Büyük harfle veya küçük harfle ‘sevgili’

Aşk için yazarsın şiiri. Lisanı teshir eden, kelimeleri manasından taşıran aşktır.

Hangi aşk?

Her bünyede ayrı bir tarif teşekkül edebilir.

Kadın mı? Münasiptir.

Şehir? Anne? Mürşid?

Peygamberimiz?

Hepsi olur. Olmuş zamanında.

Ama hepsini ‘muhit’ hepsinden ulvi, hepsinin sahibi O’dur. En güzeli O’na söylenir.

Nasıl söylenir?

Söyleyenin haline, söylediği zamana göre değişebilir.

Bugün hatırıma gelenler, olgun meyveler gibi.

‘Olgun’ yerine bizim oralarda ‘göğnümüş’ derler, meyveler için.

Şiirse, şarkıysa, şöyle tarif etmeye çalışayım.

Taşkın değil, ama son haddine kadar dolu... Rüzgarsız havada gölün veya denizin fecirden önceki sükuneti gibi.

Tül gibi üzerinize dökülüyor, sizi ihata ediyor.

Bir aşkı söylüyor, fena bulmayan, zamanla mukayyet olmayan.

İster şiir olarak okuyun, ister şarkısını dinleyin.

Ezelden aşinanım ben ezelden hem-zebanımsın

Beraber ahde bağlandık ne olsa yar-i canımsın

Ne olsam zerrenim, kalbimde hala çarpar esrarın

Gel ey canan, gel ey can, kalmasın ferdaya didarın”

Gerçi Mehmet Akif’in nasihat dolu, ders dolu, ya da destan mahiyetindeki şiirleri daha meşhurdur.

Zamanımızda bilgiçlik taslamak bazen had bildirmek veya taşı gediğine koymak maksadıyla kullanılmaya onlar daha müsait.

Tabii ki yersiz kullanım Akif’in şiirinin güzelliğini eksiltmez.

Akif’in Sultan Abdülhamit’i hicvettiğini hatırlayıp şiirine de hatırasına da mesafe koymak isteyenler var mıdır?

Vardır. Ben rastladım.

Doğrusu, onlar, mesafe koymasaydılar bile yaklaşamayacaklardı.

Bu şiir, Akif’in şiirinin kendi içine döndüğü, kemal zamanının şiiridir.

Mısır’dayken, hem dünyevi hem uhrevi anlamda daüssıla halini idrak ettiği son yıllarında yazmıştır. (1934.)

‘Sevgili’ye daha güzel nasıl hitap edebilirsin?

Şerif İçli bestelemiş. Hüseyni makamında.

Beraber ahde bağlandık.”

Ne zaman?

Bu mısraların öncesine ve sonrasına baktığınızda bulursunuz:

Bezm-i elest’te. Ruhlara “Elestü bi Rabbiküm?” diye sorulduğu... Ruhların “Bela” diye mukabele ettiği mecliste.

Ne olsam zerrenim” sözünü uğraşırsanız ‘Vahdet-i vücud’a kadar götürürsünüz.

Akif, Allah’a yakarıyor. Aynı lisanla ‘sevgili’ye seslenilir mi?

Küçük harfle ya da büyük harfle ‘Sevgili’ye?

Seslenilir.

‘Aşk’ın mertebeleri vardır. Bu mertebelerin menşei aynıdır.

Şarkıyı, etraftaki sun’i seslerin insicamınızı bozmayacağı bir ortamda dinleyin.

Ruha iyi gelir.

Bu şiirin yakınında anmak istediğim, neredeyse aynı sıklette, aynı derinlikte bir başka şiir var. O da, ‘Sevgili’ye içten, candan bir hitap.

Ezelden aşinanım ben, ezelden hem-zebanımsın”ın lezzeti damağınızda kaldıysa, yine sükunlu bir mekanda bu şarkıyla devam edin.

Vücud ikliminin sultanısın sen

Efendim derdimin dermanısın sen

Bu cism-i natüvanın canısın sen

Efendim derdimin dermanısın sen.”

Şiir, Sezai-i Gülşeni’nin. Şu halde, bir Sufi şiiri.

Mehmet Akif sufi değildir. Ama görüyorsunuz, Gülşeni ile aynı yere varmışlar.

Hacı Arif Bey bestelemiş. Makamı nihavend.

Şarkıyı “Sultanı sensin, dermanı sensin” şeklinde okuyanlar var. Benim kulağıma Münir Nureddin Selçuk’un tercih ettiği “Sultanısın sen” şeklindeki okuyuş daha güzel geliyor.

Argoda ‘ağır takılmak’ diye bir tabir var. Laubali olmamayı, mesafeli durmayı ifade ediyor. Biraz yapmacıklık da içeriyor.

O anlamda değil. Seçtiğim şarkıların güfte ve bestelerinin ağırlığına atfen bugün ağır takıldığımı kabul ediyorum.

Hafifletmeye teşebbüs ettim. Fakat ne eklediysem tenasübü bozdu. Ben de böyle bıraktım.

Gününüz bereketli olsun.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum