Görüşler

2020’li yıllarda dünya ve Türkiye

2020’li yıllarda dünya ve Türkiye

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı E. Fuat Keyman “Türkiye ne Irak ne de Rusya ya da Çin.. Küresel vizyonunu hep adalet-hakkaniyet-özgürlük temelinde götürmüş bir ülke” diyor.

E. FUAT KEYMAN YAZDI

Bir önceki yazımda okuyucularımıza 2020’li yıllarda küreselleşen dünyamızın nereye evrileceği üzerine altı seçenekten bahsetmiş ve onlardan beş dakika düşündükten sonra kendi tercihlerini iki seçenek içinde yapmalarını istemiştim. 

Bu seçenekleri kısaca hatırlıyalım... 

Gelecek on yılda küresel ve bölgesel çalkantı devam edecek ama dünyamız esas olarak (1) Güvenlik Dünyası; (2) Kurallar ve Kurumlar Dünyası; (3) Eşitsiz Dünya; (4) Kabile Dünyası; (5) Isınan Dünya; (6) Digital Dünya olarak şekillenecek. 

6 seçenekten 2 tercih yapın oyununu 2019’nda yaptığım yurt içi ve dışı konuşmalarda ve toplantılarda katılımcılarla oynadım. Bu oyunların sonucunda, yurt dışında, özellikle  Batı’da, ve Türkiye’de, ilk iki tercih yüzde 70-75 oranda “Eşitşiz Dünya” ve “Isınan Dünya” oldu.   

Siz de bu tercihi yaptınız mı? Eşitsiz ve Isınan Dünya dediniz mi? 

Sonraki tercih, yaklaşık oranlarda, “Digital Dünya” ve “Kabile Dünyası” oldu. İlginç olarak, beklenen tercih olan “ABD-Çin Çatışması temelinde şekillenen Güvenlik Dünyası” beşinci olurken, demokrasi ve hukuk temelinde düşündüğümüz “Kurallar ve Kurumlar Dünyası” her oyunda son tercih oldu. 

Bu tercihler temelinde şu sonuca varabiliriz, 2020’ler dünyası, insanı ve insan-canlı hayatını dolaysız etkileyecek gelir, iş, refah ve temel ihtiyaçlara adil katılım boyutlarını içeren “Eşitsizlik sorunu” ve tüm insanlığı ve geleceğimizi etkilecek “Küresel Isınma sorunu” tarafından şekillenirken, “Digital Dünya”nın sorunlarımıza çözüm olma noktasındaki önemi de daha fazla ciddiye alınacaktır. 

Şu saptamayı yapabiliriz: Küresel dünyamız, Eşitsiz ve Isınan Dünya olmaya evrilirken, gelecek on yılda, teknoloji ve digitalleşme yoluyla sorunlara çözüm bulma çabaları da giderek artacak.   

Bu, aynı zamanda bize, toplum ve dünya yönetimi konusunda da önemli ip uçları veriyor: 

Birincisi, güvenlik-ekonomi-demokrasi denkleminde, ekonomi ve güvenlik vurgusu demokrasinin önüne geçiyor; Bununla birlikte,  

İkincisi, ekonomiden anlaşılan, büyüme, yatırım, finans değil; aksine, insani kalkınma, daha somutta, “işsizlik-yoksulluk-temel ihtiyaçlardan yoksunluk” sorunları ve bu sorunlara çözüm bulunması. İnsani ekonomik kalkınma anlayışı neoliberal ekonomik büyüme anlayışının önüne geçiyor. 

Üçüncüsü, güvenlikten anlaşılansa, devlet güvenliğinden daha çok, “insani güvenlik”, güvenlik anlayışının odağının insan, canlı, ve doğa olması. 

Dördüncüsü, eşitsizlik ve ısınma tercihi ve tartışması içinde,“haysiyet”, “hakkaniyet”, “adalet” ve “haklar-özgürlük” kavramlarına ve ilkelerine referans veriliyor. Örneğin, işsizlik ve yoksulluk sorunu, sadece ekonomik bir sorun değil, insanların haysiyeti ve hakları üzerine bir saldırı olarak da görülüyor. Türkiye ve dünya yönetiminde de, insani güvenlik temelinde hakkaniyet ve adalet ve özgürlüğe dayalı bir yönetim anlayışı talep ediliyor. 

Tüm bu veriler içinde, 2020’li yılların, alttan gelen ve insani düzeyde seslendirilen “eşitsizlik ve küresel ısınmaya karşı mücadele” talepleriyle; hükümetler düzeyinde, yukarıdan aşağıya hareket eden, ve devlet güvenliğini ve ekonomik büyümeyi ön plana çıkartan siyaset ve yönetim anlayışı arasındaki gerilimler artaması ve derinleşmesi içinde geçeceğini ön görebiliriz. 

Türkiye’de de, son iki yıldır, toplum ile hükümet arasında, Türkiye nasıl yönetilmeli sorusuna yanıt vermede ciddi bir farklılaşma, hatta kopukluk ortaya çıkıyor; 

Toplumsal yaşamda ve farklı kimlikler içinde bir bütün olarak, eşitsizliğe ve küresel ısınmaya karşı mücadele edilmesi talebi dile getirliyor. Toplum, (genç) işsizliğe, yoksulluğa, yoksunluğa karşı mücadele eden ve bunu yaparken “haysiyet, hakkaniyet, adalet ve özgürlük ilkelerini” yaşama geçiren bir ülke yönetimi özlemi içinde. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yse, merkezi konuma koyduğu devlet güvenliği ve ekonomik büyümeyi ön plana çıkartan yönetim anlayışını konsolide etmek istiyor. 

Devlet yönetimi ile toplum arasındaki bu kopukluk, seçim sonuçlarında yaşanıyor, kamusal tartışmayaya yansıyor, alternatif siyasi hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.  

Bir tarafta, hemen yeni yılın ilk günlerinde, 2 Ocak’ta Türkiye’de, Libya’ya asker gönderme tezkeresi onaylanıyor; 3 Ocak’ta, ABD-İran gerilimini savaş noktasına getirecek, ABD’nin füze saldırısıyla Irak’ta, İran’in ikinci yöneticisi konumundaki Devrim Muhafızları komutanı Kamil Sülaymani öldürülüyor: ABD’yi, Rusya’yı, İran’ı, onlarla hareket eden devletleri ve de Türkiye’yi yönetenler, sert-askeri güç temelinde savaş hamleleri yapıyorlar, “Güvenlik Dünyası” tercihlerini güçlendirmek istiyorlar; 

Diğer tarafta, Türkiye toplumu ve insanı, “haysiyet-hakkaniyet-adalet-özgürlük’ ekseninde bir ülke taleplerini dile getiriyorlar; vatanseverliği, sadece devlet güvenliğini sağlamak için çalışmak değil; aynı zamanda ve daha öncel olarak, “insani güvenliğin” tüm insanlar, canlılar ve doğa için tüm boyutlarıyla yaşandığı bir Türkiye için çalışmak ve çaba göstermek olarak tanımlıyorlar.  

2020’lerin Eşitsiz ve Isınan dünyasında Türkiye, güvenlik-ekonomi-demokrasi dengesini kurma da bölgesinde öncü olabilir; 2010’ların başında Arap Baharında dile getirilen haysiyet-haklar-adalet talebini tekradan küresel ve bölgesel barışın sağlanmasın da gündeme taşıyabilir; küresel düzeyde sorumlu ve itibarlı bir devlet olarak hareket ederken, yeni bir dış politika anlayışını da, “önce insan” temelinde seslendirebilir. 

Türkiye’nin, buna gücü ve potansiyeli var. 

Türkiye ne Irak ya da Suriye ne de Rusya ya da Çin: Osmanlı’dan bugüne küresel vizyonunu hep adalet-hakkaniyet-özgürlük temelinde, Yurtta Sulh-Cihanda Sulh şiarıyla götürmüş bir ülke. 

Şüphesiz ki, altını çizelim, tarihsel süreç içinde, Türkiye, ne zaman kendi içinde reform-demokrasi-birlikte yaşama üçgeninde başarılı olmuşsa, o zaman küresel sorumluluklarını yerine getirme de başarılı,  dünyadaki algısı da olumlu olmuş. 

2020’ler de niye bir kere daha bunu yaşamayalım? 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir