MEB hâlâ ‘sınav’ diyor maalesef

Sınav seviciliği ve sınavın toplumda yarattığı popüliteyi kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz bunu anladım. Merkezi sınavların bu ülkeye verdiği tahribatı fark edip onun yarattığı süreci tamir edeceğimize biz o süreci beslemeye devam ediyoruz. Sanırım sınavların bu ülkeye özellikle yaşları 14-15 arasındaki gençlerde yarattığı büyük sorunları sayın Cumhurbaşkanı ve onu anlayan bir avuç insan dışında anlayan yok. Anlaması gereken en önemli kurum MEB’de ise durum pek iç açıcı değil. Milli Eğitim Bakanlığı’nın liselere geçiş konusunda Cumhurbaşkanı’nın ne demek istediğini anladığını hiç düşünüyorum. Hatırlayın Cumhurbaşkanımız eylül ayında TEOG sisteminin yanlış olduğunu, sınavın bu kadar konuşulmasının o yaş grubuna zarar verdiğini ve bu yüzden kaldırılması gerektiğini söyledi.

***

Milli Eğitim Bakanı o dönemde bazı engellemelere rağmen sivil toplumdan da yardım alarak liseye girişte ciddi bir değişiklik yaptı. Ama işin mantığının özellikle de Cumhurbaşkanımızın ne demek istediğinin bakanlık bürokratlarınca anlaşıldığını düşünmüyorum. Neden mi? Eylül ayından bugüne kadar liselere geçiş ya da sizin deyiminizle TEOG konusunda yapılan açıklamaları ve çalışmaları lütfen hatırlayın. MEB, Cumhurbaşkanın aksine liselere geçişte sınavsız bir sistem üzerine düşünmek ve toplumu yönlendirmek yerine sürekli sınavı gündemde tutacak bir politika izliyor nedense. Ben yazılarımda bütün açıklamalarımda özellikle sistemin liselere sınavsız yerleştirilme kısmını anlatmaya çalışırken, MEB’deki yöneticiler gazetecilere sürekli öğrencilerin çok az kısmını ilgilendirmesi gereken ve en azından Cumhurbaşkanının sözünün arkasını doldurmak için yapmaları gereken politikayı bırakmış ‘sınav aşağı sınav yukarı’ konuşuyorlar. Düşünün ki 1.2 milyon gencin 1.1 milyonun yerleştirileceği sınavsız adrese dayalı yerleştirme sistemini konuşan yok. Bunun yerine öğrencilerin sadece yüzde 6’sının yerleştirileceği sınav gündemde tutularak çok büyük bir hata yapılıyor.

İşte en son dün gazetelere yansıyan durum; Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü Bayram Çetin’in açıklamalarını görmüşsünüzdür. Gazetelerde boy boy açıklamalar, aman aman sınavı anlata anlata bitiremiyor genel müdür. Ben size anlattıklarından birkaç başlığı aktarayım; “Sınav soruları çok zor olacak”, “Sıfır çekenler olacak bunlar dikkate alınmamalı”, “Sınav 40 sayısal, 50 sözel olmak üzere 90 sorudan oluşacak. 2 oturumda yapılacak. Soruları gerçek yaşama ilişkin bilgileri ölçecek şekilde oluşturacağız. Bilginin ezberlenmesini istemiyoruz, analitik düşünme bekliyoruz.”, “Öğrenciler TEOG’da olduğu gibi sınava kendi okullarında girmeyecek. Yakınlardaki okullara yönlendirilecek. İl ve ilçe merkezlerinde sınav yapılacak.”, “Sınav özel okullarda da olmayacak. Sadece devlet okullarının öğretmenleri gözetmenlik yapacak. Özel okul öğretmeni görev almayacak.”, “Sınavla öğrenci alan okulların listesi nisan ayında yayınlanacak. Liseye geçiş sisteminin kılavuzu ise 1 ay içinde çıkacak.”, “Sadece özel okullar mı puanları şişiyor? Devlet okullarında da kalacak öğrencilerin son sınavlarında şişirme notlar veriliyor. Böylece öğrenciye sınıf geçiriliyor.”, “Sınavla öğrenci alacak liselerin listesi açıklandıktan sonra başvuru için 15 günlük süre olacak.”, “Puanların 500 üzerinden açıklanması planlanıyor.”, lütfen buraya dikkat “Sınavlar, öğrencilerin hangi okula gideceğini belirlemek için en adil yerleştirme kriteri”, “Dilbilgisi ayrı olarak sorulmayacak. Metin içindeki işlevine odaklanılacak. Daha çok okuyan öğrencilerin başarılı olacağı bir sınav olacak. Okuma parçaları uzun olacak.”

Maalesef genel müdürün, gazetecilere sistemin genelini anlatmaya yönelik veya “sınav işin küçük bir kısmı asıl öğrencilerin adrese dayalı yerleştirilmesi önemli” şeklinde açıklaması yok.

***

Özellikle genel müdürün “Sınavlar, öğrencilerin hangi okula gideceğini belirlemek için en adil kriter” cümlesini düşünün. Sanırım bu cümleyi ederken bizlerin altı aydır inandığı “bu çocukları nasıl yaparız da bu yaşta bu sınavlardan kurtarıp daha yaratıcı ve daha mutlu olmasını sağlarız” idealini ifade eden sayın Cumhurbaşkanı’nın bu idealini anlamadığını net görüyorum ve üzülüyorum. Sınavı bu kadar ballandırarak anlatmak size ne kazandırır bilmiyorum ama toplumda kaygı, sınava karşı ilgi ve “demek ki bu sınav önemli” algısını yaratacağı kesin. Sanırım biz yine sınavı kutsamaya, onu gündemde tutup konuşmaya ve konuşturmaya devam edeceğiz. Biz halen sınavların yarattığı tahribattan ve çocuklarımızı, okullarımızı kaosa sürüklemesinden ders almamışız. Biz halen eğitim öğretimin verimliliği ve süreci ile uğraşmaktan çok sınav seviciliğe devam etmek istiyoruz.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum