‘Mor Beyin’ dersi

FETÖ’ ya da açık adıyla Fethullahçı Terör Örgütü, memleketimizin başına gelen en büyük belalardan biridir.

Hem devletin karakterini bozdular, hem insanların karakterini bozdular, hem insanların canına kıydılar, hem millet içinde büyük bir tefrika çıkardılar...

Üstelik, kötülükleri işlerken en adi, en sinsi, en şeytani metotları kullandılar.

Yaptıkları pis işlere bir din kılıfı geçirerek, yani Allah’a iftira ederek zulmün zirvesine ulaştılar.

Kul, Allahu Teala’yı –hâşa ve kellâ- istihdama cür’et edebilir mi?

Bunlar ettiler!

Peki, FETÖ ile mücadele nasıl gidiyor?

Evvela büyük bir motivasyonla gidiyor.

Devlet, mücadelenin derinliği ve etkinliği için hem mevzuat olarak hem vesait olarak bütün imkanlarını sonuna kadar açıyor.

Buraya kadar her şey iyi görünüyor.

Fakat, ilaçların yan tesirleri gibi, bu mücadelenin de yan neticeleri oluyor.

Bunlardan birisi, bir çok insanın hak etmediği halde takibata maruz kalması.

Hak etmediği halde takibata maruz kalma öyküleri bir kaç çeşit.

Birisi, hasbelkader FETÖ’cülerin bankasına para yatırıp da küçük bir bakiyeyi hesapta unutmak gibi bir gaflete düşenlerin mağduriyetleri.

Bir diğeri, yanlış, maksatlı ihbarlarla... Kimi zaman FETÖ’cülerin mağduriyet üretmek ve yaygınlaştırmak için yaptığı, kimi zaman da, bir takım seciyesiz varlıkların bürokraside, akademik alemde veya iş dünyasında rakiplerini ekarte etmek için yaptıkları ihbarlarla mağdur olanlar...

Ben, böyle kasıtlı ihbarlarla başı derde girmiş, taş gibi sapasağlam insanlar tanıyorum.

Kimi açığa alınmış, kimi günlerce, bazen haftalarca gözaltında –veya tutuklu- kalmış, evi, ofisi aranmış...

Devlet, ihbarları teşvik edebilir. Fakat, öyle zannediyorum, yanlış ihbarları caydıracak bir müeyyidenin de olması lazım.

Kasıtlı, kötü niyetli yanlış ihbar sahiplerini yaptığına pişman edecek bir müeyyide uygulanıyor mu, bilmiyorum.

Bir üçüncü kategori de Bylock kullanımı sebebiyle ortaya çıkan mağduriyetler.

Neydi Bylock?

Örgüt mensuplarının kendi aralarında iletişim için ürettikleri bir çeşit dijital uygulama.

Telefonlara indiriliyor.

Ve yanlışlıkla, kazayla indirilemiyor.

Yani, telefonlarında Bylock olanların FETÖ’yle mutlaka bir iltisakı var.

Yetkili kişilerden, uzmanlardan aldığımız bilgi bu istikametteydi.

Bu bilgiyi –ben dahil- bir çoğumuz kullandık.

Derken, bir ‘Mor Beyin’ tuzağı çıktı.

Nedir ‘Mor Beyin?’

İnternette karşınıza çıkan bir takım yazılımlar.

Müzik dinlemek, otomobil satın almak veya namaz vakitlerini öğrenmek için arama yaptığınızda karşınıza çıkması muhtemel bazı dijital ‘levha’lar. (Buna galiba ‘banner’ diyorlar.)

Herhangi birini ‘tık’ladığınız zaman, gözle görülmesi imkansız olan küçücük bir link üzerinden telefonunuz Bylock sunucularıyla 1 saniyelik bir bağlantı kuruyor.

Telefonunuzun Bylock sunucularıyla kurduğu bu bağlantı servis sağlayıcılar tarafından güvenlik birimleriyle paylaşılıyor.

Böylece, örgüt üyesiymiş gibi takibata maruz kalıyorsunuz.

Demek ki, yetkililer, uzmanlar yanılmış. Dolayısıyla, biz de yanılmışız.

Yani, iradeniz dışında Bylock’la irtibat kurulabiliyormuş.

Pis bir tuzak.

Elbette, yukarıda belirttiğim gibi mağduriyet üretmek ve mağduriyetleri yaygınlaştırmak için... Ayrıca, Fetö ile mücadeleyi sulandırmak için geliştirilmiş bir namussuzluk.

Tipik FETÖ tuzaklarından biri.

11 bin 480 kişinin telefonu bu yolla Bylock’a yönlendirilmiş.

Çok büyük bir sayı.

11 bin 480 kişi hak etmediği halde kötü bir ithama muhatap oldu, yaralandı.

Bu hadise, bana ‘Masumiyet karinesi’nin ne kadar kıymetli bir hukuk ilkesi olduğunu bir kez daha öğretmiş oldu.

Yargı bu mağduriyeti tespit etti ve devlet hatasından döndü.

Hatayı görebilmek ve hatadan dönmek güzel.

Hepimiz için.

Ve her türlü hatadan...

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum