Gelecek Partili Serkan Özcan: Demokrasi yoksa doğrudan yatırım da yok

Gelecek Partili Serkan Özcan: Demokrasi yoksa doğrudan yatırım da yok

Gelecek Partisi Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan: (Kredi paketleri) Hükümet, Çin’in 2008’deki politikasını örnek aldı. Ancak orada insanlar yeni kullandıkları kredilerle eskilerin faizini öder hale geldi. Çin bankacılığının mali yapısı bozuldu. Aynı riski biz de taşımaya başlayacağız. (Swap) İçerde ‘dış mihraklar saldırdı’, kapı arkasından ‘işbirliği yapalım’ deniyor. Ülkeler döviz rezervimizin yetersizliğini anladı. Swapta temel koşul garantili para politikası ancak MB son 3 yıldır siyasetin altında ezildi.

ALİ YILDIRIM-KARAR

Türkiye’nin büyüme verilerine ilişkin geçtiğimiz günlerde TRT Haber’de açıklamalar yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Çin’i işaret etti. “Dünyada en çok yatırım çeken ülkenin hangi ülke olduğunu biliyorum ama bu ülkede demokrasi yok” diyen Albayrak “Türkiye yaşanan bütün bu süreçlere rağmen dünyada bu açıdan da pozitif ayrışan bir ülke” açıklamasını yaptı. İktisat dünyasında bu sözler oldukça konuşuldu. Geçtiğimiz günlerde de Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu da açıklamalara sert tepki göstererek “Hazine ve Maliye Bakanı’nın ‘demokrasi olmadan da ekonomik kalkınma gerçekleştirilebileceği’ yönünde Çin’i örnek gösteren açıklaması yan yana getirildiğinde demokrasimiz adına ‘nereye gidiyoruz?’ sorusunu sormak bir zaruret halini almış bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

KARAR Gazetesi’ne konuşan Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan ise Çin’e yapılan yatırımlardan bahsetti. Özcan “Kaderde 2020 yılında demokrasinin ve hukukun yatırımlar için önemini anlatmak da varmış” diyerek Çin’e yapılan doğrudan yatırımları anlattı. Özcan şunları dile getirdi: “Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Çin’i işaret ederek ‘dünyada en çok yatırım çeken ülke ve demokrasi, aynı cümlede kullanabiliyor muyuz?’ demiş. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan son rapora göre dünyada 1.3 trilyon dolarlık doğrudan yatırım (FDI) gerçekleşirken Çin (139 milyar dolar) ABD’den sonra en fazla FDI çeken ikinci ülke oldu. Dünyada en fazla FDI yapan ülkeler ise Japonya, ABD ve AB ülkeleri. Aslında Çin ile ilgili fark tam da bu noktada oluşuyor.”

Çin’e yapılan yatırımların gelişmiş ülkelerden olmadığını vurgulayan Özcan, bunun yüzde 72,1’inin Hong Kong’dan geldiğini aktardı. Yatırımcıların Çin demokrasisine, hukuk sistemine ve kurumsal kapasitesine güvenmediğini dile getiren Özcan “Hong Kong’u ise bir tür ‘finansal güvenlik duvarı’ biçiminde kullanıyor. Çünkü Türkiye’nin 64 puanla 71’inci Çin’in ise 59 puanla 103’üncü olduğu ekonomik özgürlük endeksinde Hong Kong 89.1 puanla dünyanın en özgür 2’nci ülkesi. Daha fazla detaya inersek verilere göre, Hong Kong hukukun üstünlüğü, mülkiyet hakkı, yargı etkinliği ve dürüst devlet sisteminde dünyanın en güçlülerinden biri” açıklamalarını yaptı.

‘SWAP YAPAMAYINCA KATAR’DAN HATIR ÇEKİ ALDIK’

En son gerçekleşen kur krizinin ardından swap işlemleri gündeme yeniden geldi. Bu dönemde TL’ye yapılan saldırılardan bahseden Serkan Özcan “Önümüzde bir swap örneği var. İçerde bize dış mihraklar, düşmanlar saldırdı deniyor. Ama yurtdışında kapının arkasından hadi gelin birlikte işbirliği yapalım deniyor. Türkiye salgın krizine ekonomik anlamda oldukça kötü yakalandığı için çok büyük güçlük içerisinde kaldı. Çünkü Merkez Bankası’nın rezervlerinin 77 milyar dolarlık kısmı kuru sabitlemek kullanıldı. Salgın gelince rezervler hazırlıksız yakalandı. Swap anlaşması yapmamız gereken ülkeler Türkiye’nin döviz rezervinin yetersiz olduğunu anladı. Topluma bu yansıtılmasa da ABD’den Avrupa Birliği’nden İngiltere’den Japonya’dan yani rezerv para sahibi olan ülkelerden swap anlaşmaları yapmak istediler. Swap anlaşmasını yapmak için çok temel koşullar var. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi de Merkez Bankası’nın garantili bir biçimde para politikası uygulaması. Ama maalesef Merkez Bankası son 2-3 senedir, siyasetin altında ezildi. Bağımsızlığını kaybetti. Uluslararası sistemde rezerv para üreten merkez bankaları, bizim Merkez Bankamızla swap anlaşması yapmak için gerekli şartların oluşmadığını gördüler. Bu durumda bize de bir güven ithalatı lazım. Onu da Katar ile yaptık. Esnaflar kötü giden işleri karşısında piyasada ticaretini döndürmek için arasının iyi olduğu başka bir esnafla hatır çeki alışverişi yapar. Türkiye Katar ile bir anlamda hatır swapı anlaşması yaptı. Yani ABD, Avrupa ve Japonya ile yapamadığı güven ithalatını Katarla yaptı” ifadelerini kullandı.

‘PARASAL GENİŞLEME GEREKİYORDU’

“Bizim çok net bir biçimde gördüğümüz bir şey var” diyen Serkan Özcan, Türkiye’de kamu ve bütçe yönetiminin son birkaç yılda oldukça kötü yapıldığını söyledi. Özcan “2002 finansal ekonomik krizinden sonra, AK Parti’nin iktidara geldiğinde kamu ve bütçe yönetimi çok güçlüydü. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra ve sayın bakanın atanmasından sonra gerçekten bütçede keskin bir bozulma yaşandı. Virüs öncesinde zaten kötü olan ekonomik tabloyla birlikte salgına da zayıf yakalanmış olduk. Yani Hazine bu virüse tam takır kuru bakır yakalandı. Hatta geçen sene bütçe performansını bir miktar daha iyi gösterebilmek adına gelirleri arttırıcı önlemler alındı. Yıllarca kullanılmayan hiç kimsenin aklına bile gelmeyen Merkez Bankası’nın yedek akçesi de kullanıldı. Gelinen noktada korona belasına tam tıkır yakalanınca ellerinde başka çare kalmadı. Bu sefer kredi yoluyla paketleri büyük göstermeye çalıştılar. İş öyle bir noktaya geldi ki bütün dünyada mali genişleme yapılırken, ülkeler vatandaşlarına direk olarak hibe şeklinde transferler gerçekleştirirken biz bütün meseleyi krediyle çözebilme üzerinde durduk. Bu doğru bir gidiş değil. Her şeye rağmen bir mali ve parasal genişleme politikası açıklanması gerekiyordu” diye konuştu. bırakılsa yıllık TÜFE yüzde 9,5 gibi. Demek ki 2 puan enflasyona doğrudan devlet sebep oluyor” diye konuştu.

KREDİ POLİTİKASINDA ÇİN'İ ÖRNEK ALIYORLAR

Kredi politikasında da Çin’in örnek alındığını anlatan Serkan Özcan “Daha önce demokrasi ve yatırım fonlarında söyledikleri gibi Çin’i yine örnek alıyorlar. Neden? Çünkü 2008-2009 finansal krizi sonrasında Çin’de çok büyük bir kredi genişlemesi ve politikası uygulanmıştı. Bu kredi genişlemesi politikasıyla ekonomi toparlanmaya çalışılmıştı. Gerçekten de Çin’de başarılı olmuştu” dedi. Bugün ekonomistler Çin’de aynı politikanın başarılı olup olamayacağını tartışıyor. Çin yeniden böyle bir şey yapabilir mi? sorusunun cevabının ‘hayır yapamaz’ olduğunu söyleyen Özcan şunları aktardı: “Çünkü 2008-2009 finansal krizinden sonra Çin’de borçlanma o kadar farklı arttı ki artık yer kalmadı. Şu anda insanlar Çin’de yeni kullandıkları kredilerle eski kredilerin faizlerini öder hale geldiler. Çin bankacılık sisteminin mali yapıları böylece bozuldu. Maalesef Çin’deki aynı riski biz de taşımaya başlayacağız. Bütün problemler krediyle çözülmez. Bu Çin aklı demokrasi ve yatırım ilişkisinde de olduğu gibi aynı sorunla karşı karşıya kalabiliriz.”

‘HONG KONG ARACI OLARAK KULLANILIYOR’

Çin’e doğrudan yatırım yapılmadığını sosyal medya hesabı üzerinden de grafiklerle anlatan Serkan Özcan “Başka bir deyişle Sayın Bakan’ın sandığı gibi uluslararası yatırımcı Çin’e doğrudan yatırım yapmıyor. Yatırımcı demokrasinin, hukukun, açıklığın ve serbest kambiyo rejiminin olduğu, kurumsal kapasitesine güvendiği Hong Kong’u, Çin’e yatırım yapmak için bir ‘aracı’ olarak kullanıyor. Nitekim, 2010-2018 yılları arasında Çin şirketlerinin; -%73’ünün halka arz edildiği, -%60’ının bono ihracını gerçekleştirdiği, -%26’sının ise sendikasyon borçlanmalarını yaptığı, finansal merkez Hong Kong” diye konuştu.

‘GÜÇLÜ SERMAYE HUKUKLA OLUR’

“Türkiye’de son yıllarda aşırı güvenlik kaygısı ile özgürlükleri yeniden 90’lı yıllara geri döndürme hevesine, şimdi de ‘milli ekonomi’ söylemi ve Çin’i örnek gösterip, demokrasinin önemini azaltmak ekleniyor” diye konuşan Serkan Özcan “Güçlü bir yatırım ortamı için ön şart demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür. Rekabetçi bir ekonomi ve girişimci dostu bir yatırım ortamı öngörülebilirliğin sağlandığı, kuralların herkese eşit uygulandığı, mülkiyet hakkının güvence altına alındığı bir ortamda kurulabilir” dedi.

‘KARTELLEŞMEYİ ÖNLEYECEĞİZ’

Gelecek Partisi’nin ekonomi politikalarından da bahseden Serkan Özcan “Toplumumuzun insanlık onuruna yaraşır bir yaşam standardına ulaşmasının önündeki bütün engelleri ortadan kaldıracağız. Bu hedefe, meselelere hakim, liyakat sahibi bir ekiple ulaşabileceğimize inanıyoruz. İsrafı, devlet eliyle zenginleşmeyi ve kartelleşmeyi ve keyfî müdahaleleri önleyeceğiz. Piyasa ekonomisine bağlı kalacak, nesnel ve genel kurallar koyarak ve bu kurallara uygunluğu denetleyerek ekonomiyi yönlendireceğiz. Merkez Bankası ile diğer bağımsız kamu otoritelerinin kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesini ve siyasetten veya piyasadan kaynaklanabilecek her türlü doğrudan müdahaleye karşı bağımsızlıklarının korunmasını sağlayacağız. Sağlıklı bir yatırım ortamı için, kamu hizmetine giriş, kalış ve yükselişin kayırmacılık, nepotizm ve farklı çıkarlar sebebiyle aşındırılmasına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN