Mevsim değişikliklerinde genel olarak vücut saatinin yeni mevsime göre baştan ayarlandığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, “Öncelikle aydınlık ve karanlık sürelerin değişmesi uyku saatlerimiz başta olmak üzere vücut ritmimiz ve metabolizmamızla ilgili yeniden uyum sağlamaya yarayan pek çok değişikliği beraberinde getiriyor” dedi. Bu ayarlamaların bilinçli olmadığını, bin yıllar içinde evrimle kazanılmış otomatik bir mekanizma olduğunu söyleyen Dr. Hızlan, duyguların çevreyle olan ilişkiyi belirlediğini, dolayısıyla içinde bulunulan ortam ve şartlara bağlı olarak zaman zaman mutlu, canlı ve aktif hissetmenin ne kadar normalse, yine şartlara bağlı olarak hüzünlü, durgun ve içe dönük hissetmenin de o kadar normal sayılabileceğini belirtti.
Dr. Hızlan, “Sonbahar ve kış mevsimi bizim hüzünlü, durgun ve içe dönük hissetmememiz için gereken şartları taşır ve biz böyle hissederiz” dedi. Mevsimsel depresyon ya da anksiyete bozukluğu gibi durumlara farklı yaklaşmanın doğru olduğuna değinen Dr. Hızlan, “Kimi insanlar soğuğa daha hassastır, kimileri yağlı yemeklere gibi. Kimi insanlar da mevsim değişikliğinin etkilerine diğer insanlara göre daha hassas olabilirler. Bu durumda mevsim değişikliğinin etkileri daha şiddetli hissedilir ve bu etkiler günlük hayatı sürdürmeyi zorlaştıracak boyutta olabilir. Bu tip durumlarda bir doktorla görüşmek, mevcut durumun tıbbi yardımı gerektirip gerektirmediği konusunda destek almak gerekli olur” açıklamasında bulundu.