Sınırları olmayan insanların eğitimi

Bugünlerde oldukça mutlu olduğum birkaç şey var; birincisi eğitimi daha fazla konuşuyor olmamız, ikincisi ise PISA, eğitim ihracatı, STEM gibi yeni kavramları gündeme getirmemizdir. Bütün bunlar bana umut veriyor. Sürekli anlatmaya çalıştığımız şey, bu ülkenin geleceği sadece eğitimle mümkündür, eğitimi merkeze alıp diğer sektörleri onun çevresine konumlandırdığınızda Türkiye çok hızlı kalkınacaktır. Tabi nasıl bir eğitim sorusunu da sormamız gerekiyor. Ben size nasıl bir eğitim sorusunu bir vaka ile aktarmaya çalışacağım.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olayı size aktarmak istiyorum. Bir öğrencim mezuniyet sonrasında bir şirketle iş görüşmesi yapmaya gidiyor. İş görüşmesini yapan insan kaynakları müdürü öğrencinin anlattıklarına hayret ederek öğrencimi genel müdürün yanına çıkarıyor. İnanılmaz bir hızla tek görüşmede işe alınıyor. Ben de öğrencime sordum ne oldu da bu kadar etkilendiler dedim. O da “Hocam ben görüşmeye gittiğimde yanımda CV’mi götürdüm onu uzatınca insan kaynakları müdürü zaten şaşırdı çünkü CV tam 7 sayfaydı. Bana ilk sorusu ‘Sen bunların hepsini üniversitede okurken mi yaptın?’ oldu. Aslında onun şaşırdığı benim normal üniversite eğitimim oldu” dedi. CV’de ne yazdığını sordum. “Hocam aslında okulda yaptıklarım yazıyordu. Ben hazırlık ve 8 dönemlik eğitimin sırasında 3 kez üniversitemin yurtdışı kampuslerinde okudum. Yine 2 yaz yurtdışı yaz okullarında eğitim aldım. Yani 10 dönem boyunca eğitimimi 6 ülke ve 6 kampuste tamamladım. En çok da buna şaşırdılar. Sonra bizim üniversitenin COOP programıyla 2 tane şirkette staj yapmıştım bu da bana başvurduğum işi anlatma şansı vermişti. Bu arada iş görüşmesi yaptığım İK müdürü üniversitede markalı ders adı altında benim dersime girmişti. Söyleyince çok hoşuna gitti. İlginç olan derste bize iş görüşmesinin nasıl yapılacağını anlatmıştı.

Sosyal sorumluk projesi kapsamında Türkiye’de 5, yurtdışında 3 bölgede çalışma yürütmüştüm. İki tane sivil toplum kuruluşunda çalışıyordum onları yazmıştım. Ama en çok şaşırdığı benim onun sosyal medyada üç yıldır takip ediyor olmam ve bu üç yıl içinde defalarca yazdıklarını paylaşmam ve yorum yazmış olmamdı.” Peki, genel müdür ne sordu dedim “Genel müdür altı yıl Berlin’de çalışmıştı, onunla Berlin’i konuştuk. Onun çalıştığı şirkete düzenlenen geziye katılmıştım Berlin’de orada birkaç tanıdığını sordu” dedi.

Bu size nasıl geldi bilmiyorum. Ama siz böyle bir iş görümesini henüz üniversiteden yeni mezun olmuş bir öğrencinin yapmasını önemseyin. Çocuğunuzun veya kendinizin böyle bir CV yazabileceğini hayal eder miydiniz? İşte yeni öğrenci de yeni eğitim de yeni üniversite de bu. Bunu anlatmak için çabalıyorum. Hepimizin amacı geleceğe hazırlanmak olmalı işte öğrencileri hayata hazırlamak yukarıda anlattığım becerileri kazandırmakla mümkün. İşte bu yüzden biz eğitimciler öncelikle çocukları hangi geleceğe hazırladığımızı bir tanımlayalım, sonra onları nasıl hazırlayacağımızı planlayalım.

Ama inanın bunu yaparken; eğitim sistemimizin ve onun öğelerinin dönüşümünün şart olduğunu bilmek zorundayız. Değişim küreselleşme, eğitimin sadece akademik ders anlatımı olmadığını, gerçek yaşamla okulların iş birliği yapmasını, okulların yerel olamayacağını, eğitimin sınırları olmadığını, öğrencilerin tek yönlü eğitilemeyeceğini düşünmek durumundayız. Çünkü yeni dünya ve yeni dünyanın istediği insan tipi yukarıda anlattığım öğrencidir. Bunun başaran ülkeler gelişir yapamayanlar geri kalır.

Peki nereden mi başlayacağız; yapanı takip ederek başlayalım. Amacımız diplomadan daha çok kazandırılacak beceriler olduğu gün zaten hedefe ulaşacağız. Bunu yapmamız önündeki en büyük engel ne biliyor musunuz; eğitim sistemi ve onun doğru diye bize dayattığı yanlışlardır. İşte bunu tekrar düşünelim derim.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum