Göçmen kuşun gariplik duygusu

gönül düştü bin arzunun izine

bilemedik eğrisi ne düzü ne?

şimdi kefen örüyoruz özüne

öz külünden, çiçeğinden dünyanın.

Bahtiyar Vahapzade

Zaman akıp gidiyor. Güzellikler solup gidiyor. Güzelliklere sebep, güzelliklere taşıyıcı, güzelliklere ev sahibi olmanın telaşı yok üzerimizde. Geçip gidiyoruz yanlarından, hiç farkında olmadan. Neredeyiz ve kimiz hiç bilmeden.

Yeni bir ay doğmuyor omuzlarımda.

Başımı çeviriyorum akıp gidiyor hayat.

Ellerimin arasından kayıp gidiyor ömür perdem.

Perde kapanmadan, son bir güzelliği görmenin telaşına düşüyorum.

Zaman aşılmaz dağlardan bir yüce dağ. Dağları göğe çıkaran insan, dağları aşmak için önünde ağlayan insan, aşamadığı dağları delmeye çalışan insan, çabası ve acısı hiç bitmeyen insan...

Duygularımızla aklımız arasına duvarlar örüyor, o duvarlarla kendimize muhkem kaleler yapıyoruz. Bizi oradan çıkaracak her şeyden korkuyoruz. İlişkilerimiz “iki artı iki eşittir dört” netliğinde olsun istiyoruz. Başımız ağrımasın, sesimiz kısılmasın, yaramız olmasın istiyoruz. Sürprizlere yer kalmasın hayatımızda, filmin sonunu ilk sahneden anlayalım istiyoruz.

Oysa sade bir şefkat değil miydi aradığımız? Sızlayan bir gönül değil miydi ihtiyacımız olan şey? Bir can değil miydi vereceğimiz? Merhamete muhtaçtık, biliyorduk bunu. Ne değişti?

N’olaydı, az meylim olaydı can vermeye. Yok ama cesaretimiz can vermeye, can bulmaya, gönlü yola koymaya. Gönül de cesaret de esaret altında. Prangalara vurulmuş kalbimiz, ölüyoruz.

***

Yolculuk insanın yegâne öğretisi... Yol da yolculuk da insana ayna. Bir rüyada bulacağız aslımızı. O rüyayı o aynadan göreceğiz şüphesiz.

Ne öğrendinse yolda öğrendin, ne unuttunsa yolda unuttun. Neye sevindinse ve yerindinse yine her şey bu yolda yaşandı. Ana rahminden ayrılırsın, dünya yolculuğu başlar senin için. Sevgiyi, şefkati, emanet olmayı öğrenirsin. Emaneti taşımak için heyecanlanırsın. Vakit gelince emaneti teslim edeceğin bir eli tutarsın. Budur hikâyen.

Bu hikâyenin devam edeceği bellidir.

Âdemden insana taşınmış emanet. Yolculuk bu. Yağmurla birlikte gelen, yağmurla süren yolculuk. Rahmet yağmuru… Kim yağmurdan başkasını görmez ve karışırsa ona, kalplerde var olur. Kim de vakte karşı sözler söylemekten kaçarsa kaybolur gider zamanın kollarında.

“Yaşam, bir göçmen kuşun gariplik duygusudur.” demişti Sohrab Sepehri.

Biz bu diyardan göçecek kuşlardanız.

Yorulmaz mı kuş, bitap düşmez mi kanadı?

Elbette yorulur, elbette bitap düşer.

Yorulmak da göçmek de güzeldir.

Aşk ile, emek ile, hoşluk ile, hû ile yoğrulsun yolumuz, gönlümüz, ömrümüz.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum