İblis galip gelmeyecek

Her şeyin arkasında kötülük mü var? İyiliklerin bile arkasında?

Ah! Yine Mephisto!

“Sen arkasında bir kötülük olmadıkça iyilik etmezsin.”

Ben bu fikre bir dini kıssada rastlamıştım.

Uzun hikayeydi.

Kadı, mahkemede bir insana haksızlık ediyor.

Şeytan, kötülüğe maruz kalan adamcağıza yaklaşıyor. Diyor ki, “Kadıya kötülük etmek için sana iyilik edeceğim.”

Sonra, güzel bir eşek kılığına giriyor. Haksızlığa maruz kalan vatandaşa “Yularımdan tut, beni pazara götür” diyor.

Ve pazarda kadı, sadece kendisinin görebildiği bu eşeği iyi bir paraya satın alıyor.

Eşek bir gün bir yalaktan su içerken burnunu oluğun içine sokuyor. Sonra, oluktan içeri giriyor, kayboluyor.

Kadı kafayı üşütüyor. ‘Eşek yalaktan içeri girdi’ diye feryat ediyor.

Tımarhaneye kapatıyorlar.

Çocukluğumda okuduğum bir hikaye. Eksik taraflarını tamamlamak için, o hikayenin yazılı olduğu kitabı bulmak isterim.

Goethe’nin Faust’unda “Sen arkasında bir kötülük olmadıkça iyilik etmezsin” cümlesini görünce tanıdım.

Faust şöyle kenarda dursun.

‘Kitab’a bakalım.

Ne diyordu İblis?

“Senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”

“İnsanları saptıracağım.”

“Yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim.”

Kötülükleri gördükçe...

Günlük hayattaki kötülükleri... Siyasetteki kötülükleri... İş alemindeki, bürokrasideki, medyadaki kötülükleri... Dünya işlerindeki kötülükleri...

Teröristlerin terörünü... Devletlerin terörünü...

‘İnsan’ın, kötülüğün pençesinde kıvranışını...

Hatta kötülerin iyiliği bile kötülük için yapmalarını...

Ve İblis’in bu kötülükleri güzel gösterişini gördükçe, siz de soruyor musunuz? Acaba İblis, galip mi geldi?

İnanır mısınız? Bunları, Münir Özkul’un ölümü üzerine düşündüm.

Temiz bir yüzü var Münir Özkul’un.

Münir Özkul’u tanımayız ki biz?

Ama Yaşar Usta’yı, Mahmut Hoca’yı tanırız.
Ya da Adile Naşit’i...

Yaşar Usta veya Mahmut Hoca...

Melek Hanım veya Hafize Ana...

Biri babanın, biri annenin güzelliği.

Masum, fedakar...

Bunlar, beyaz perdeden veya beyaz camdan evlere, insanların üzerine iyilik zerrecikleri serpen insanlar.

Sadece ikisi mi?

Hayır.

Yeşilçam, belki otuz sene, iyilik öğretti millete.

Ahlak öğretti. Dürüstlük öğretti. ‘Parayla saadet olmaz’ öğretti.

Kalleşliğin, üçkağıtçılığın, kumpasın, riyakarlığın, yalanın kötülüğünü öğretti.

Ben, Yeşilçam’ın vaz’ettiği terbiyenin, vaizlerin kürsülerde anlattıklarından daha az etkili olduğunu zannetmiyorum.

Hele şimdiki ‘artist’ vaizlerin anlattıklarından!

Sonradan sinemada da, hayatta da ‘ahlak’ temel ‘izlek’ olmaktan çıktı.

Münir Özkul hastalanıp hayattan ve sanattan çekildiğinde sinemanın öğrettiği ahlak Protestan Ahlakı bile değildi!

Münir Özkul öldüğünde, endişe ettim...

Bu ölüm, bütün Mahmut Hoca’ların, bütün Yaşar Usta’ların hayattan çekilmesine mi işaret?

Bu ‘endişe’nin bir karşılığı var.

‘Kötülük’ cemiyetin bir tarafında, med vakti denizin kabarması gibi kabarıyor.

Kötülüğün gürültüsü çok çıkıyor.

Ama bu endişenin tedavisi de var.

Evinizdeki, sokağınızdaki, çarşı pazarınızdaki insanların yüzlerine bakın...

Evlerine helal ekmek götürmek için çırpınan kadınların ve erkeklerin...

Allah’ın Rahmet’inin yeryüzüne indirilmiş hali olan çocukların...

İyi insanların temiz yüzlerine bakarak ruhunuzu yıkayın.

Faydasını görürsünüz.

Bir Yeşilçam filmi seyretmenin de tedaviye katkısı olabilir.

Merak etmeyin, İblis galip gelmeyecek.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum