Saraydaki şair, Kerbela’daki şair

Fuzuli ve Baki, içtikleri su, beslendikleri toprak ayrı olan iki şairdir desem aşırı mı gitmiş olurum?

Evet, Fuzuli Baki’den biraz eski, ama devir aynı devir. Medeniyet, aynı medeniyet. Şiveleri farklı da olsa dil aynı dil, kelimeler aynı kelimeler.

Fakat, Fuzuli’nin sesinde bir Kerbela hüznü var.

Sanki Fuzuli, şiirini kavurucu bir çöl rüzgarında yazmış.

Baki’nin sesinde hüzün yok mu?

Var, zaman zaman.

Kanuni için yazdığı mersiyeyi hatırlayalım.

Ey pây-bend-i dâm-geh-i kayd-ı nâm u neng

Şu mısradaki ağırlığa bakın.

Şiir sanki yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkıyor.

Kelimelerin hiç birini anlamayın isterseniz.

Cihan sultanının ölümünün ağırlığını hissedersiniz.

Peki, şiirin anlamı olmasın mı? Hiç mi bakmayalım?

Bakalım.

Bu mısra ve takip eden mısra Türkçe değil. En azından bugünkü Türkçe kültürüyle lügate bakmadan anlaşılmaz.

Fakat, Baki’nin bu şiiri yazdığı çağın eğitimli insanları bu mısraları anlamakta zorluk çekmez.

Ben böyle mısraları anlamak için lügate bakma ihtiyacı hissediyorum.

Ancak bazı kelimelerin (Pay, kayıt, bend, nam, dehr...) anlamlarını biliyor olmamın verdiği imkanla, şiirdeki hüznü hissedebiliriz.

Bu kadarını bilmek, bizi şiirin havasına yaklaştırabilir.

Daha fazlası için sözlüğe bakacaksınız.

Şimdi tam yeri geldi.

Okurlarımdan bazıları Divan Şiiri’nin Türkçe olmadığı görüşünde.

O okurlarımın görüşüne saygı duyuyorum.

Fakat ben, Divan Şiiri’nin, yer yer hatta sık sık Arapça ve Farsça kelimeler, terkipler ihtiva etse de, Türkçe’ye ait bir külliyat olduğunu düşünüyorum.

Birincisi, yazıldığı devrin eğitimli insanları tarafından anlaşılabilen bir şiir.

İkincisi, bu şiirlerin önemli bir kısmı... Şiirle ünsiyeti olan herhangi bir Türk’e yetip de artabilecek kadarlık kısmı... Kısırlaştırılmamış, fakirleştirilmemiş, baskı altına alınmamış bir Türkçe ile anlaşılabilir.

Maalesef, bir ara Türkçenin etrafına tel örgü çekmeye uğraşanlar oldu. Kökeni Arapça veya Farsça olan ama Türkçenin kendine mal ettiği kelimeleri anlamamanın marifet sayıldığı günlerimiz oldu.

‘İmkan’ demek, ‘mesela’ demek, ‘cevap’ demek bile ayıp sayılıyordu. Ne diyecektik? Olanak... Örneğin... Yanıt...

Tamam, onu da diyelim. Canı isteyen desin. Fakat, dilimdeki kelimeye niye musallat oluyorsun?

Affedersiniz, ‘kelime’ demek de geri kafalılıktı. ‘Sözcük’ dememiz lazımdı. Bilhassa 1970-80 arasında bu halleri gördük.

Eyvah! Şiirden çıktık. Dönelim hemen.

Baki, bitip tükenmeyen dünya meşgalesinin, şan şöhret derdinin önüne Sultan’ın ölümünü koyuyor. Muhteşem bir hüzün kapısından giriyorsunuz şiire.

Hayır! Ben boşuna uğraşıyorum.

Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünün nasıl muhteşem bir ölüm olduğunu hissetmemiz için Mersiye’nin tamamını okumamız gerekiyor.

Bu fasılı Baki’nin gölgede kalmaması için açtım.

Büyük bir şairdir Baki.

Hüznü muhteşemdir. Fuzuli’ninki gibi garip değil ama. Saraylara layık bir hüzün.

Baki, bürokrattır. Kazasker. Şeyhülislamlık nasip olmamış.

Fuzuli ise, Sultan’ın kendisine bağladığı 9 akçelik maaşı almak için müracaat etti ama... Devlet kapısında kimse onu dinlemedi.

“Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar.”

Osmanlı, her halde Kanuni devrinde bu kadar ağır bir tenkit almamıştır.

Biri sarayda, biri Kerbela’ya yakın bir kasabada. O kadar fark olacak.

Şikayetnameye bir ara bakarız. Baki’deyiz.

Saray belki en çok Baki’nin şiirine nüfuz etmiştir.

Daha müzeyyen, daha mutantandır Baki’nin şiiri.

‘Devletlu’dur.

Baki’nin Sonbahar Gazeli’ni bilirsiniz.

İyi bakın o gazele.

Mimar Sinan’ın güzel bir eserini düşünün. Mesela Şemsi Paşa Camii. Şu, Üsküdar’da, denizden iskele’ye yaklaşırken sağda.

Hani, Şair Necat Çavuş’un mısralarında, Sinan’ın İstanbul’u öptüğü cami.

“İstanbul hiç böyle öpülmemiştir.”

Baki’nin, zarif mısralarla koca bir geleneği üç-beş beyitlik hazan tasvirinin içine sığdırdığı ‘Sonbahar’ gazeli Şemsi Paşa Camii’nden daha önemsiz bir eser değildir.

Bu misali, şiire biraz da böyle bakılsın diye verdim.

Bu kadar andık bari son beytini paylaşayım:

Baki çemende hayli perişan imiş varak

Benzer ki bir şikayeti var ruzigârdan

(Varak: Yaprak.)

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum