Getirmek geltirmekten mi geltirilir?

Şehadet nasıl getirilir, neden getirilir kelimesini kullanıyoruz, bunu irdelemeye çalışırken şehid kelimesinin şahid kelimesinden farkına odaklandık. Şehid ile şahidin farkını kavramak bir Türk için zor bir iş. Bunu görebilmek için Arapçaya biraz vukufiyet gerekiyor. Birçok insan Arapça öğrenirken bu tür ayrımlara çok dikkat etmeyebilir, kelimeler arasında anlam farklılıkları, aynı kökten olmalarına rağmen nasıl oluşuyor, bunu izlemeye tahammül yetiremiyor. Oysa bu bizim “ Rabbena vela tuhammilna ma la takatelena bih” diyebileceğimiz yüklerden değil. Böylesi ayrımları öğrenmek için bir dilin tamamını öğrenmeye gerek yok elbet.

Bunu öğrenmenin bize sağlayacağı fayda, sesler ile mana arasındaki o muazzam irtibat. Modern dilciler sesle anlam arasındaki irtibatın tesadüfiliğinden söz ederken nasıl bir anlamlar bağı okyanusunu gözlerden kaçırdıklarının farkında değiller muhtemelen. Her şeyi bildiğini zannetmek kaderine mahkum olmuş bir akademik dilcilik tavrı ne acıklı bir kader.

Geçen hafta değindiğim zeka ile zekat arasında irtibat kurmanın en azından Arapçada orta iştikak ve büyük iştikak için mümkün olabileceğini, iki kelimenin z’lerinin farklı z’ler olduğunu; İştikak-ı Sağir açısından bu irtibatı kurmanın yanıltıcı olacağını ifade ederek; zeka/zekat irtibatlılığı ile ilgili ifademizi düzeltmiş olayım.

“Bir kısım din dili kelimelerinin yanına koyduğumuz Türkçe fiilleri getirirken o fiilleri neden getiriyoruz?” Problemimiz bu idi. Bunun ile cedelleşiyoruz. Buraya kelime –i şehadet getirmek derken “getirmek” kelimesini neden kullanıyoruz, sorusundan gelmiş idik. Bir okurumuz ninesinin bir kelimenin manasını hatırlayamadığı zaman “getiremedim” dediğini paylaşmıştı yorum olarak. Kendisine teşekkür ediyorum bu güzel katkısı için. Mekanı cennet olsun, okurumuzun anneannesi orada hatırlayamadığı manayı zihnine, hafızasına mı getiremiyor, hafızasındaki bir bilgiyi dile mi getiremiyor. Zihin ile dilin irtibatlı olduğu bir zemine mi getirememiş oluyor? Ben sonuncusuna daha uygun bir durum olduğunu düşünüyorum örnek verdiği durumla ilgili. Ama unutmak kelimesini hatıra getirmek ile birlikte düşündüğümüzde unutmanın un ufak olmak ile irtibatını ve kökses teorisi yaklaşımı ile unutmanın başına “b” sesi gelmiş hali ile b-una-manın unutma ile irtibatını hatırınıza bir getiriniz. Getirmeyi tabii halihazırdaki Türkçenin yapısı yaklaşımı ile algılamaya çalışanlar “geltirmek” açıklaması ile karşılaşıyorlar. Getirmek geltirmekten geliyor diyor birçok dilcimiz. Getirmek geltirmekten ise götürmek göltürmekten mi geliyor, göndermekten mi geliyor? Göndermekten geliyorsa götürmek geltirmek neden yaşamıyor da göndermek yaşıyor?

İrdelemeye devam edelim…

İlgilisine not:

*23 Nisan Dünyada Dünya Kitap Günü olarak kutlanıyor. Türkiye’de çocuk bayramının gölgesinde kalıyor Dünya Kitap Günü. Aynı zamanda Evliya Çelebi Seyahatnamesine bir 23 Nisan gecesi başlamış. Biz DilEvi Etimoloji Topluluğundaki arkadaşlarımız ve Evliya Çelebi’yi seven herkes ile o gece Evliya Çelebi’nin seyahatlerine başlangıç gecesinde Beyazıt Devlet Kütüphanesinde bir grup seyahatnamesever geceden sabaha kadar Evliya Çelebi Seyahatnamesini okuyacağız. Artık kaç sayfa okuyabilirsek… Allah kerim, gece geniş, seyahatname leziz mi leziz.

*DilEvi Etimoloji Topluluğuna katılmak isteyen ilgililer [email protected]’a mail atabilirler.

*TRT Radyo1’de etimoloji programımız ‘Kelime Ağacı’ hafta içi her gün saat 14.25’te yayınlanmaktadır.

*26 Nisan Perşembe günü Burdur Bucak Kitap Fuarında olacağım. Haftaya Aksaray Kitap Fuarı ve sonrasında da Karaman Kitap Fuarı… Hemen ardından da Pendik Kitap Fuarı ve Sirkeci Garında düzenlediğimiz 9. Uluslararası Dergi Fuarı… Sonra da Ramazan ile sahil-i selamete erişeceğiz inşallah.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum