Gelişen piyasalara parasal genişleme nefesi

Gelişen piyasalara parasal genişleme nefesi

ABD, Avrupa ve Japon merkez bankalarının faiz indirimi sinyali, tüm dünya piyasalarını yeniden harekete geçirdi. Bankalarının parasal genişlemeye gitmesiyle Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişen ülkeler için daha öncesinde büyük fayda sağlamıştı. Özellikle bankaların atacağı gevşeme sinyali piyasaları rahatlattı. Türkiye ile ABD arasındaki buzlar erirse, krizin yükü hafifleyecek.

Dünyanın en önemli merkez bankaları geçen hafta para politikalarını açıkladı. ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz indirimine dair önemli açıklamalarda bulunurken ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) uygulamada olan genişleyici para politikasına devam etme kararı aldı. Analistler, küresel büyümenin yavaşladığı, risk iştahının azaldığı, jeopolitik risklerin arttığı bu dönemde gelişmiş ülke merkez bankalarının aldığı kararların gelişmekte olan ülkeler açısından pozitif olacağını tahmin ediyor. Faiz indirimleri ve varlık alımlarıyla birlikte fonlama maliyetlerinin aşağı gelmesi beklenirken, bu durum gelişmekte olan ülke ekonomilerine daha düşük faiz ödemesi, fonlara daha hızlı ulaşma fırsatı sunarken, doğrudan yabancı yatırımların artabileceği sinyalini de veriyor.

Analistler, FED’in son açıklamalarıyla birlikte yıl sonuna kadar üç faiz indirimine gitmesini beklerken, dördüncü faiz indiriminin masada bulunduğunu belirtiyor. FED ve ECB’nin yaptığı açıklamalar sonrası gelişmiş ülke tahvil getirileri tarihi düşük seviyeleri test ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 1,97 ile 9 Kasım 2016’dan bu yana en düşük seviyesine indi. Haziran başında 25 baz puan olan ABD 10 yıllık tahvil getirisi ile 3 aylık tahvil getirisi arasındaki fark, FED açıklamaları sonrası 8 baz puana kadar geriledi. Analistler, tahvil getirilerindeki bu düşüşün ve 10 yıllık ile 3 aylık tahvil getirileri arasındaki makasın daralmasının FED’in güvercin açıklamalarıyla doğrudan ilgili olduğunu belirtiyor. ECB’nin de gerektiği takdirde varlık alım programına tekrar başlayabileceğini ifade etmesi sonrası Almanya 10 yıllık devlet tahvili faizleri yüzde eksi 0.3 seviyelerini gördü. Azalan risk iştahıyla birlikte tahvillere olan talep artarken, negatif getirili borçlanma araçlarında yeni rekorlar da kırılmış oldu. Analistler, 2016’da tarihi zirvesini gören negatif getirili borçlanma araçları piyasa değerinin haziranda 12 trilyon doların üzerine çıktığını ve rekor tazelediğini dile getiriyor. İlgili varlıkların piyasa değeri 2018’de 6 trilyon dolar seviyesindeydi. ECB bankaların ellerindeki parayı ekonomiye aktarmalarını istediği için bankalarda tutulan rezervler için yüzde 0,4 vergi alıyor. Dolayısıyla bankalar bu ödeme zorunluluğundan kurtulmak için risk seviyesi düşük diğer enstrümanlara yöneliyor.       

FAİZ İNDİRİMLERİ İŞE YARAMAYACAK

 JPMorgan Varlık Yönetimi baş küresel stratejisti David Kelly “Geçen ay uzun faizlerde önemli ölçüde düşüş gördük ve aslında bu yıl boyunca olan şey de buydu. Ancak bu düşüş konut piyasasında faaliyet artışına neden olmadı ya da güveni artırmadı” dedi. Kelly “FED’in Temmuz’da faiz indiriminden bahsetmesine ve piyasaların Aralık’a kadar üç faiz indirimi fiyatlamasına karşın, yatırımcıların farkına varacağı önemli şey, bunun reel ekonomide kayda değer bir yükselişe neden olmayacağı” şeklinde görüş bildirdi. Reel ekonominin düşük faize “pozitif bir şekilde yanıt vermeyeceğini” dile getiren Kelly “En büyük endişem insanların daha yüksek verginin ya da daha yüksek vergi tehdidinin düşük faiz sözüyle dengelenebilir olduğunu düşünmesi. Verilerin bize söylediği bunun böyle olmayacağı” diye konuştu.

OLUMLU GÖRÜNÜM İÇİN RİSKLER ARTTI

FED Başkanı Jerome Powell, ekonomide büyümeyi hızlandırmak için gerekirse parasal genişlemeyi kullanacaklarını söyledi. FED’in geçici etkenlere aşırı tepki verme yerine, uzun vadeli görünüme bakması gerektiğine dikkat çekti ve ekledi: “Birçok FED yetkilisi, daha genişlemeci, destekleyici politika için nedenin biraz daha güçlendiği yargısına vardılar. Bununla birlikte para politikasının tek bir ayrıntıya ya da güvendeki kısa vadeli dalgalanmalara aşırı tepki vermemesi gerektiğinin de bilincindeyiz. Bunu yapmak, görünüme daha fazla risk eklemek olur.” Powell, FED’in Mayıs ayı başına kadar ekonomi için göreceli olarak iyimser bir görüşe sahip olduğunu, ancak Washington ile Pekin arasında ticaret müzakerelerinin başarısız olması, Başkan Trump’ın Çin malları için tarifeleri yükseltmesi ve Meksika’yı tarife uygulamakla tehdit etmesi sonrasında görünümün değişmeye başladığını vurguladı. Gelen sınırlı verilerin işletme yatırımlarının yavaşladığına işaret ettiğini belirten Powell, yılın başlarındaki olumlu görünüm için risklerin arttığına işaret etti.

‘İLİŞKİLER DÜZELİRSE TÜRKİYE FAYDALANIR’

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç. Dr. Baki Demirel durumu sosyal medya hesabı üzerinden şöyle analiz etti: “Son günlerin popüler konusu ECB, FED faizleri düşürecek hatta parasal genişleme başlayacak. Böylece bizde döviz girişi olacak, kur düşecek, faizler düşecek ekonomi nefes alacak, borsa uçacak. Eğer ABD ile işler düzelirse Türkiye parasal genişlemeden faydalanabilir. Önceki parasal genişleme yatırım bankalarının çöküşü, enflasyonun eksilerde olduğu işsizlik oranının zirve yaptığı bir dönemde olmuştu. MB kararlarında uzun dönemli riskleri de göz önüne alırlar; özellikle daha büyük fiyat balonları oluşturabilecek bir risk varsa. Bu noktada ikinci bir sorunda FED bilançosunun varlık azaltmasına rağmen 2008 krizine göre hala aşırı geniş olması durumu. Aşırı geniş bilanço MB için risk ve maliyet demektir.”

DRAGHİ SINIRLARI TEST EDECEK

Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi bir kez daha Euro Bölgesi’ni ekonomik durgunluktan çıkarma çabasıyla hukuksal sınırları test edecek. Draghi, geçtiğimiz hafta ekonomik görünümde iyileşme olmaması durumunda parasal teşvik sözü verdiğinde, seçeneklerden birinin büyük ölçekli hazine tahvili alımına devam etmek olduğunu söylemişti. Avrupa Birliği’nin en üst düzey mahkemesi parasal genişlemenin yasal olduğunu söylerken, parasal genişlemenin başarısı açısından en büyük alıcılardan biri olduğu için kritik öneme sahip olan Almanya’da ise yargı henüz nihai kararını vermedi. Alman mahkemesi Salı günü, karar vermeden önce, 30-31 Temmuz’da AB Adalet Divanı’nın rehberliğini yeniden inceleyeceği yeni oturumlar düzenleyeceğini belirtti. Alman ekonomist ve bu konuda sözcü olarak konunun müştekilerinden birisi olan Bernd Lucke, “Zayıflatılmış ekonomik koşullarda AMB varlık alımına devam ederse Federal Anayasal Mahkeme’de başarı şansımız yükselir. Diliyorum ve zannediyorum ki mahkeme onları derhal durduracaktır” dedi.

YATIRIMCILAR BAŞKA ARAÇLARA YÖNELEBİLİR

Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizinin yüzde eksi 0,3 seviyesine gelmesinin sebeplerinden biri finansal kuruluşların bu masraflardan kurtulmak için uzun dönemli tahvillere olan talebinden ileri geliyor. ECB’nin son toplantıda altına çizdiği varlık alımlarına devam edebileceği vurgusunun, tahvil getirileri ve ekonomi üzerinde önemli etkilere sahip olması bekleniyor. Böylece negatif bölgede olan getiri seviyelerinin daha düşük seviyelere gelmesi halinde, yatırımcıların başka yatırım araçlarına yönlenmesi bekleniyor.      

YABANCILARIN HIZI ARTTI

Küresel finans krizi sonrasında gelişen ülke merkez bankalarının parasal genişlemeye gitmesiyle Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişmekte olan ülkeler büyük fayda sağlamıştı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) 2019 raporuna göre küresel ekonomide gelişmekte olan ülkelere gelen doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) 2006’da 404 milyar dolar seviyesindeyken, 2008 krizinden sonra yaşanan parasal genişleme döneminde önemli artış kaydetti. Gelişmekte olan ülkelere yapılan doğrudan yabancı yatırımlar 2010’da 622 milyar dolara, 2014’te 677 milyar dolara ve 2015’te 729 milyar dolara ulaştı. Parasal genişleme sürecinin sonuna gelindiği 2016 yılında gelişmekte olan ülke ekonomilerine gelen DYY tutarı 656 milyar dolara gelirken, 2018 itibarıyla 706 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

AVRUPA’DAKİ REEL HAREKET TÜRKİYE İÇİN OLUMLU

Parasal genişlemenin yaşandığı dönemde Türkiye’ye gelen DYY miktarında da önemli artış görüldü. Türkiye, kendi iç ve dış dinamiklerinin büyüme için oldukça pozitif seyrettiği 2005 - 2007 döneminde rekor seviyede doğrudan yabancı yatırım çekti. 2008 krizi sonrası bu rakam yarı yarıya düşse de kriz sonrasında gözle görülür bir artış yaşandı. Türkiye ekonomisinin 2008’de 19 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırım tutarı, 2009’da 8,5 milyar dolara inerken, 2011 yılında 16 milyar dolar seviyesine çıktı. Doğrudan yabancı yatırımların menşei incelendiğinde Türkiye’nin çektiği DYY’nin ortalama yüzde 60’ından fazlası Avrupa Birliği ülkelerinden geldi. Analistler, Avrupa’da yaşanacak bir parasal genişleme durumunda Türkiye’nin yatırımcıların önemli duraklarından biri olacağını belirtiyor.

AVRUPA TİCARETTEKİ YAVAŞLAMAYI HİSSEDİYOR

Standard & Poor’s (S&P) Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin değerlendirmelere yer verdi. Açıklamada, Avro Bölgesi ekonomisinin küresel ticaretteki yavaşlamadan darbe aldığı belirtildi. S&P ekonomistlerinin Avro Bölgesi’nin bu yıl yüzde 1,1 gelecek yıl ise yüzde 1,3 seviyesinde büyüme kaydetmesini beklediği bildirilen açıklamada, büyümede dış talebe olan bağımlılıkları nedeniyle Almanya ve İtalya’nın gelecek dönemde daha düşük bir büyüme performansı sergilemesinin öngörüldüğü kaydedildi. S&P Küresel Reytingler Ekonomisti Marion Amiot, Avro Bölgesi ticaretinin küresel ekonomi ile giderek daha entegre olmasının, bölge ekonomisinin küresel ticaretteki yavaşlamaya karşı daha hassas hale gelmesine neden olduğunu vurgulayarak “Yüksek gümrük tarifeleri değil, Çin’deki yavaşlama, küresel ticareti etkiliyor” dedi.

ABD VE ÇİN’DEN ANLAŞMA ÇIKMAZSA EK VERGİLER YOLDA

ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, ABD ile Çin arasındaki ticaret anlaşmasının ‘yaklaşık yüzde 90 oranında’ tamamlandığını belirtti. Mnuchin “Anlaşmanın yaklaşık yüzde 90’ını yaptık ve anlaşmayı tamamlamanın bir yolu olduğunu düşünüyorum” dedi. ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 11 aydır süren ticaret savaşını yatıştırma umuduyla bu hafta Japonya’daki G20 zirvesinde bir araya gelecek. Mnuchin ABD’nin İran yaptırımları konusunda ise yaptırımların ‘işe yaradığına’ inandığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ticaret anlaşmasına varamazsa, ek gümrük vergileri getireceğini belirtti.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN