Ali Bardakoğlu: 'Korona ceza' diyerek insanları Allah’la tehdit etmek İslami değil

Ali Bardakoğlu: 'Korona ceza' diyerek insanları Allah’la tehdit etmek İslami değil

Dünyada binlerce kişinin hayatını kaybettiği koronavirüs (kovid-19) salgınına çareyi bilimin bulacağını ancak zor günlerden manevi derslerin de çıkarılması gerektiğini söyleyen eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu önemli uyarılarda bulundu: Olayın İlahî hikmet açısından okumamız ve ders almamız gereken hikmet ve maneviyat yönü vardır. Allah’ın bize, bir kesime veya bütün insanlığa verdiği bir ceza olduğunu ileri sürmekten kaçınmamız, daha açıkçası insanları Allah’la tehdit etmekten vazgeçmemiz olmalıdır.

Koronavirüs salgını ile ilgili yazılı açıklama yapan eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, "Zor günlerin, unuttuğumuz değerleri yeniden hatırlamak için vesile olabileceği"ni söyledi. Bardakoğlu, "Bu vesileyle Yüce Yaratana, doğaya, kendimize, yakın çevremize, ülkemize ve bütün insanlığa karşı sorumlu davranabildiğimiz sürece insan olarak değer taşıdığımızı anladık" diyen Bardakoğlu önemli uyarılarda da bulundu.

Bardakoğlu'nun açıklaması şöyle:

Hayırlı günler, sağlık ve afiyet içinde olmamız duasıyla zamanın bereketinin hep üzerimizde olmasını dilerim. Doğru, Cuma namazlarını kılamıyoruz, ama Cuma’nın bereketi kılınan namazdan ziyade zamandan gelir. Cuma namazı sebep değil sonuçtur. Aslolan öğle namazı olduğu için aynı manevi kazanımı öğle namazı ile de kazanacağız ve bu sıkıntılı günlerin geride kalması için dua edeceğiz. Evet, dışarı çıkamıyoruz, evlerimizde, odalarımızda adeta tek başınayız. Bu da bizim esasen bu dünyaya yalnız gelip yalnız döneceğimizi ve hep yakınımızda ve yanımızda olanın yüce Mevla olduğunu, diğer her şeyin bu dünya hayatının süs ve eğlencesi, meşguliyet vesilesi olduğunu görmemizi sağlıyor. Ama dikkat ederseniz, bütün insanlığın zorlu bir sınavdan geçtiği bu Korona günlerinde, normal zamanlarda önemsemediğimiz birçok değeri yeniden keşfetme, çok önemsediğimiz ve adeta uğruna birbirimizi yediğimiz küçük ve geçici çıkarların da esasında ne kadar anlamsız olduğunun fark etme imkânı da bulduk. Bu vesileyle Yüce Yaratana, doğaya, kendimize, yakın çevremize, ülkemize ve bütün insanlığa karşı sorumlu davranabildiğimiz sürece insan olarak değer taşıdığımızı anladık.

Mikroskopla görülebilen bir virüsün dünyayı esir almasına karşı çareyi elbette bilim ve akıl üretecektir. Allah’ın yeryüzü adaleti ve rahmeti, insanın sebep-sonuç ilişkisini kavrayıp dünya işlerinde bilim ve aklın rehberliğine, Yaratan’la ilişkilerinde dinin verdiği metafizik ve manevi bilince, insanlar arası ilişkilerde de ahlak ve erdemin egemen olmasına, neticede bu alanlar arasındaki etkileşim ve dengeyi birini diğerine feda etmeksizin koruyabilmesine bağlıdır. Bütün bunları yaparken de insan olarak aczimizi ve sınırlılığımızı unutmaksızın böylesine küresel bir sorunla ancak dayanışma ve işbirliği içinde baş edebileceğimizi biliyoruz. Yaşadığımız olayların bilim ve akılla kavranacak ve üstesinden gelinecek maddi yönü vardır. İlgililer onu yapar ve yapacaklar. Ama bir de her olayın İlahî hikmet açısından okumamız ve ders almamız gereken hikmet ve maneviyat yönü vardır. Bu olayın maddi ve aklî yönünü kavrarken ilk yapmamız gereken, İslam dünyasında bazı kişilerin bu hengâmede yaptığı bir yanlıştan, yani bunun Allah’ın bize, bir kesime veya bütün insanlığa verdiği bir ceza olduğunu ileri sürmekten kaçınmamız, daha açıkçası insanları Allah’la tehdit etmekten vazgeçmemiz olmalıdır. Yeryüzünde meydana gelen kötülükler, çürüme ve bozulmalar kendi ellerimizle yapıp ettiklerimizin sonucudur (Kur’an-ı Kerîm, 30/41; 42/30). Bu ve benzeri olaylar Sünnetullah çerçevesinde, yani Allah’ın yeryüzünde egemen kıldığı kurallara uygun olarak yürür. Çare de yine burada aranacaktır.

BİR KESİMİ SUÇLAYIP, ALLAH'LA TEHDİT ETMEK DOĞRU DEĞİL

Bu tür olayları muhalif, önyargılı veya takıntılı olduğumuz bir kesim ve davranış grubunu suçlamak için fırsat saymak ise her zaman geri tepecek ve söyleyeni mahcup edecek bir tutumdur. Müslümanlar için de herkes için de doğru olan Sünnetullah çerçevesinde çaba sarf ederek aklı, bilimi, insanlığın tecrübe birikimini devreye sokmak, ona katkı sağlamaktır. İşin kavramamız gereken hikmet ve ibret yönüne gelince, din ulemasının işi konunun diğer kısmını ehline bırakıp asıl bu noktada yoğunlaşmak olmalıdır. Yeryüzünde böbürlenerek dolaşan ve kendine tapan, özgüveni arttıkça kendini Yaratıcı’dan müstağni saymaya doğru giden insanın yüce kudret sahibini tanıması, varoluşunu anlamlı kılması, sınırlarını tanıması ve aczini kabullenmesi için bundan güzel fırsat mı var. Esasında galaksilere hikmet gözüyle bakan da, iç dünyasına ve zerrelere bakan da daima aynı şansa sahiptir. (Kur’an-ı Kerîm, 41/53). “Allah gani ve müstağnidir, sizlerse fakir ve muhtaçlarsınız.” (Kur’an-ı Kerîm, 35/15; 47/38; 64/6) mealindeki ayetleri bu bağlamda tekrar tekrar okumalı ve üzerinde düşünmeliyiz. Değerli dostlarım, Bizim insan olarak Allah Teala’ya karşı iki temel sorumluluğumuz/ödevimiz var, diğer dini ödevler bunların vesilesi durumunda: Birincisi, Yüce Yaratıcının uluhiyetini ve bütün varlık âlemi ve bizler üzerindeki hükümranlığını istisnasız ve ortaksız kabullenmek, her an bu bilinç içinde olmaktır. İman, tevhit ve marifet budur. Hepimiz O’na aitiz ve O’na döneceğiz (Kur’an-ı Kerîm, 2/156). İkincisi de, Yüce Rabbimize karşı daima minnet ve şükran duymak, O’na bağlı olduğumuzu davranışlarımızla göstermektir. Yapıcı ve yararlı iş işlemek, insanlığın hayrıma işler yapmak, sıkıntı ve ihtiyaç sahibinin yanında olmak bu ödevimizin bir parçasıdır. İşte bugünlerde yaşadığımız bu büyük olay bu sorumluluğumuzu adeta gözümüzün/idrakimizin içine mıhlamaktadır. Elbette, bu günler geride kalacak, kazançlı çıkanlar dünyadaki bu devri daimin hikmetini kavrayanlar olacak. Sonra yeni rehavetler ve yeni sınanmalar birbirini izleyecek ve hayat bu şekilde sürüp gidecek. Şunu da anladık ki, Yüce Mevla 60-70 yıllık hayatımıza insanlık tarihinde yaşanan bütün acı ve tatlı olayların birer örneğini bizim de tatmamız için yerleştirmiş. Hikmetine de takdirine de razıyız. Azami tedbiri almak da, olup bitene hikmet penceresinden bakmak da tabii ki bizim dini vecibemiz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN