Ekrem İmamoğlu: Bir sahra hastanesinde neler yaşandı, 'sıfır siyaset'le mücadele şart

Ekrem İmamoğlu: Bir sahra hastanesinde neler yaşandı, 'sıfır siyaset'le mücadele şart

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Karar TV canlı yayınında yazarlarımız Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un gündemdeki konularla ilgili sorularını cevapladı. Koronavirüs'e (Corona virüsü - Kovid-19) karşı siyaset üstü bir mücadelenin olması gerektiğini söyleyen İmamoğlu “Uzlaşarak, ortak akılla sorunları çözmemiz lazım. Siyaseti bir kenara bırakıp bakmamız lazım meseleye. Bu günlerde bu siyaset tarzını unutmayanları, yarın toplum çabuk unutacak” dedi.

Koronavirüs ile mücadelede alınan önlemlere değinen İmamoğlu, İstanbulluların hala yüzde 65'inin dışarı çıktığını belirterek "Toplu ulaşım 700 binler seviyesinde sürüyor. Özel araç kullanımı da oldukça yüksek. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü yasağa rağmen istenilen düzeyi değil. Toplumun yüzde 85'inin ‘ev dekal’ çağrısına uyması çok iyi. Saygın bir tavır olarak İstanbullulara mal edilebilir. Ama ciddi anlamda çalışan insan var. Mecburu çalışan bizim gibi kurumları bırakın, OSB'de enerji kullanımı yüzde 40'larda azalma gösterdiğini söylediler. Yüzde 60 çalışıyor demek ki. Biz 3 milyon insanın sürekli dışarı çıktığını öngörüyoruz. Bu da ciddi bir tehdit" dedi.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI ŞAHSİ KANAATİM DEĞİL

İstanbul'da sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi talebinin kişisel olmadığını, bilim adamlarına ve İstanbul Pandemi Kurulu'ndaki görüş alışverişine dayandığını söyleyen Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu:

İki-üç haftalık önerim benim şahsi kanaatim değil. Bilimsel bir karar olmalı. Ankara'daki Bilim Kurulu'nun da bu talepte bulunduğu söyleniyor. Bir salgının ki bu henüz ilacı olmayan, aşısı bulunmamış bir pandemi sürecinin ancak ve ancak izolasyonla, tecritle engellenebilecek bir tehlike. Bizim gerekçelerimiz net. Mecburi hizmeti olan insanların çıkması, onun dışında herkesin evde kalması. Salgının yayılma hızını engelleyince, hastaneleri de sağlık altyapısını da rahatlatacaksınız. Bunun neden yapılmaması gerektiği konusunda İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ile görüştüm ama bir izahta bulunmadılar. Sağlık Bakanı herkesin kendi karantinasını ilan etmeli dediği bir noktada 2.5 milyon insan bunu yapamıyor. Bu da tehdit. Benim talebimin zamanı geçiyor. Bilim adamlarına göre geçen her gün, bunu gereksiz hale getiriyor. Bu teklifin de belki de son günlerini yaşıyoruz. İstanbul tümüyle iki-üç hafta kontak kapatmalı. İnsanlar izole olmalı. Biz devletin tüm kurumları ve belediyelerimizle bunun altından kalkarız.

‘SIFIR SİYASETEL ELE ALALIM’ ÇAĞRISI

İstanbul’da sokağa çıkma yasağının ‘sıfır siyaset’le ele alınması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüğünü ancak neden olmaması gerektiği noktasında net bir cevap alamadığını belirtti. İmamoğlu, belediye hizmetlerinin de kesintisiz sürdürmek için çalışanların da risk altında olduğunu söyledi. Bir metro hattında çalışan 9 şoförden 8’inin pozitif çıktığını örnek veren İmamoğlu, benzer riskin İETT şoförleri için de geçerli olduğunu anlattı.

İmamoğlu “Tabipler Odası da uyardı, sokağa çıkma yasağı demeyelim diye. Tamam demeyelim. Anti-demokratik. Ben de hoşlanmıyorum. Ciddi bir tecrit diyelim. Biz bunu yapmadıkça İstanbul’un yüzde 64’üne sokağa çıkabilirsin diyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece AK Partili belediyelerle toplantı yapmasını eleştiren İmamoğlu, “Ülkemizin moralini bozan bir durum. Bugünler bütünleşmeyi gerektirir. Böyle bir krizi aşmak istiyorsanız, birebir çalışıp, sürekli iletişim halinde olacaksınız. İstanbul bir ülke gibi yorumlanmalı ve tedbirler alınmalı. Türkiye’deki hastalığın yüzde 60’ı burada yaşanıyor. Burada en çok muhatap alınacak kişiler sayın Valimiz ve İBB Başkanı’dır. Kaymakamlar, ilçe belediye başkanları ile topyekûn mücadele edilmelidir. Siyasi bayrak altında seçilmişleri toplarsanız, bu tarihe kötü bir not ve anı olarak düşülmüştür. Umarım bundan sonra böyle hatalar yapılmaz. Şu anda her seçilmiş ve her atanmış büyük bir çaba göstermesi gerektiği bir gün” diye konuştu.

230 BİN AİLEYE YARDIM

İhtiyaç sahibi 450 bin yeni başvuru olduğunu söyleyen İmamoğlu, 230 bin aileye İBB’nin yardım yapar durumda olduğunu söyledi. 9 bin 500 kişiye kart dağıtımının sürdüğünü her gün 2 bin 500 koliyi adreslere teslim edildiğini anlatan İmamoğlu, “Beş yüz bin koli alımı yaptık. Gelen bağışları da yerlerine ulaştırıyor. Bize gelen bağışların Valiliğe bildirilmesi konusunda adım da attık. Daha önce hiç yapılmamış. Bizim kime bağış yaptığımızı devletimiz bilsin, bilecek. Bakanlık bir tedbir alması gerekirse alsın. Uyarması gerekiyorsa bizi uyarsın” diye konuştu
Belediyelerin bağış toplamasıyla ilgili engelleme tartışmasına da değinen İmamoğlu “Belediyenin bağış almasını engellemek Anayasa’ya aykırı. Bu süreçleri kimse sona erdiremez. Ne demek devlet içinde devlet. Devlet içinde Anayasal bir kurumuz. Açıklamalarında bir çelişki var. Devlet içinde devlet olmaz, yanlış bir usulle topladılar diyorlar. Devlet içinde devlet diyorsanız Gaziantep, Şanlıurfa da bu kapsamda. Onlar doğru yolla yapıyor siz doğru yolla yapmıyorsanız diyorsanız devlet içinde devlet diyemezsiniz. Gözün üstünde kaşın var diyorlar. Bu ülkede 4.5 milyon insan bir yardım olmadan geçinemiyor. İstanbul’da yüz binlerce günübirlik para kazananlar şu anda evine ekmek götüremiyor” diye konuştu.

İBB’NİN GELİRİ 1 MİLYAR TL DÜŞTÜ, SAĞLAM BİR PAKET LAZIM

Son bir ayda İBB’nin 1 milyar TL gelir kaybına uyardığını söyleyen İmamoğlu, hükumetin ‘kesinti yapmayacağız’ dışında belediyeler konusunda bir destek verilmediğini söyledi. Başlangıç olarak bir paket açıklandığını ama devamının gelmediğini belirten İmamoğlu
İmamoğlu şöyle konuştu:

“İşçiler, işveren, belediyeler, kobiler… Herkes sıkı bir ekonomik paket açıklanmasını bekliyor. Biz eğer dünya ekonomileri arasındaysak, önlemler konusunda da paketler açıklanmalı. Haziran’dan sonra ciddi bir ekonomik süreç yürütülmeli. Bir yıl içinde dünyanın yeni dönemine hazırlık yapacak önlemleri alacak bir ülke olmalıyız. Biz bunları konuşmalıyız. Ancak devlet içinde devlet demek bir akıl tutulması. Salgın süreci herkesin psikolojisini bozabilir. Biz insanların psikolojisini düzeltelim derken bir de akıl tutulmasıyla mı uğraşacağız. Bizim en son konuşacağımız şey siyaset olmalı bu süreçte. Ben devletin çağırdığı her yere sıfır tereddütle giderim. Atatürk Havalimanı’na yapılacak bir sahra hastanesi konusunda bile neler yaşandı. Bıraksınlar devlet içinde devlet suçlamalarını. İBB devletin ta kendisidir. Yüz bine yakın çalışanıyla, katkı sunan herkesle, içinde Cumhurbaşkanı’nın kendisi de var, lojistiği ile, bilgi birikim ile şu anda devletimize pandemi sürecini en iyi şekilde yönetilmesi için katkı sunacak devletimize birinci kurumdur. Bundan faydalanmayacaksınız da neden faydalanacaksınız… Uzlaşarak, ortak akılla sorunları çözmemiz lazım. Siyaset üstü davranma günü... Bunu söylemek bile utanç verici. Siyaseti bir kenara bırakıp bakmamız lazım meseleye. Bu günlerde bu siyaset tarzını unutmayanları, yarın toplum çabuk unutacak. Siyasetin de kurallarının yeniden yazılacağı bir döneme geçiş yapıyoruz. Bunları yakalamak için bu tarz siyasetten uzak durmak lazım. Bunu değerlendiremeyenler hem kendisine hem de topluma zarar verecek.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN