Eğitimli ve zengin insanlar eğitim sektöründen daha fazla pay alıyor

Dün Milli Eğitim Bakanlığının, Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisinin üçüncüsü olan "2018 Liselere Geçiş Sistemi-Merkezi Yerleştirme ile Yerleşen Öğrencilerin Performansı"na dair eğitim durumumuzu ayrıntılarıyla bilgilendiren bir rapor yayınladı. Son söylenmesi gereken sözü ben başta söyleyeyim : Türkiye’de eğitim; MEB’in verilerine baktığımızda görülüyor ki eğitimli ve zengin ailelerin ulaştığı bir hizmet alanı durumuna gelmiş. Bir cümle ilerisi Amerikan eğitim sistemindeki durum ülkemiz içinde geçerli hale gelmiş. Eğitim; azınlığın ulaştığı, yararlandığı bir hizmet sektörü olmuş.

Ailelerin eğitim durumunun, çocukların eğitim durumuna etkisi

Türkiye'de eğitim sistemi, çocukların aileden getirdiği dezavantajı maalesef telafi edemiyor.

Eğitim düzeyi ilkokul olan ebeveynlerin çocuklarının sınav puanı ortalaması 329,38.

Eğitim düzeyi üniversite olan ebeveynlerin çocuklarının sınav puanı ortalaması 390,13’tür.

İlkokul mezunu bir ebeveynin çocuğuyla üniversite mezunu bir ebeveynin çocuğu arasında 60 puanlık fark var.

Türkiye’de ebeveyn, MEB tarafından yıllardır yılda iki kez okula çağrılır. Çocuğunun notu kendisine söylenir. Birde çoçuğunun olumsuz mahremi yanlışları aleni bir ortamda veliye söylenir. Veli, ahali içinde mahçup edilerek gönderilir. MEB’in sosyal devlet anlayışı ebeveyn açısından bu kadar.

Veli, ben zaten bu sorunlarla başa çıkamadığım için okula, eğitilmeye gönderdim çocuğumu dese de nafile. Okul; eğitme ve ahlaklı birey yetiştirme kimliğinden kendini arındırmış bir şekilde velinin taleplerine kulak tıkıyor uzun süredir. Yazılı notu ve karne verme dışında bir işlev benden beklemeyin felsefesiyle gönderiyor ebeveyni.
Ebeveynin eğitime etkisi üzerinde bugüne kadar düşünülmediği gibi ebeveynleri bilgilendirme konusunda da bir proje, uygulama oluşturulmadı. Ebeveyne, adete biz sizin adınıza her şeyi yaparız sizin bir şey yapmanıza gerek yok gibi davranıldı. Ebeveyn, evde çocuğunu bekleyen bir pasifliği itildi. Geldiğimiz noktada ebeveyni ilkokul mezunu olan çocuklar eğitimin kader mahkumları olmuş. Özellikle yatılı bölge çocukları en düşük puanı olarak yoksulluğun, yoksunluğun, kimsesizliğin eğitimsizliğine mahkum kalmışlar.

( Yerleşen öğrencilerin %14,59’u İmam hatip ortaokulu mezunu,

%68,24’ü ortaokul mezunu ve %1,13’ü yatılı bölge okulu mezunudur.)

Özel okullar ile devlet Okulları arasındaki puan farkı

Devlet okullarından mezun olup yerleşen öğrencilerin sınav puanı ortalaması 339,94. Özel okullardan mezun olup yerleşen öğrencilerin sınav puanı ortalaması ise 380,55.

Yaklaşık 40 puanlık fark var.
Türkiye’de ekonomik gelişmişlik ile eğitimden yararlanma arasında doğrudan bir paralellik görülüyor tabloda.
Aşağıda görüldüğü gibi özel okullardan mezun olanlar, devlet okullarına oranla yüzde yüzden daha fazla bir oranda proje okullarından yararlanma hakkına sahip olmuşlar.

Devlet okullarından mezun olan öğrencilerin %11,85’i, özel okullardan mezun olan öğrencilerin ise %25,45’i merkezi yerleştirme ile bir ortaöğretim kurumuna (nitelikli okula) yerleşmiş.

Bu durum üniversite yerleştirmelerine de yansıyacak. Merkezi yerleştirme Okulları dışındaki okulların nitelikli bir üniversiteye yerleşme durumları iyice azalmış olacak. Ekonomik durumları iyi olan velilerin çocukları diğer velilere göre daha nitelikli bir üniversiteye yerleşmiş olacaklar.

Dünyada yaygın görüş şudur: zengin insanlar hizmet ve bilgiden daha fazla yararlanır.

Bu durum sosyal devlet anlayışına vakıf gelişmiş her ülke için geçerli değil.
Gelişmekte olan bizim gibi liberal ülkeler için daha geçerli.
Sosyal devlet anlayışı gelişmiş ülkelerde öğrencilerin ekonomik durumları ile başarıları arasındaki fark da Türkiye’deki kadar uçuk değildir. Özel ile devlet Okulları arkasındaki puan farkı daha azdır. Hatta Avrupa’nın bazı ülkelerinde devlet Okulları, özel okullardan daha başarılıdır. Özellikle katolik okullar.

Milli Eğitim bakanı, daha önce okulların eğitim kalitesi arasında yüzde altmışlık bir farkın olduğunu dile getirmişti.

MEB’in sosyal devlet anlayışının eğitimde de sınıfta kaldığını görüyoruz. Bu durumun önüne geçilmezse herkes başının çaresine baksın yanlışlığına doğru, toplum olarak daha çok itileceğiz. Bölgeler, kentler, mahalleler arasındaki eğitim farkı iyice açılacak.

LGS başarılarına göre tercih edilen okulların oranı

Yerleşen öğrenci oranının en yüksek olduğu lise türünün Anadolu Lisesi (%29,72) olduğu, Fen Lisesi (%28,08),
Anadolu İmam Hatip Lisesi (%22,88),
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (%11,48)
ve Sosyal Bilimler Lisesini(%7,84).

Derslerdeki başarı durumu

20 soruluk testler arasında öğrenciler en yüksek başarıyı 16,48 ortalama ile Türkçe'de, en düşük başarıyı ise 6,99 ortalama ile matematik testinde göstermiş.

Fen bilimleri testinde de öğrencilerin ortalaması 13,05 olarak belirlendi.
Soru sayısı 10 olan testlerde hesaplanan ortalama ham puanların T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde 9,26 ortalama, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testinde 9,72 ortalama, Yabancı Dil testinde elde edilen 7,78 ortalama başarı gösterilmiş.
Kız öğrencilerin erkek öğrencilere kıyasla en başarılı oldukları dersler, Türkçe ve yabancı dil.
Matematik dersinde erkek öğrenciler, kızlara oranla daha başarılı.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum