Mars üzerinde helikopter uçurmak

İnsanlık var olduğundan beri astronomi bilimi de var olmuştur ve en eski bilim dalı da astronomidir. Çünkü ilk devirlerde elektrik ve lambalar yoktu. İnsanlar gece olduğunda gökyüzüne bakarlar ve yıldızlı semalardaki haşmeti bütün cazibesiyle seyrederlerdi. Bugün özellikle büyük şehirlerde bu görüntüyü kaybettik. Işık kirliliği gökyüzünü bulut gibi kapatmakta ve yeni nesil gençliğimiz gökyüzünde bir kaç yıldız ve aydan başka gök cismi göremeden hayatlarını sonlandırmaktadırlar.

***

Benim astronomi merakım ise çocukluk yaşlarda başladı. Babam Konya’nın şirin köyü İkizli’deki minik evimizi yıkıp iki katlı bir ev yapmak istedi. Birinci katı bitirdi, ikinci kata ise asla sıra gelmedi. Sıcak yaz gecelerinde abimle beraber yataklarımızı alıp, evin çatısına çıkar ve geceleri gökyüzüne bakar, ışıl ışıl parlayan yıldızları seyreder, kayan yıldızları sayar, o yıldız senin, bu yıldız benim oyunu oynar, sonra da uyuyakalırdık.

18-04/01/ekran-resmi-2018-04-01-222536.png

Bu merakım Los Angeles’a taşındıktan sonra da devam etti. Evimin yanındaki üniversiteden ne kadar astronomi dersi veriliyorsa hepsini aldım. Ne kadar amatör astronomi topluluğu varsa hepsine üyeyim. Her ay bir astronomi derneği ile ya bir dağ başına, ya da bir çöl ortasına gider yıldız partisi yaparız. Bu parti yanı başımdaki Hollywood film yıldızlarıyla yapılan bir parti değil, gerçek yıldızlarla bir parti. Bu yıldız partilerimizde teleskoplarımızı gündüzden kurarız ve gece olmasını bekleriz. Güneş batıp zifiri karanlık çökünce, etrafta hiçbir ışık olmaz. Sadece kırmızı ışık, oda sadece mecburi ihtiyaç kadar. Gittiğimiz bölgedeki yerel köylüler bize saygılarından dolayı teleskop görüntülerimizi bozmamak için gece ışıklarını açmazlar. 45 dakika kadar gözümüzün karanlığa alışmasını bekleriz. Sonra gökyüzüne çeviririz gözlerimizi. İşte karşımızda yıldızlı semalardaki haşmet, işte Samanyolu Galaksisi, işte kızıl gezegen Mars, işte pırıl pırıl parlayan Venüs (Zöhre), işte en büyük gezegen Jüpiter, işte halkaları ile sürekli renk değiştiren gezegen Zühal (Satürn) ve işte yıldızlar, galaksiler, bulutsular.

Astronomi merakımı NASA’ya kadar taşıdım. Fırsat buldukça hem gönüllü olarak hem de akademik çalışmalarım için NASA’ya gidiyorum. En son ziyaretlerimden birisinde Mars’a gönderilecek yeni uzay aracının mimarlarından bilim adamı Ken Williford ile de tanışma fırsatı buldum. Teknolojinin ilerlemesi ve veri biliminin çok iyi kullanılmasıyla daha önce yapılamayanlar yapılıyor ve keşfedilemeyenler keşfediliyor. Los Angeles’ta bulunan NASA Jet İtki Laboratuvarı (NASA JPL) 2020 yılında Mars’a bir uzay aracı daha gönderiyor. NASA, Avrupa Uzay Ajansı ESA, Hindistan Uzay Ajansı ISRO Mars’a defalarca uzay aracı gönderdiler. Fakat bu uzay aracının ilginç özellikleri var. Bu gezgine (rover) henüz bir isim verilmedi. Sadece misyonun adı belirlendi: Mars2020. Mars2020’nin üç temel hedefi var. Birincisi Mars’ın jeolojik yapısını incelemek. İkincisi muhtemel hayat belirtilerini ve gelecekte Mars’a taşınacak insanlar için gerekli hayat şartlarını araştırmak. Üçüncüsü ise gezdiği yerlerden matkaplarıyla yüzeyi kazıp, toprak, kaya, mineral örnekleri alıp, içindeki minik laboratuvarlarda analiz etmek ve aldığı örnekleri etiketleyerek gelecekte insanların ziyaret edebileceği güvenli bir bölgeye depolamak.

Mars’a 2011 yılında gönderilen ve 6 Ağustos 2012’de Mars’a ‘7 dakikalık terör’le inen Curiosity (Meraklı) 6 yılda Mars yüzeyinde ancak 18.1 km yol alabildi. Mars yüzeyinde taşların kayaların arasında yol almak, tepeler, dağlar ve uçurumlardan korunarak hareket etmek oldukça ilginç hesaplamalar ve stratejik hareketler gerektiriyor. Bu da Curiosity’nin yavaş hareket etmesine sebep oluyor. Üstelik yüksek dağlara ve keskin kayalıklara yaklaşamıyor. Bu durumda yeni ve gelişmiş bir gezgine ihtiyaç doğuyor.

Mars2020 misyonuyla Mars’a gönderilecek olan gezginin en büyük özelliği 23 tane kamera barındırması. İlk defa Mars’a iniş anında da çalışacak olan kameralar Mars2020 misyonunun her bir saniyesini kaydedecekler. Şimdiye kadar bilgisayar animasyonlarıyla tahmini olarak anlatılanlar ilk defa kameralara kaydedilecek ve ilk defa mikrofonlar başka bir gezegenden ses kaydı alacaklar. Dünya’daki kayalıklardan, katmanlardan alınan görüntüler ve bilimsel veriler yapay zeka ve veri bilimiyle bilgisayarlara yüklendi. Bu durumda yeni gezginde en tepeye yerleştirilen süper kameranın Mars kayalıklarına baktığında kilometrelerce öteden laser teknolojilerle jeolojik yapısını, kimyasal bileşenleri ve organik molekülleri tanıyıp analiz ederek sonuçlarını bilim insanlarına gönderecek.

RIMFAX ismi verilen ve gezginin en önüne yerleştirilen bilimsel enstrüman ile Mars’ın yeraltı jeolojik yapısı 500 metre derinliğe kadar radar ile incelenip yeraltı haritası çıkarılacak.

MEDA ismi verilen başka bir cihaz Mars’ın atmosferini inceleyecek ve sıcaklık, nem, rüzgar ve toz analizi yapacak.

MOXIE denilen bir cihaz Mars atmosferinde çokça bulunan karbondioksidin (C02) oksijen ve karbonunu ayıracak ve bu sayede gelecekte insanlara laboratuvar ortamında nefes almak için gerekli oksijen üretimini sağlamış olacak.

***

Bu gezginin yapamayacağı ise yüksek dağları ve keskin virajları ve jeoloji için en önemli veri bankası olan kaya tabakalarını incelemek için yeterli yüksekliklere çıkamaması. İşte tam bu noktada misyona son gelişme olarak henüz kesin olmamakla birlikte bir de helikopter eklendi ve ismine de Marskopter denildi. Ancak helikopteri Mars atmosferinde uçurmak ayrı bir hesaplama ve yüksek mühendislik gerektiriyor. Uçaklar ve helikopterler Dünya üzerinde en temel olarak Bernoulli Prensibi’ne göre kanatların ve pervanelerin üstünde altına göre daha az basınç oluşturulmasıyla uçar. Fakat Mars atmosferi Dünya atmosferinin 60 katı daha az yoğun. Bu da uçma işini zorlaştırıyor. Fakat yer çekimi Dünya’ya göre daha az. Bu bir avantaj fakat yeterli değil. O sebeple Marskopter’e Dünya’daki helikopterlerden çok daha uzun pervaneler yapmak gerekiyor.

Marskopter’i uçurmak öyle drone uçurmaya benzemiyor. Çünkü Dünya ile Mars arasında radyo dalgaları ile ışık hızında iletişim kurmak Güneş etrafındaki yörüngelerine göre 4 dakikadan başlayıp 24 dakikaya kadar çıkabiliyor. Bu durumda Marskopter’in otopilot ile uçması gerekiyor. Marskopter havalanmak için rüzgarı hesaplayacak, havalanacak, yeteri kadar yükselip gerekli bölgeleri tarayacak ve konmak için uygun bir zemin bulup konacak ve topladığı verileri Dünya’ya aktaracak ve bunu da 3 dakikada yapacak.

Marskopterin bir başka görevi de yeni gezgine rota belirlemek. NASA JPL’den bilim insanları bu sayede Curiocity’e göre Mars yüzeyinde 3 kat daha hızlı ilerleyeceklerini hesaplıyorlar.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum