Anlıyorum Ama Konuşamıyorum

Türkiye, yabancı dil konusunda çocuklarda karşılığının olup olmadığına olmadığına bakmaksızın yıllardır eğitim veriyor. Yüzbinlerce öğretmen, milyonlarca öğrenci, saatlerce ders. Geldiğimiz nokta “olma”mışlık. Birkaç sayılı okulu saymazsak devlet ve özel okullarda öğrencilerin yabancı dil öğrenemediği aşikar.
Yabancı dil konusunda öğrenciler sınıf geçse de Milli Eğitim mevcut haliyle sınıfta kalıyor.
Geçen yıl Ziya Selçuk Bey "Öğrencilerimizi neden konuşturamadığımızın cevabını aramalıyız" cümlesinden yola çıkarak bu yıl birçok parametrede Türkiye'deki okullarda yabancı dil öğretiminin dönüştürülebileceği konusunda uygulamaların olacağını, atılan adımların uzun vadede ülke geneline yayılacağını söylemişti. Bekleyip göreceğiz durumu.
Yabancı dil eğitimini İlk ve ortaöğretimin bir adım ötesi olan üniversitelerimizde de birkaç dil bilen akademisyen sayısı sınırlı.
Osmanlı eğitim kurumlarında her müderris Türkçe dışında Arapça ve Farsça’yı ana dili gibi bilirdi. 19. yüzyıldan sonra birde Fransızca eklendi bunlara.
English First’in 2018 raporuna göre Türkiye yabancı dil öğretmede 88 ülke içinde 73. sırada yer almış. Yabancı dil yeterliliği düşük seviyede yer alan ülkeler arasında yerini alıyor.
Ahmet Murat yönetiminde çıkan Nihayet dergisi eylül sayısını “yabancı dille İmtihanımızı” dosya halinde ele almış.
Dergi yabancı dil konusundaki yetersizliğin nedenleri ve önerileri üzerinde yazar, akademisyen, editör, araştırmacı, öğretmenlerin görüşlerinden yola çıkarak farklı perspektiflerden geniş bir açıdan yaklaşmaya çalışmış.
Yabancı dil meselesini, Türkiye gerçeği üzerinden yola çıkarak yabancı dilin öğrenilmemesinin sorun ve çözümlerine dair yerinde kalem oynatmış. Sorun sadece okul öğretmen kaynaklı olmadığı için yabancı dil meselesine, toplumsal yapımızdan siyasi duruşumuza kadar birçok neden gözününde bulundurarak ele alınmış.
Alev Alatlı : “Mr & Mrs bilmem kimin Noel ağaçlı yaşantılar gibi yaşamımızda asla birinci derece rol oynamayacak kelimeleri öğrenmeye zorlamak” yabancı dil öğrenmeyi zorlaştırıyor, diyor ve ekliyor:”Türk kültürünü temel alan yabancı dil öğreniminin” yabancı dili öğrenmemize yardımcı olacağını söylüyor.
Günlük hayatımızın kültürümüzün içeriğini oluşturduğu bir yabancı dil öğrenmenin öğrencinin hayatında karşılığı olduğu için öğrenmesinde motivasyon sağlar, öğrenmesini kolaylaştırır, dilin zihinde kalıcı olmasını sağlar.
“Nasrettin Hoca’dan tarihi hakikatlere, Sirkeci’den Taksim’e yürüyen bir kişinin serüvenine kadar Türkiye kökenli bir İngilizce sunmak.” diyen Alatlı, İngilizceyi geleneksel metotlarla öğrenmeyi öneriyor.
İbni Haldun Üniversitesi Dekanı Yüksel Özden milliyetçi yaklaşımların dil öğreniminin önündeki engellerden biri olduğunu dile getiriyor: “ Masa başında çizilen sınırlar ülke topraklarına değil zihnimizi çerçevemiş...Bize bizden başka dost yoktur” gibi milliyetçi ırkçı söylemlerin çocukların dünyaya bakış açısını dünyaya açılma sınırlarını daraltıp hedeflerini sınırladığını ve bu durumunda yabancı dil öğrenmenin önünde bir engel olduğunu ifade ediyor. “Dar alandan çıktıkça kendimize ve milletimize özgüven arttıkça dil öğrenmeye bakışımız değişecek.”
Birkaç dil bilen Araştırmacı Zeliha Eliaçık kendi dil öğrenme metodu üzerinden yabancı dil sorununa yaklaşıyor: “Çocuk yaşına uygun olarak ana dilini oturtmuş olmalı ve iyi konuşabilmeli yoksa iki dillilik başarılı sonuç vermez.” Kitap okuma oranın çocuklar arasında azaldığı ülkemizde çocukların ana dillerine hakim olmamaları yabancı dil öğrenmelerini zorlaştırıyor.
Zeliha Hanım yabancı dil meselesinde kalemini serbest bırakarak güçlü bir motivasyonun yabancı dil öğrenmede çok etkili olduğunu yazmış ve eklemiş :”Yabancı bir dil ancak konuşarak ve yaşanarak öğrenilir.”
Ülkemizde okul ile sınırlı olan yabancı dil günlük hayattan beslenmeyince öğrencinin hayatında kendi başına bir yol kat etmiyor.
Dil zamanla unutulanlar arasına itiliyor.

Tercüman Editör Dilruba Yabul, yabancı dil meselesinin teknik boyutlarını ele almış.

Derslerin dilbilgisi ağırlıklı olması, isteksizlik, kendine güvenmeme, ebeveynin dil bilmeyip evden öğrencilerin destek almamaları, kitle iletişim araçlarında yabancı dil öğretme programlarının yetersizliği, ders kitaplarının, müfredatın sürdürebilir olmaması nedenlerini sıralamış. Derslerin: “Yazma, konuşma, dinleme, okuma” odaklı olması dil öğrenimini pekiştirir.
Editör İslam Dalp yabancı dil sorununa MEB’in dil öğretmeye karşı gösterdiği eğitim yetersizlikleri, öğretmen eğitimlerinin yenilenmemesi, öğretme tekniğinin öğrencinin ihtiyacına cevap vermemesi, öğretmenlerde motivasyon eksikliği daha birçok neden sıralamış.
Yabancı dil öğretmenlerinin, yabancı dili öğretmen daraltısı içinde öğrenciye öğretmek için öğrenmesi de yabancı dilin öğrenilmesi önünde bir engel. Dili bilmek ile aktarmak aynı şey değil. Dil öğretme yöntemlerindeki yanlışlık ve bu yanlışlığın öğrencide öğrenememe kaygısına dönüşmesi öğrencileri öğrenmeden soğutuyor.
Yabancı dil öğretmeni İsmail Aydın, öğrencilerle ders çalışırken karşılaştığı en büyük sorunun öğrencilerin Türkçe’yi bilmemelerinden kaynaklı yabancı dil öğretmede sorun yaşadığını söylüyor. Türkçeyi ileri düzeyde bilmenin İngilizce öğrenme için çıkış noktası olduğunu söylüyor.
Nihayet dergisinin “Yabancı dil ile imtihanımız” dosyasındaki daha birçok tespit ve çözümü bu mesele ile kafa yoran eğitimci ve akademisyene rehber olacak bir sayı.
Sivil hayatın üçüncü bir göz olarak eğitim meselelerini ele alması eğitim sorunlarını dar kalıptan çıkarıp daha reel görmeyi sağlıyor.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum