‘Şehir Hatırası’ fotoğrafından geriye kalan…

İlkemizde yaşanan hukuksuzlukların son vahim örneği Şehir Üniversitesi’nin başına gelenler oldu...

Hukuksuzluğun son vahim örneği kendisini Şehir Üniversitesi’ne ait kayıtlı arazideki tapuda mülkiyet değişikliği yapılırken gösterdi, bir kez daha hukukun temel bir kuralı ihlal edildi...

Hukuka göre tapu kayıtlarında değişiklik yapılmasının iki yolu var:

Ya taraflar anlaşır, imzalar.

Ya da tapu değişikliği mahkeme kararı ile gerçekleşir, idari bir emirle tapu kaydında değişiklik yapılamaz.

Kanunlarımıza göre tapu kayıtlarında değişikliği gerçekleştirebilmeni üçüncü bir yolu da yok.

Şehir Üniversitesi’ne kayıtlı arazideki tapu mülkiyeti değişikliğinde ikisi de olmadı.

Taraflar anlaşmadı.

Tapu kayıtlarındaki değişiklik mahkeme kararıyla olmadı.

Peki ne oldu? İdari bir emirle Şehir Üniversitesi’ne kayıtlı arazideki tapuda mülkiyet değişikliği yapıldı. Hem de devam etmekte olan bir yargılama süreci varken. Danıştay’ın kararının açıklanması bile beklenmedi.

Ülkemizin hukuksuzluk, adaletsizlik, özgürlükler alanında geçmiş sicili pek iyi sayılmaz. Yaşanan hukuksuzluklara, adaletsizliklere, yargının siyasallaşmasına dair tonlarca örnek hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir.

Yaşanan hukuksuzluklar tarihimizde idari bir emirle tapuda mülkiyet değişikliği yapıldığına dair bir örnek yoktu, şimdi oldu.

19-12/21/ee.jpg

***

Şimdi arkasında “Şehir Hatırası” yazan şu fotoğrafa dikkatlice bakın.

Fotoğraf Şehir Üniversitesi’nin 2010 – 2011 Akademik Yılı açılış töreninde çekilmiş. AK Parti iktidarının onuncu yılında Şehir Üniversitesi ise ikinci yılında.

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı. Tayyip Erdoğan Başbakan… Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı…

Fotoğraftaki mutluluğu görüyorsunuz değil mi? Hepsi mutluluk içerisinde gülümsemiş. Fotoğraf karesine girmeyen ancak gülümseyerek verilen bu poza şahitlik eden pek çok AK Partili siyasetçi, milletvekili ve bürokrat var.

Çünkü Şehir Üniversitesi AK Parti’nin gurur duyacağı bir üniversite. Nitekim dönemin Cumhurbaşkanı Gül’ün de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın da yaptıkları açıklamalara medar-ı iftihar ifadeleri ve üniversitenin büyük başarılara imza atacağına dair güzel temenniler damgasını vurmuş.

Açılışta öğrenciler adına konuşan Cenk Arslan’ın özgüveni Gül’ün oldukça dikkatini çeker. Gül konuşurken Arslan’ı işaret ederek şunları söyler:

Burada değerli öğretim üyelerimize seslenmek istiyorum, işte öğrencileriniz. Demek ki böyle öğrencileriniz olacak. Dolayısıyla çok şanslısınız hem de çok uğraşacaksınız herhalde. O sinyali de kendisi (Cenk Arslan) konuşurken zaten verdi. Burada 4 yıl geçtikten sonra mezun olurken kim bilir nasıl bir konuşma yapacak. Bu üniversitenin küresel çapta bilimsel gündem oluşturacağına inanıyorum. Sizin başarınız Türkiye’nin başarısı olacaktır. ” (5 Ekim 2010)

Açılış törenine Esra ve Sümeyye Erdoğan’la giden dönemin Başbakanı Erdoğan da hayran kalır, oldukça esprili bir konuşma yapan ve Youtube’un açılmasını isteyen Cenk Arslan’a…

Konuşmasına Arslan’ı işaret ederek “Ceketimi ve kravatımı çıkartacaktım. İşi o noktaya getirdi” övgü sözleriyle başlayan Erdoğan şunları söylemişti:

“Dragos Yerleşkesi’nin de faaliyete geçmesiyle İstanbul Şehir Üniversitesi, sadece ülke içinde değil, uluslararası alanda da iddia sahibi olacak, uluslararası bir bilim kuruluşu haline gelecek, kalitesiyle, standartlarıyla öne çıkacaktır. Üniversitenin ismi için ‘şehir’ kelimesinin seçilmiş olmasını çok anlamlı buluyorum.” (5 Ekim 2010)

***

Dokuz yıl geçti aradan. Şehir Üniversitesi Gül’ün ve Erdoğan’ın başarı temennilerini boşa çıkarmadı. Kısa sürede ülkemizin medar-ı iftiharı olabilecek bir eğitim düzeyine kavuştu. Dünya çapında isim yapmış bilim insanlarını ders vermesi için getirdiler. Cenk Arslan ve başka yüzlerce özgüvenli Cenk Arslan mezun oldu Şehir Üniversitesi’nden.

O fotoğrafın çekildiği tarihten bu yana ülkemizde de AK Parti’de de pek çok şey değişti. O fotoğraftaki üç isimden ikisi Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu gönül verdikleri, emek verdikleri partilerinden ilkesel ve etik değerlerden uzaklaştığı gerekçesi ayrıldılar.

O fotoğraf başka bir acı gerçeği anlatıyor bugün.

İktidar koltuğunun acımasızlığını, merhametsizliğini…

Siyaseten yollar aynıyken üniversite ile gurur duyulduğunu, siyaseten yollar ayrılığında üniversitenin kapısına kilit vurulabileceğini…

Siyasetin pazarlık masasında kurban edilmeyecek hiçbir kurumun ve değerin olmayacağını...

Ülkemizin en iyi üniversitesi gözler göre göre, kulaklar duya duya siyaset meydanında kurban verildi.

Herkes sustu. O fotoğraf çok şey anlatıyor. Suskunluğu da anlatıyor acımasızlığı da…

O fotoğraftan geriye hüzün kaldı. Şehir Üniversitesi’nin başına gelenler 18 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin nereden nereye geldiğinin hikayesidir aynı zamanda.

***

Şehir Üniversitesi’nin başına gelenler dindar muhafazakar kesimin ahlaki üstünlüğünü, merhametini nasıl yitirdiğinin de hikayesidir. Şehir Üniversite’sinin başına gelenler AK Parti’den ilkesel sebeplerle ayrılanların dahi nehrin iki ucuna nasıl düştüğünün hikayesidir.

O fotoğraftan geriye, o karenin içinde olmayan ancak o kareyle birlikte anılacak olan Ömer Dinçer Hocanın “Öğrencilerimizi, öğretim üyelerimizi hırpalamayın, üniversitemizin itibarıyla oynamayın. Bu haksızlığı bir önce çözün. Daha fazla zulmetmeden gelip üniversiteyi alın” feryadı kaldı.

Hukuksuzluk bitirilmedi. Üniversiteyi aldılar. Hem de olanca hukuksuzlukla. Olayın siyasi olduğunu gözler göre göre, kulaklar duya duya…

Şehir Üniversitesi’ne bu acımasızlığı, hukuksuzluğu reva görenler başka bir iktidar olsaydı yer yerinden oynamaz mıydı?

YORUMLAR (60)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
60 Yorum