ve elbette göze.

Leonard Cohen bir şeyi daha gösterdi, duyurdu: Hayat kadar sanat da bir tarz meselesidir. Tarzını bulanlar ve onu yaşatanlar ayakta kalabilirler. Ne kadar yalın ne kadar taklit edilemeyen bir tarzdır bu.

Bir çakıllı dere sabahın alacasında akşamın ilk şarkısını söylüyor…

Cohen’in sahnesi, tamamen sesiydi. Politikasını ise sesin ölmez yankısına teslim etmişti. Sahnede bir zerafet döngüsü bir bükülmüş ipek ip gibi duruşu, vokalistleriyle kurduğu içerden etkileşim dahası dikkatle izlendiğinde sahneyi değil salonu değil vakti doldurmasıyla da ilgilidir. Sahnede ayaklarını bir çiçek bahçesinde bir çimenlikte gezermişçesine kullanması da cabası. Neredeyse kendisini yumruklayarak seven bir boksör.

***

Eğilmek. Şöhretin çokça gizleyemediği yüksekten bakmak, kendisini cilalamak eylemi karşısında, Cohen’in her fırsatta eğilmesi en büyük gücü. Bu eğiliş izleyicinin ruhunda kat kat enginlik kazanıyor. Damarlı elleri uzaktan sesin kan gibi akışını, atışını duyuruyor. Gelmek için değil belki de gitmek için bestelenmiş sesler içinde uçuyor. Sanki yurtsuzu ve dilsizi konuşuyor. İnsanlık acısı neredeyse onu insanlık savaşında ölen tüm yitiklerin gönüllü ağıtçısına çeviriyor.

Dizleri yanmış, çizilmiş ve kanamış gibiydi geçerken hayatın çalılığından. Ve şüphesiz bir eğlence bir çılgınlık müziği değildi yaptığı. Şiir ile müzik arasında gidip gelen ayakta duruşunda bile etkili bir cenin havası taşıyan bu ses, titriyordu bir ilk yaratılış mucizesi gibi içten.

19 Eylül 2012 Çarşamba akşamı dinlediğim Leonard Cohen, dünya sitelerinin üst üste yığıldığı hele salonun çevresinin bir yeni İstanbul bir tuhaf bir ışıklı bir gururlu bir köksüz bir yönsüz İstanbul gibi ışıklar ve sesler içinde dönüp durduğu bir yerde, bir zamanın bir ölümsüz zamanın mümkün olduğunu da söylemişti.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum