Benim ‘başıbozuk’ bayramlarım

Başıbozuk’ kelimesini severim. Hayatta hep ‘başıbozuk’ taifesinin içinde oldum.

Akl-ı evveller hemen zıplamasın. ‘Dandik’ bir kelime değildir ‘başıbozuk.’

Kelimenin farkına ilk Kemal Tahir’in bir romanında vardım. Kahramanlardan biri, ‘başıbozuk paşası’ ile ‘asker paşası’nı kıyaslıyordu. “Hmm..” dedim, (Yazılışı hmm... telaffuzu serbest) “Şu halde bütün paşalar asker değil.”

Zamanla öğrendim ki, ilmi sahada paşalık, bugünkü profesörlüğe tekabül ediyor.

Mülkiye’nin de paşası var ve muhtemelen o da halk arasında ‘başıbozuk paşası.’

Bir de, sultanın, aşiret reislerini, ağaları taltif için verdiği bir paşalık unvanı var.

Develioğlu’nun Osmanlıca lügatında başıbozuk hiç yok. Yadırgadım.

Wikipedi’yi malum göremiyoruz. Engelli.

***

Wikipedi’yi engelleyenler, çok mühimse, bari mahzurlu gördükleri maddeleri karartsalar, geri kalanını serbest bıraksalar. Kolaylık oluyordu ansiklopedik bilgileri temin için.

(Yeri gelmişken... İslam Ansiklopedisi’ni internette ücretsiz yayınlamayı akıl edenlerden Allah razı olsun.)

‘Başıbozuk’un bendeki çağrışımı ‘sivil.’ Yani, benim zihnimde kelime, tedavüldeki anlamına göre pozitif.

Eee? Nedir ‘başıbozuk’ bayramlar?

Bayramların başı niye bozuk olsun? Benim başım bozuk.

Şimdi, bilenler bilir. Eskiden, bilhassa Ramazan Bayramı arefelerinde bizi bir huy tutardı.

Acaba, birisi Şevval Hilalini görmüş müdür?

Eğer birisi Şevval Hilali’ni görmüşse halimiz nice olur?

Bayram günü oruç tutmak haram. Ecir umuduyla orucun mihnetine sabredip bedavadan günahta mı kalalım?

Bir gerginlik!

Maraş’ta ‘Aygören’ diye bir köy varmış. Osmanlı devrinde hilali onlar gözetlermiş ve o köylüler hilali görünce tepeden tepeye davullar çalınarak haber birkaç saat içinde İstanbul’a ulaştırılırmış. Bunu galiba Bursa’da, rahmetli neyzen Mahmut İncimez’den işitmiştim.

Maraş’tan hiç ‘hilal göründü’ haberi almadık.

Hilal (başka ayların hilalleri değil, Şevval hilali) daha çok Malatya’da görünürdü. “Malatya’da görünmüş” derlerdi.

Bu hilalin mi marifetiydi yoksa bizim Malatyalıların mı kerametiydi bilmiyorum.

Haberi kaale alanlar kendi aralarında iftar ederdi.

Yine o yıllarda, Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç İslam aleminin bayramları aynı günde kutlaması için uluslararası bir ‘Rü’yet-i Hilal’ çalışmasına önayak olmuştu. Kağıda lafları güzel yazdılar, hatırlıyorum, fakat uygulama değişmedi.

‘Aslolan Rü’yet’tir.’ (Rü’yet: Görme. Hilalin görülmesi.)

‘Hesapla bayram etmek Hanefi mezhebinde caizmiş.’

‘Miş’ diyorum çünkü o yıllarda bu laflar cahil cühelanın dilinde de böylece dolaşırdı.

Bu konudaki ilk doğru lafları babamdan işittim.

“Hilalin görülmesi konusunda iki görüş vardır. Bir görüş, ‘İhtilaf-ı metali’a itibar olunur görüşüdür. Yani hilalin doğduğu yer ve zamanın farklı olmasına itibar edilir. Herkes kendi bölgesinde hilali görür oruç tutar, hilali görür, bayram eder.

“Öteki görüş, ‘ihtilaf-ı metali’a itibar olunmaz. Yani, Müslümanların mukim bulunduğu bir yerde hilal göründü mü, başka yerlerde de bayram edilir.” (İfadede yanlış varsa bana aittir. Aklımda eksik kalmıştır.)

Hilal’i görmenin çok önemli olduğunu fark ettiğimiz senelerde, birkaç defa hilal gözlemeye çıktık.

Birini iyi hatırlıyorum. Kayseri’de, üzerinde Alaeddin Keykubat’ın küçük bir köşkünün bulunduğu tepedeydik. Yanımıza iftarlık nevale de götürmüştük.

Hilal milal göremedik. İftarı da orada ettik geldik.

***

Eskişehir’de de –babamın müftülüğü sırasında- en az bir defa Odunpazarı’nın yukarısındaki tepeye çıktık.

Bir iki defa da, hava bulutlu olduğu için gitmekten vaz geçtik.

Hiç birinde hilali görmedik.

Hilal görmenin bir adabı vardı. Mesela, gün battıktan sonra ve hemen, on beş-yirmi dakika içinde görülmesi gerekiyordu.

Güneşin battığı tarafta görülmesi gerekiyordu.

Neyse, görmesek de, birkaç defa bayram resmen ilan edilmeden, yani anamız, babamız bayram etmeden biz, şuradan veya buradan aldığımız haberlerde bayram ettik.

Doğru mu yaptık? Yanlış mı yaptık?

Bugün yapar mıyım?

Cevabım şu: Bugün yapmam, yapmıyorum. Ama o gün öyle yaptığımdan dolayı memnunum.

Esas anlatacağım ‘başıbozuk bayramlar’a sıra gelmedi. İnşallah yarın devam ederiz.

Efendim, Fıtr Bayramınız mübarek olsun.

Unutulmasın, Fıtr Bayramı, ‘Yaratılış Bayramı’ demek oluyor.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum