Bir gün mutlaka Viyana Filarmoni’yi canlı dinleyeceğim

Her yeni yıl geldiğinde Viyana Filarmoni Orkestrası’nın artık ritüel haline gelen 1 Ocak konserini gidip Viyana’da canlı dinleme hayaline kapılırım. Ancak şu ana kadar bu konuda ciddi bir girişimde bulunmadım. Her yıl Aralık ayı geldiğinde hayallerim yeniden depreşir ve tekrar Viyana Filarmoni sevdasına kapılırım. Yıl biter, 1 Ocak gelir ve ben her zamanki gibi konseri televizyondan izleyip yeniden Viyana Filarmoni hayalleri kurmaya başlarım.

Her ne kadar bir hayal gibi görünse de, bir gün Viyana Filarmoni’nin konserini mutlaka yerinde izleyeceğim. Çünkü az da olsa hayallerin de gerçekleşme şansı hep vardır...

İşte Viyana’da bir kez daha tarihin sayfaları arasında yerini alan bir yeni yıl konserinin en son hikayesi... Viyana Filarmoni’nin bu yılki konseri Viyana’nın ünlü konser salonu Musikverein’de gerçekleşti. Letonyalı şef Andris Nelsons’un yönettiği konserde Viyana Filarmoni baba ve oğul Strauss’un yanı sıra, bu sene 250. doğum yılı kutlanan Beethoven’in de eserlerinden oluşan bir repertuvarla müzikseverlerin karşısına çıktı. Straus ailesine mensup bestecilerin dünyaca ünlü valslerinin yanı sıra Beethoven gibi müzik tarihinin dahi bestecilerinden birinin de bestelerine yer veren repertuvar bu yönüyle bir farklılık yarattı.

Konserin bir bölümü Beethoven’e adanırken ünlü bestecinin hayatından sahneler canlandırıldı. Programda ayrıca, Viyana’da bulunan ve 1903 yılında inşa edilen Beethoven Temple önünde kaydedilen performans seslendirildi. Ve tabii ki ünlü bestecinin yaşadığı evler de program içinde yer buldu. Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Yeni Yıl Konseri, Beethoven özel bölümünün ardından Viyana ile özdeşleşen valslerle devam etti. Ve artık bir yeni yıl geleneği haline gelen oğul Strauss’un Mavi Tuna Valsi ve baba Strauss’un Radetzky Marşı seslendirildi.

Bir Beethoven hayranı olarak, konser vesileyle bu büyük müzik filozofuna selam verip iki kelam etmeyi bir gönül borcu olarak gördüğümü belirtmem gerekiyor. Ünlü besteci diyor ki: “Devam edin, sanatı yalnız uygulamayın onun kalbine nüfuz edin, bunu hak ediyor çünkü, sadece bilim ve sanat insanı tanrısallığa yüceltebilir.”
Beethoven Mozart’la 17 yaşında tanışır ve ona doğaçlama bir performans sunar. Rivayet edilir ki; Mozart etrafındakilere “Bu çocuğa dikkat edin, yakında adı dünyada gürültü koparacak” diye fısıldar. 22 yaşında Viyana’ya yerleştiğinde, Mozart artık ölmüştür. Bunun üzerine Haydn’dan ders almaya başlar, bir yandan da saray müzisyenliği yapmaktadır. Ancak bir süre sonra bu durumdan mutlu olmaz, zira daha büyük hedefleri vardır.

Ve kader 5. Senfoni’yle kapısını çalar Beethoven’ın. Çünkü bu senfoni müzisyenin tüm felsefesini dinleyenlerine aktardığı bir eserdir ve aynı zamanda kaderiyle yaptığı savaşın hikayesidir. Kısacası sağırlığı gün geçtikçe artmakta olan dahi sanatçının bu kusurunu kabullenip, buna rağmen yoluna devam etmesinin, vazgeçmeyişinin hikâyesi…

Müzikte, romantizme geçişi temsil eden ünlü müzisyen için duygunun ortaya çıkması her şeyden önemlidir. Bugüne kadar hep sarayın içerisinde yer almış olan klasik müziği, halkın da dinlediği bir tür haline getirmiştir. Tek bir zümreyi değil, insanlığı temsil etmeyi tercih etmiştir yani...

İlk 8 senfonisini 1815’ten önce besteleyen Beethoven, 9. Senfoni’sini ise 1824 yılına dek tamamlayamadı. 9. Senfoni dokuz yıllık zorlu bir sürecin ardından ilk kez 7 Mayıs 1824’te Viyana Kraliyet Tiyatrosu’nda çalındı. Senfoni bittiğinde salon alkıştan yıkılmak üzereydi ama Beethoven bu coşkudan habersizdi. Orkestradan biri onu seyircilere doğru çevirdi, Beethoven alkışlayanları gördü ve gözyaşlarına boğuldu.

Ünlü besteci eşsiz müzik dehası ve eserleriyle günümüzde de müzisyenlere ilham vermeye devam ediyor. Beethoven’ın eserlerinin pop ve rock müziğe etkilerini araştıran Deutsche Welle müzik editörlerinden Ralf Kennel, Beethoven’ın “Für Elise”deki melodi tekrarlarının piyanoya yeni başlayanlar için de Für Elise’i yorumlamanın tam bir keyif olduğunu söylüyor. Eserdeki romantik notalar yalnızca Alman polisiye dizilerin senaristlerini değil, 80’li yıllarda Alman televizyonlarında sıklıkla yer alan Fransız piyanist Richard Claydermann’a da ilham verdiğine dikkat çekiyor.

Aynı şekilde klasik müzik eleştirmeni gazeteci Oliver Baslau, Beethoven’ın eserlerinde bir isyanın saklı olduğunu, bu nedenle bu eserlerin kolaylıkla pop tarzında da yorumlanabileceğini belirtiyor. Baslau’nun bu konudaki tespiti şöyle: “Beethoven, sanatçıların bugün de savunduğu ideali savunan ilk büyük besteciydi: ‘Ben kendi işimi yaparım, kuralları çiğnerim, toplumun ne istediği beni ilgilendirmez, ben kendi istediğim gibi yaşarım’ diye düşünüyordu.” (Deutsche Welle-Türkçe)

YORUMLAR (45)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
45 Yorum