Türkiye’nin bekası

2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusu 8.3 milyara çıkacak; enerji, su ve gıda ihtiyacı bugünkü seviyelere göre yüzde 50 oranda artacak!

Toplumsal gerilimler tırmanabilir, güç hareketleri daha da artabilir.

Önümüzdeki on yılın ve hele de ötesinin stratejik sorunlarını bu tabloda görebiliriz: Enerji, su ve tarım kaynakları… Bunların geliştirilmesini ve verimli kullanılmasını sağlayacak teknolojiler… Buna göre eğitim ve bilim…

Fakat üniversitelerimiz ve genelde YÖK sistemi, önemli gelişmeler kaydedilmiş olmakla birlikte yetersiz kalıyor. Hatta: Prof. Nihat Erdoğmuş’a göre:

“Üniversitelerin mevcut yapılanması yönetsel kısıtlar yanında güncel araştırma ve eğitim yaklaşımları için engel oluşturmaktadır.”

Çünkü YÖK mevzuatı “fazla hiyerarşik”tir, “tek tipçi ve kısıtlayıcı”dır.

2030’larda Türkiye

İLKE derneğinden Prof. Nihat Erdoğmuş,“Geleceğin Türkiyesinde Yükseköğretim” konulu araştırmasının dün bir sunumunu yaptı. İzledim, metnini de okudum. Yukarıdaki bilgileri oradan aldım ve düşündüm...

TÜİK’e göre Türkiye’nin nüfusu 2030 yılında 90 milyonu geçecek, 2040 yılında yüz milyon olacağız.

Ona göre enerji, su, gıda ihtiyacımız artacak…

Dahası, 2030 ve 2040’larda Ortadoğu ülkelerinde beslenemeyen nüfuslar sebebiyle göçlerin ve çatışmaların artmasından da endişeliyim.

Beka davası dediğim bu; Türkiye’nin gelişmiş ülkeler seviyesinde bilim ve teknolojiye, ekonomik güce ulaşması…

Bu da eğitim sistemimizin, üniversitelerimizin, hukuk kurumlarımızın, toplumsal sosyal örgütlenmemizin bunu başaracak kaliteye ulaşmasına bağlı.

Sözünü etmek, hamasetini yapmak çok kolay, gerçekleştirmek ise epey zor.

Prof. Erdoğmuş söyledi: Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı Türkiye’de 24, OECD ülkelerinde 16’dır… O seviyeyi bulmamız için öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla yılda kabaca 7-8 milyar lira ek kaynak bulmamız gerekiyor.

Üniversite ve ekonomi

Prof. Erdoğmuş’a göre, hükümetin yükseköğrenime ayırdığı kaynak sürekli artıyor ama bütçe içindeki oranında azalma eğilimi var.

‘Devlet daha çok para versin’ zihniyeti çağ dışıdır. Mevcut kaynakların verimli kullanımı için mesela YÖK sisteminin değişmesi, özerkliğin güçlendirilmesi, “çıktı kontrolü”ne öncelik verilmesi gibi reformlar gerekiyor. Bir bu kadar önemlisi “üniversite sanayi işbirliği”nin geliştirilmesidir. Üniversiteler sanayi ve tarım için projeler üretmeli, finansmanını da sektör karşılamalıdır.

Prof. Erdoğmuş ekonomi ile akademik öğretim ilişkisini anlatırken bir sıralama yaptı: Temel bilimler, mühendislik ve teknoloji…

Temel bilimleri devlet finanse etmeli ve bugünkü seviyemizin 25-30 yıl ilerisine ulaşmalıyız!

Temel bilimler, uygulamada mühendislik ve teknolojinin gelişmesi için kaynaktır.

2030’lara, 2040’lara bu gibi bilimsel projeksiyonlar açısından bakmazsak, 100 milyonu nasıl besleyeceğiz? Bu coğrafyada nasıl gelişmiş ülke olacağız?

Gelişmiş ülke olmak

Prof. Erdoğmuş’un şu sözlerini defterime yazdım:

“Yüksek öğretim hayatımız önümüzdeki on yılı değişimle geçirmelidir. Hamaset ve ideolojik önyargıları aşmamız lazım.”

Araştırmada bu amaç için “12 Tema Üzerinden 2030 Vizyonu”nu öneriyor; metinde toplam 110 sayfa…

Bunlar “yüksek öğretim sisteminin değişmesi”dir, “üniversite özerkliği”dir, “akademisyen kalitesi”dir, “üniversitelerin uluslararasılaşması”dır; bu amaçlarla “stratejik palnlama”dır…

İşte, sekiz sene önce, 2011 yılında, “2023 Hedefleri”ni ilan ettik. Cumhuriyet’in 100. yılında 500 milyar dolar ihracata, 25 bin dolar kişi başına gelire ulaşacaktık.

Elbette heyecan verici, güzel hedeflerdi; “muasır medeniyet”i yakalamış olurduk.

Eğitimin bu hedeflere bağlanması gerekirdi.

Fakat iktisatçı Özcan Kadıoğlu’na göre, o seviyede bir ekonomi için, milyon kişiye düşen araştırmacı sayısının 500 civarında olması gerekir, bizde bu sayı 24’tür… Ortalama eğitim düzeyinin 12 yıl olması gerekir, bizde 8.7 yıldır… İhracatta yüksek teknoloji oranın yüzde 20 civarında olması gerekir, bizde 3.9’dur. (Dünya, 16.5.2018)

‘Gelişmekte olan ülke’ sınıfından ‘gelişmiş ülke’ sınıfına yükselmek zorundayız. Bunun yolu bilim ve hukuktur. O zaman her türlü tehlike karşısında daha güçlü oluruz.

YORUMLAR (90)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
90 Yorum