‘Dislike’ altında komplo aramak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gençlerle YouTube yayınına neden 'dislike' yağdı?

İktidar medyası hala mazeret uydurma peşinde.

Oysa bu onların hezimetiydi. Ağır yenilgiye uğradılar. Başarısızlıklarını örtmek için de bin dereden su getiriyorlar.

Doğal tepki olamaz, izlenen politikalar ve iletişim stratejilerinde yanlışlık olamazmış gibi. Hatayı kendilerinde değil 'dislike'larda arıyorlar.

Milyar dolarlık satın almalarla bir medya tekeli kuruyorsunuz. Gazete ve TV'lerde, muhalefete karşı ezici bir kontrol ve üstünlük sağlıyorsunuz.

Ama gençlere izletip okutamıyorsunuz. Neden?

İktidar medyasının başına oturtulanlar, bunu sormak yerine gençleri sorguluyor.

"Dislike saldırısını muhalefet örgütledi, organize bir kampanyaydı" filan gibi garip savunmalara sığınıyorlar.

İktidar taraftarları 'oy moy yok' diye böyle bir yayına 'dislike' atacak değil ya, bittabii karşıtların işidir.

Dedikleri gibi parayla alınmış sahte 'dislike' bile olsa...İktidarın taraftarlarını örgütleme, karşı kampanya organize etme, gerekirse sahte hesaplarla yüklenme maharetine ne oldu? O kapasite neden harekete geçirilemedi?

Kaçmayı bırakıp yüzleşmeleri gereken gerçek şu. Hemen her mahallede Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan oyuncak hediye almış bir çocuk vardır. Ama AK Parti bunu desteğe çeviremiyor. Büyüdüklerinde oylarını alamıyor.

Cumhurbaşkanı'nın muazzam çabayla kendini sevdirdiği o çocukların gönlüne bugün girmeyi beceremiyor iktidar.

İktidar medyası da kendini dinletemiyor.

Erdoğan trendin farkında. Geçen yılki 31 Mart yerel seçimlerinden önceydi. Gençlik kollarına, 'bir milyon yeni seçmeni ne yapıp ne edip kazanma' talimatı vermişti.

Gençleri tavlama çalışmaları başarılı olsa sonuç başka olurdu.

Cumhurbaşkanı da alternatif mecralardan yeni seçmen adaylarına ulaşmayı denemek zorunda kalmazdı.

Gazete ve TV'leri, sosyal medyayla rekabet edemez hale helmiş. Etksiz elemana dönmüş...

Nerede yanlış yaptıklarını sorgulayacak yerde, hala öküz altında buzağı aramazlar mı!

Suçu, gençlerin vefasızlığına, nankörlüğüne, Batı özentisinden yerli milli olamayışına ha attı ha atacaklar.

Demiyorlar ki devir, tek taraflı propaganda devri değil. Burnundan kıl aldırmayan tek sesli medyanın çağı geçti. Hele gençlere hiç sökmüyor. İstediğini söyleyebildiğin gibi, istemediğini duymayı da bileceksin.

Karşılıklı etkileşime açık değilsen, beğenilmemeye hazır değilsen, hep like almak istiyor ve dislike'ı kaldıramıyorsan sosyal medya sana göre değil demiyorlar.

'Ben yazarım sen okursun, ben söylerim sen dinlersin' yayıncılığı eskide kaldı.

Medyanın takipçiyle, siyasetçinin seçmenle ilişki biçimi değişiyor. Dayatmaya yer yok.

Bunu ıskalayarak yeni nesillerle aynı dili konuşabilir misiniz?

'Dislike'ları yasadışı eylem, saldırı ve düşmanlık olarak görmekten vazgeçmek, iletişimin yeni doğasını anlamak için iyi bir başlangıç.

Ama nerede!

Almanya turist gönderecek mi?

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Turizm Bakanı Ersoy, bu hafta yine iknaya gidiyorlar.

Almanya, seyahat uyarısını kaldırmaya henüz razı edilemedi.

Görünür gerekçe sağlık.

Pazar günkü Karar’ın manşetindeydi. Önceki turda bizimkilere şu meşhur sıtma ilacını bile sebep göstermişler.

Dünya Sağlık Örgütü bile koronaya karşı önermiyormuş, zararları bilimsel bulgularla kanıtlanmış. Ama uyarılara rağmen Türkiye hala tedavide kullanıyormuş...

Haklılar fakat asıl sebep başka olmasa, “İstemeyene kullanmıyoruz” cevabı yetmez miydi? Yetmedi.

Resmi verilerimizin doğruluğuna güvenmiyorlarmış...

AB, seyahat yasağı listesini iki haftada bir güncelliyor. 1 Temmuz’dan itibaren 10 ülkeye daha kapıları açıyorlar. Tunus, Fas, Tayland vesairin yanı sıra, aralarında Çin de var.

Daha mı güvenilirler ki Türkiye, AB’nin riskli, sakıncalı ülkeler kategorisinde hala?

Almanya, kısıtlamaları Ağustos sonuna kadar bu yüzden mi uzatıyor?

İkidir kapılarına gidiyoruz, dil döküp bastırıyoruz ama vize çıkmıyor.

Bunun siyasi cezalandırma ve misillemeden bağımsız olduğunu mu düşünelim? Hadi canım...

Korona bize unutturdu ama ortak sınırlarımızı düzensiz göç akınına açtığımızı Almanya, AB unutmadı.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Borell, daha geçen hafta Yunanistan sınırımızdaydı. Sınırlarını her türlü tehditten koruma kararlılıklarına dair mesaj veriyordu. Sorunlara diyalogla çözüm aramaya da çağırıyordu.

Akılları sıra burun sürterek, bedel ödeterek ders veriyorlar. Mesajı aldığımızı görmeden turist gönderirler mi sizce!

YORUMLAR (56)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
56 Yorum