İttifak bitti mi yani?

Andımız sıkıntılı mevzu. Hakkındaki görüşler muhtelif. Görüşlerin ‘muhtelif’ olması durumuna ‘ihtilaf’ diyoruz. Zaten, ‘andımız’ gündemin ortasına konulunca çıkan şey de bir ihtilaf.

MHP’liler ve Türkiye’de değişik siyasi görüşlere sahip genişçe bir kesim Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı şemsiyesi altındaki bütün fertleri ‘Türk’ telakki ediyor.

Resmi mahfillerde de ‘Türk’ adlandırması Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları için kullanılıyor.

Binaenaleyh, öğrencilerin sabahları “Türküm, doğruyum” diye ant okumasında bir beis görmüyorlar.

Bırakalım beis görmeyi, çok lüzumlu sayıyorlar.

Mamafih, ‘Türk’ kelimesi vatandaşlıktan fazlasını da ihtiva ediyor.

Vatandaşlık şemsiyesi altındaki fertlerden önemli bir kısmının, kahir ekseriyetinin etnik adı Türk.

Vatandaş olarak ‘Türk’ sayılsa da kendisini etnik olarak ‘Türk’ görmeyen muhitler ‘Türk’ün kendilerini teşmil ediyor farz edilmesini yadırgayabilir.

AK Parti iktidarının ‘andımız’ın her sabah okullarda okutulmasını mecbur etmeme yönündeki tasarrufu herhalde bu fikre dayanıyor.

Hatırlarsınız, merhum Erbakan da, 1994’te Bingöl’de yaptığı bir konuşmada, “Eğer ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ derseniz elin oğlu da ‘ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım’ der” demiş ve bu konuşmasından dolayı mahkum olmuştu.

AK Parti’nin konuya bakışı Erbakan çizgisinin devamı niteliğinde.

Kamu-Sen Başkanı Önder Kahveci Danıştay’a ‘andımız’ın her sabah okunması uygulamasını kaldıran yönetmeliğin iptali için dava açmış. 8. Daire, Kahveci’nin ‘okulda okuyan çocuğu olmadığı için’ davayı ‘ehliyet yönünden’ reddetmiş.

Kahveci ‘karar düzeltme’ talebinde bulunmuş.

İdari Dava Daireleri Kurulu Önder Kahveci’yi haklı bulmuş ve red kararını bozmuş.

Danıştay, bu kararı 24 Nisan’da vermiş. Ancak yaklaşık 6 ay sonra, 18 Ekim’de tebliğ etmiş.

Aradaki 6 ayın bir izahı var mıdır yoksa ‘zamanlama manidar’mıdır bilemiyorum.

Karar tebliğ edilince tabii ki ‘ihtilaf’ çıktı.
İhtilafı, AK Parti sözcülerinin heyecanlı tepkileri ve bu tepkilere MHP sözcülerinin verdiği cevaplar derinleştirmiş olabilir.

İhtilaf tabii ki temel bir fikri ihtilaftı. Böyle bir durumda, ihtilafın üstü nasıl örtülebilir?

Belki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatıştırıcı bir müdahalesiyle...

Bu bekleniyordu.

Fakat beklenildiği gibi olmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan evvela sessiz kalmayı tercih etti.

Konuştuğunda da AK Parti’nin Milli Görüş’ten tevarüs ettiği görüşü tekrarladı. Danıştay kararını eleştiren Bekir Bozdağ’a da sahip çıktı.

MHP Lideri Bahçeli’nin öncülük ettiği af teklifinde de, AK Parti çizgisiyle Bahçeli’nin yaklaşımı arasında temel bir fikri ihtilaf vardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘devletin ancak devlete karşı işlenen suçları affedebileceği’ şeklindeki görüşünü defalarca dile getirmişti.

Buna rağmen Devlet Bey af konusunda ısrarlıydı.

Ancak, Devlet Bey’in, af konusundaki gelişmelerin cumhur ittifakını etkilemeyeceğine dair sözü vardı.

Yani af teklifi reddedilse bile Cumhur İttifakı’na halel gelmeyecekti.

Af teklifinin akıbeti belli olmadan, karşılıklı sarf edilen sözler sebebiyle ipler gerildi.

Dün, Bahçeli, “İttifak arayışımız kalmamıştır” diye kestirip attı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bahçeli’ye “Madem ‘biz yolumuza’ diyorlar biz de ‘herkes kendi yoluna’ deriz” cümlesiyle mukabele etti.

Görünüşe bakılırsa, ittifak bitti.

Ben biteceğini sanmıyordum.

Bir yolunu bulurlar, ittifakı sürdürürler, çünkü Cumhur İttifakı, özellikle İstanbul ve Ankara’daki belediye seçimleri için hayati önem taşıyor diye düşünüyordum.

İstanbul’u veya Ankara’yı CHP kazanırsa, nasıl bir görüntü oluşur?

Bu, AK Parti’nin tecrübe etmediği bir durum.

(Hoş, CHP de 17 senedir tecrübe etmedi.)

Evet, yerel seçim iktidar değiştirmiyor. Ama kitle psikolojisini etkiliyor.

MHP desteği, büyük şehirlerde vaki olabilecek bir travmaya mani olur, AK Parti’nin başarısını teminat altına alır diyordum.

‘Andımız’ ve ‘af teklifi’ iki parti arasındaki temel görüş ayrılıklarını aşikar etti.

Şimdi MHP sonuna kadar muhalefet mi yapacak?

AK Parti, seçim sath-ı mailinde MHP’yi tam manasıyla karşısına mı alacak?

Böyle bir şey herkesin aşağı yukarı üç yılda yaptığı ezberi bozar.

Hepimizin, derslere yeniden çalışmamızı gerektirir.

Şu andaki fiili durum ne olursa olsun... Hala ihtimal veriyorum.

Erdoğan ve Bahçeli, ittifakı sürdürmenin bir yolunu arayıp bulabilirler.

Eğer bulamazlarsa, Mart seçimleri bütün ihtimallere açık olur.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum