İsrail'in Suriye'deki hamleleri ne anlama geliyor? 'Öngörülemeyen bir sürece girildi'

İsrail'in Suriye'deki hamleleri ne anlama geliyor? 'Öngörülemeyen bir sürece girildi'

Suriye'deki işgallerine devam eden İsrail ordusu, Şam'a oldukça yakın bir mesafeye kadar ilerlerken ülkenin altyapısı ve askeri tesislerini de yok etmeye devam ediyor. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Çiftçi, Suriye'de “öngörülemez bir sürece girildi” değerlendirmesinde bulunarak “merkezi bir yönetimin oluşmaması İsrail'in arzu edeceği bir şeydir” şeklinde konuştu.

ERCAN ÇANKAYA

Suriye'de 8 Aralık itibarıyla Beşar Esad yönetiminin devrilmesi, bu tarihten önce de neredeyse her gün Suriye'yi bombalayan İsrail'deki Netanyahu yönetimi harekete geçirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu gelişmeden kısa bir süre sonra işgal altındaki Golan Tepeleri’nden yaptığı açıklamada, ülkesinin buradaki tampon bölgenin kontrolünü "geçici olarak" ele geçirdiğini duyurdu.

İsrail'in Golan'daki işgali Türkiye, Katar, Irak, İran ve Suudi Arabistan tarafından kınandı.

Türkiye'de Dışişleri Bakanlığı 10 Aralık'ta, "İsrail'in, 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'nı ihlal ederek Suriye topraklarında ilerlemesini şiddetle kınıyoruz." Açıklamasını yaptı.

Katar Dışişleri Bakanlığı 9 Aralık'ta yaptığı açıklamada, İsrail müdahalesini "Suriye'nin egemenliğine ve birliğine yönelik açık bir saldırı" olarak nitelendirdi ve "uluslararası hukukun açık bir ihlali" olarak gördüğünü söyledi.

İSRAİL SALDIRILARININ BİLANÇOSU

İsrail ordusunun Esad'ın düşmesinden bu yana Suriye genelinde 300'den fazla hava saldırısı düzenlediği belirtildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre Şam, Dera, Lazkiye ve Hama'daki askeri tesisler hedef alındı. Bunlara araştırma merkezleri, cephanelikler, depolar ve havaalanları da dahildi.

Saldırıların Suriye'deki "en önemli askeri hedefleri" vurduğunu belirten SOHR, İsrail'in Suriye'deki hava saldırılarının 2024'te 416 askerin ölümüne yol açtığını da açıkladı. İsrail ise silahların aşırılık yanlısı örgütlerin eline geçmemesi için harekete geçtiğini iddia etti.

İsrail tankları, 1973'ten sonra ilk kez Suriye'ye girdi. Suriye sınırında tampon bölge kuracağını açıklayan İsrail, Hermon Dağı etekleri, Merid, Arne, Rima, Kale Jundul, Kuneytra'nın dış mahalleleri, Ufanıye, Kuneytriye, Alkahtaniye ve Alhamidiyye bölgelerini işgal etti. Suriye'de harita her dakika değişirken İsrail'e ait tankların başkent Şam'a yaklaştığı ve mesafenin 20 kilometreye düştüğü kaydedildi.

İSRAİL 'UZUNCA BİR SÜRE' SURİYE'DE OLACAK

İsrail, işgalin “geçici olduğunu” duyursa da uzmanlar İsrail ordusunun uzun süre işgal ettiği bölgelerden çıkmayacağını düşünüyor. KARAR'a konuşan Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Çiftçi, İsrail'in “uzunca bir süre Suriye'de kalacağını düşünüyorum. Ondan sonrasını koşullar belirler.” dedi.

İsrail'in Arap-İsrail Savaşları'nın ardından barış yapmadığı tek ülkenin Suriye olduğunu anımsatan Çiftçi, Esad iktidarındaki Suriye'nin Hamas ve Hizbullah'ı destekleyerek onlar üzerinden kendi güvenliğini de sağladığını vurguladı.

GOLAN NEDEN ÖNEMLİ?

Çiftçi, Golan'ın “Su kaynakları ve bölgenin en yüksek bölgesi olması” bakımından önemli olduğunu vurguladı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan askeri uzmanlar da İsrail'in Golan'daki Hermon Tepesi'ni ele geçirerek Şam'ı hedef alabilir hâle geldiğini belirtmişti.

Lübnan'daki Hizbullah'ın, kısa süre öncesine kadar hem Suriye'den hem Suriye üzerinden İran'dan destek aldığını belirten Çiftçi, 2006'daki Hizbullah-İsrail Savaşı'nda Hizbullah'ın İsrail'i Lübnan'dan geri çekilmek zorunda bırakmasının, aldığı bu desteklerin de bir sonucu olduğunu hatırlattı.

SURİYE'NİN İNSANSIZLAŞMASI İSRAİL'E YARADI

2011'de Esad karşıtı protestolarla başlayıp iç savaşa dönüşen süreçle birlikte Suriye'nin giderek insansızlaşmasının bölgede İsrail'i rahatlatan bir gelişme olduğunu vurgulayan Çiftçi, son Hizbullah-İsrail çatışmasında örgütün lider kadrosunun öldürülmesinin İsrail için bölgede “elverişli bir ortam yarattığına” dikkat çekti.

Esad hükümetinin 27 Kasım'dan 8 Aralık'a kadar olan kısa süre içerisinde ülkede kontrolü kaybetmesinin İsrail için bu aşamada olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayan Çiftçi, ülkede kontrol sağlayan Heyet Tahrir eş-Şam gibi grupların bir süre sonra Amerikan ve İsrail karşıtı bir noktaya yönelme ihtimallerinin İsrail'i korkuttuğunu belirtti. Bu sebeple İsrail'in “önleyici müdahale yaklaşımı” adını verdiği bir saldırganlıkla Suriye'de hükümet binalarını, cephanelikleri, askeri tesisleri vurduğunu söyledi.

İsrail'in 1967'deki Arap-İsrail Savaşları'nda ele geçirdiği Golan Tepeleri'nin Suriye'de kalan kısmını da ele geçirerek başkent Şam'la arasındaki mesafeyi 30-35 km'ye indirdiğini söyleyen Çiftçi, bu bölgede ağırlıklı olarak Dürzi azınlığın yaşadığını vurguladı.

TÜRKİYE VE İSRAİL SURİYE'DE KARŞI KARŞIYA

“Türkiye'nin uzun süredir söylemsel düzeyde İsrail'le karşı karşıya geldiğini”, şimdi bu karşılaşmanın Suriye üzerinde somut bir karşılık bulacağını belirten Çiftçi, Türkiye'nin bu karşıtlığı ileri bir aşamaya götürmeyeceğini söyledi. İsrail'in müdahalesiyle de birlikte “Suriye'nin hızla Türkiye'nin nüfuz alanı oluşturacağı bir bölge olmaktan çıkabileceğine” dikkat çeken Çiftçi, Türkiye'nin geleneksel dış politikasının “bir büyük gücü diğeriyle dengeleme” olduğunu, ABD ve Rusya'yla ilişkilerde de bu yola sıklıkla başvurulduğunu hatırlattı. Ancak “Suriye konusunda Türkiye tarafını belli etmelidir.” diyen Çiftçi, Suriye'de vekil güçler üzerinden etki alanı oluşturmaya çalışmanın tehlikelerine dikkat çekti.

Arap Baharı sonrasında İslami yönü ağır basan bazı muhalefet hareketlerinin iktidara geldikten sonra Batı karşıtı bir çizgiye kaydığını, iktidarlarını kaybettiklerini söyleyen Çiftçi; Türkiye'nin tehdit algıladığı noktalarda vekil güçler kullanmak yerine Türk Silahlı Kuvvetleri'yle harekete geçmesinin politik olarak daha doğru bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

ABD POLİTİKALARI DEĞİŞEBİLİR

İsrail'in Suriye'de işgal ettiği bölgeleri SDG/PYD'nin egemenliğinde olan bölgelerle sınır komşusu olana kadar genişletme eğiliminde olduğu iddialarına değinen Çiftçi, SDG denetiminde görünen bölgelerin örgütün mutlak kontrolünde olan alanlar şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğine işaret etti. Coğrafi olarak Suriye'de Kürtlerin sayısının az olduğunu hatırlatan Çiftçi, SDG kontrolündeki bölgelerde bu örgüte mesafeli Arap aşiretlerinin de olduğuna dikkat çekti.

ABD'nin bölgeye ilişkin ‘sınırları tamamen belli’ politikalarının olduğu ve değişmeyeceği gibi bir düşüncenin hatalı olduğunu vurgulayan Çiftçi, Amerika'nın bölgedeki güç dengelerine göre rahatlıkla pozisyon alabileceğine işaret etti.

'SURİYE'DE ÖNGÖRÜLEMEYEN BİR SÜRECE GİRİLDİ'

20 Ocak'ta ABD'deki iktidar değişimine kadar bölgedeki her aktörün etki alanını artırma gayesiyle hareket ettiğini vurgulayan Çiftçi, “Suriye'de merkezi bir yönetimin oluşmaması İsrail'in arzu edeceği bir şeydir.” diye konuştu. “Suriye için öngörülemeyen bir sürece girildi.” değerlendirmesini yapan Çiftçi, İsrail'in işgal ettiği bölgede “Dürziler üzerinden kendi nüfuz alanını” oluşturmasının ihtimal dahilinde olduğunu vurguladı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN