Cennet Cehennem asansörü

Sırtüstü yere uzandı. Kat kat kümelenmiş bulutlara baktı. Göz çukuruna görüntüsüyle kolayca sığan bunca şeyin ağırlığını düşündü.

Acaba o ağırlık da göze dolmuyor muydu? Eğer öyle değilse dünya niçin bu kadar ağırdı? Baktığı dağ, deniz de öyle değil miydi? Hatta şu bulutlar çekip gittiğinde ortaya çıkan dipsiz mavilik de bütün ağırlığıyla geride kalmıyor muydu? Uçan kuşun, sallanan dalın, konuşan ağızın gözle görülen, hatta kulakla duyulan her şeyin göze, kulağa dolan sonra da ruha geçen ağırlığını tarttı. Hayat kendi kendinin yükünü böyle nasıl da çekiyordu? Ya insanın yapıp ettikleri? Onlar yük üstüne yük değil miydi?

Gözlerini biraz daha dikkatlice ve yoğunlaştırarak bulutlara dalarken, Mersin’i, Silifke’yi düşündü. Daha bir beş yıl önce hayretle dolaşmamışlar mıydı oraları? Kız Kalesi, Cennet-Cehennem Obruğu, koyu tuzlu denizinin tadı hiç bir yere benzemeyen Akyar Koyu. Etrafa cömertçe saçılmış arkeolojik kalıntılar. Cennet- Cehennem çukurunun daha ismiyle başlıyordu çekiciliği. İterken çekiyor, ürpertirken cazipleşiyordu. İnsan sürprizleri, bilinmeyeni hep severdi. Sonuçta burası tabiatın oyduğu doğal bir alandı ve insana içine daldıkça sadece hikayesini üretmeyi bırakmıştı. İsimlendirmeyi yapan yine insandı, doğa kendisini isimlendirmezdi. Şu bulutlara baktıkça zihninden geçenler gibi, insanoğlu da adım adım hikayenin çukurunu kazdı, ad koydu, oraya ölmez ağaçlar dikti. Mitoloji, din, folklor ile hikayeyi suladı yeşertti.

Dünyanın pek çok yerinde olağanüstü tabiat mucizeleri vardı ama pek azı Anadolu’dakiler kadar hikayelerle inceltilmişlerdi. Cennet- Cehennem vadisine inen her yaştan her milletten insanın öyküsü onunla yeniden yoğrulurdu. Tabiatın sert ve şaşırtıcı şiiri, her tür zahmeti göze aldığınızda size kendisini sunardı. Zordu, zahmetliydi, zaman alırdı buraya inmek. Ne var ki indikçe dışarıdan, -yukarısı dışarıdır artık-, soyutlanır ve kendi içinizle başbaşa kalırdınız. Hatta indikçe dönmek, yukarı çıkmak ihtimali de azalır. Oraya teslim olurdunuz. Cennet burasıdır. Çıkmak cehennem. Ya da burada kalmak, çıkamamak. Oranın havasına dahil oldukça da yüklerinizden kurtulur, belki de cennet ve cehennemi yaşarken idrak ederdiniz. Dünyayı daha bir sever, Onun altıyla üstünü bir güzel düşünürsünüz.

Geçen hafta ortaya çıkan haberlere göre Mersin Valiliği Cennet- Cehennem vadisine bir asansör inşa ettirmiş. Bu vesileyle ziyaretçilerin işini kolaylaştıracağını duyurmuş. Niyeti ve sonucu bir yana, görüntünün kaba iticiliği göze hançer gibi saplanıyor. Ve esastan sakat kuruluş mantığı kültürel duyarlık ve tabiaat bilincinden nasipsiz. Nasıl arkeolojik bir alana el süremez, tarihi bir yapıya tek çivi çakamazsanız tabiat harikası yetmedi, kültürel, mitolojik hatta dinsel bir alana da böyle bir metal düzenek kuramazsınız. Hele görüntülere yansıdığı şekliyle böyle bir ‘ucube’yi hiç dikemezsiniz. İnsan bir şeyi bedelini ödeyerek, zahmetini çekerek, onun doğal alanına girerek ödemeli. Girmesi ve çıkması kolaylaşan her alan peşinden bir yığın vandallığı getirecektir.

Bu duyarlığı bütün tabiat harikası özel alanlar için taşımalı. Nemrut, Ağrı Dağı, Ölü Deniz, Kelebekler Vadisi, Ihlara Vadisi vs. vs. Turizm veya başka bir gerekçe ile onların mahremiyetlerine şuursuzca dokunulursa ülkede delinmedik alan, içine makine, merdiven, asansör yapılmadık yapı kalmaz. Bırakın doğa kendi haliyle kalsın. İnme çıkma merdivenlerini güvenli kılmanız kafi. Hatta onlara bile gerek yok. Çağımızda insan adımının ulaştığı her yeri talan tehlikesi bekliyor.

Biliyordu, bulutlara daldıkça daha içten hissediyordu Cennet- Cehennem obruğuna saplanan düzeneğin ağırlığını. Beyninin içinde çelik halatlı bir kötülük çıkrığı gıcırdıyordu. Gün gün,adım adım, proje proje tabiat talan edilip içindeki şiir çalınıyordu. Şu bulutlara baktıkça onların ağırlığını düşünmesi de bundandı.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum