Beklenen gelecek geldi

Yaklaşık altı aylık bir aradan sonra yeniden Karar Gazetesi okurlarıyla buluşmanın heyecanını yaşıyorum.

Ocak ayında sağ gözümde meydana gelen bir problem yüzünden 5 kez ameliyat oldum ve uzun bir tedavi sürecinden sonra nihayet görmeye başladım. Bu süre boyunca merak eden, sosyal medya ve email yoluyla yazılarıma ne olduğunu soran ve yeniden yazmam için istekte bulunan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca Karar Gazetesi çalışanları ve yönetim kadrosuna bu zorlu süreçte anlayışlı tavırları ve destekleriyle yanımda oldukları için şükranlarımı arz ediyorum. Bundan sonra sağlığım elverdiği müddetçe bu köşeden bilim, teknoloji, uzay çalışmaları, astrofizik ve geleceğin mesleği olan veri bilimi ve yapay zekâ üzerine son gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim.

Önümüzdeki 30 yılın teknolojisi olan yapay zekâ artık hayal yada geleceğin teknolojisi değil. Gelecek geldi ve şu anda yapay zekâ edebiyattan sağlığa, gazetecilikten tarıma, askeriyeden bilim ve teknolojiye, uzay çalışmalarından siyasete, kişisel bakım ürünlerinden modaya, hukuktan ulaşıma, otonom araçlardan tedarik sistemlerine, kişisel asistanlardan elektronik ticarete ve burada sayamadığımız her alanda kendini hissettiriyor.

Bugün hayatımızın vazgeçilmezi olan teknolojik cihazların neredeyse hiçbiri bizim üretimimiz değil. Son 200 yılın en büyük gelişmelerine bakarsak, bu teknolojik gelişmeleri yüksek fiyata satın alan ve ömrümüzü bu teknolojik araçlara sahip olabilmek için taksit ödeyerek geçiren bir toplumuz. Meselâ her gün kullandığımız ulaşım araçları olan arabalar, otobüsler, trenler, uçaklar bizim bulduğumuz ve ürettiğimiz araçlar değil. Bu pandemi döneminde artık iyice vazgeçilmez olan internet, bilgisayar ve bu bilgisayarlara yüklenen işletim sistemlerinin hiçbirisini biz bulmadık. Müptelası olduğumuz televizyonları da biz keşfetmedik. İzleyerek en değerli varlığımız olan zamanımızı boşa harcadığımız televizyon dizilerinin çekimini yapan kameraları da bir üretmedik. Hep yabancı ülkelerden satın aldık. Bugün üç-beş dakika bile ayrı kalamadığımız akıllı telefonlarımızı da biz üretmedik. Bütün bu teknolojileri başka ülkeler üretti, biz gelirimizin büyük bir kısmını bu ürünleri alabilmek için harcadık ve harcıyoruz. Hatta çoğumuz 36 ay taksitle bir akıllı telefon sahibi olabiliyoruz ve 36 ay sonra yeni bir versiyonu çıkıyor ve bu kez onu almak için taksit ödemeye başlıyoruz. Silahlı kuvvetlerimizin elindeki savaş uçakları, tanklar ve bilumum silahlar hep milyarlarca dolar harcanarak başka ülkelerden ithal ediliyor. Milli havayolumuzun elindeki bütün yolcu uçakları yine başka ülkelerden ithal ediliyor ve üzerine bayrağımızı koyup bu bizim uçağımız diye gururlanıyoruz. Fakat yolculardan alınan ücretlerin büyük bir kısmı bu uçakların taksidine ödenmek üzere başka bir ülkeye gönderiliyor.

Yukarıda saydığımız bu örnekleri çğaltmak mümkün. İşin özüne baktığımızda son 200 yıldır neredeyse hiçbir teknolojik gelişmede katkımız yok ve daha da ilginç olan kısmı biz bunun bile tam anlamıyla farkında değiliz. Bu böyle gelmiş ancak böyle gitmemeli. İşte tam bu noktada yapay zekâ bir fırsat. Kaçırdığımız teknolojik gelişmeleri yapay zekâ ile yakalayabilir hatta geçebiliriz. Bilgisayarların çok hızlanması ve veri depolama cihazlarının ucuzlamasıyla eskiden hayal bile edemeyeceğimiz hesaplar yapay zekâ ile birkaç milisaniyede yapılabiliyor ve bir hastalık için yıllar sürecek ilaç tasarımları yapay zekâ ile birkaç ayda tamamlanabiliyor.

Herkese göre tanımı farklı olsa da, yapay zekâyı bilgisayarların verilere bakarak, kod yazmadan, insanlar gibi düşünerek karar vermesi ve veri içerisindeki gizli trendleri görerek geleceğe yönelik öngörülerde bulunması olarak tanımlayabiliriz.

Eskiden elektronik ortamlarda sadece çok elzem olan veriler tablolar halinde veritabanlarında kaydedilirdi. Şimdi veri artık veritabanına sığmayacak kadar büyük ve tablo haline getiremeyecek kadar karmaşık. Meselâ videolar, resimler, e-postalar, gazeteler, dergiler, kitaplar sosyal medya paylaşımları, radar sinyalleri, ses kayıtları, web siteleri, kitaplar, ders notları, uydu resimleri, uzay teleskoplarından gelen bilimsel veriler, başka gezegenlere gönderdiğimiz uzay araçlarından gelen veriler artık veri olarak kabul ediliyor ve bu verileri tek tip bir veritabanında tablo olarak tutmak imkansız. Hal böyle olunca bu verileri işlemek ve bu verileri analiz ederek değerlendirmek, geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak normal programlama dilleri ve eski tür programcılık alışkanlıkları ile mümkün değil. Bu durumda farklı düşünmek ve bu kadar farklı veriyi analiz edebilecek bir yaklaşıma ihtiyaç doğuyor.

Yapay zekâ bu iş için biçilmiş kaftan ve bütün bunları yapabiliyor. Makine öğrenmesi algoritmaları ile büyük veri üzerinde çok kısa süren analizler yapılabilmekte ve insanların dahli olmadan kararlar alınarak yapılması gerekenler yapılabilmektedir. Başka bir ifadeyle sistemler yapay zekâ ile akıllanmakta ve işletmelerin masrafları ve israfları azaltilarak, gereksiz harcamalar, insan hataları ve iş tekrarı engellenerek problemler yapılabilecek en optimum şekilde çözülebilmektedir.

Bu kadar faydalı olan ve insanların işlerini kolaylaştıran yapay zekâyı kimler öğrenebilir diye sorarsanız cevabı çok basit. Elinde internet bağlantılı bir bilgisayarı olan herkes bunu kolayca öğrenebilir ve öğrenmelidir. Özellikle 5G teknolojileri ve Nesnelerin İnterneti devreye girdiğinde yapay zekânın piyasadaki hakimiyeti gitgide artacak. Hangi meslek sahibi olursanız olun, yanına yapay zekâyı eklemezseniz önümüzdeki 30 yıl işsiz kalma ihtimaliniz çok yüksek. İşe nereden başlayalım derseniz en basitinden Python programlama dilini öğrenerek başlayabilirsiniz ve bunu sizi oyalayan fakat bir yere götürmeyen dizileri izlediğiniz vakitte, günde bir kaç saat çalışarak öğrenebilirsiniz. İnternette bu konuda yüzlerce doküman, kitap ve video bulabilirsiniz.

Önümüzdeki teknoloji fırsatını da kaçırmak ve geri kalmış bir ülke olmak istemiyorsak yapay zekâ çağını iyi değerlendirmeli ve gelecekte hem maddi açıdan rahat etmek hem de Dünyada söz sahibi olmak için yapay zekâyı hem devlet kurumlarında hem de özel sektörde bir an önce gündemimize almalıyız.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum