Görüşler

Ali Aydın yazdı: MEB’in en zor günü: 18 Ocak Cuma

Ali Aydın yazdı: MEB’in en zor günü: 18 Ocak Cuma

Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ali Aydın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hayata geçirdiği disiplin düzenlemesiyle ilgili değerlendirmede bulunuyor.

Yeni eğitim yılı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un geçen hafta tüm eğitimcilere hitaben yaptığı konuşmayla başladı. Önemli mesajların, dikkate değer vurguların yer aldığı konuşma müstakil bir yazının konusu olabilir. Ne var ki konuşmanın birkaç gün öncesinde MEB’in yapmış olduğu yönetmelik değişikliği Sayın Bakanın verdiği mesajların önüne geçti.

1 Eylül günü pek çok basın-yayın kuruluşu MEB’in Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı bir değişiklikle devamsızlık yapmayan öğrenciyi ödüllendirdiği haberini geçti. O gün, haber sitelerinin neredeyse tamamı birbirinin aynısı olan şu cümlelerle haberi aktardı:

“Bakanlıktan yeni düzenleme! Devamsızlık yapmayan öğrenciye ödül geliyor!”

“Devamsızlık yapmayan öğrenci ödüllendirilecek!”

Haberin sunumu öğrenciye müjde niteliğindeydi adeta. Oysaki başarılı öğrencilerin cezalandırılması anlamına gelen ve olası sonuçlarının çok da öngörülemediği anlaşılan bir değişiklikti bu. Büyük sıkıntıya yol açacak bir durum var ortada. Yönetmelikte değişikliğe konu olan madde üzerinden gidersek sıkıntıyı ortaya çıkaran durum anlaşılabilir.

1 Eylül tarihli değişiklikten sonra ilgili yönetmelik maddesinin tam metni şu:

“Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, derslerdeki gayret ve başarılarıyla üstünlük gösteren, özürsüz devamsızlık süresi 5 günü geçmeyen, tüm derslerden başarılı olan, dönem puanlarının ağırlıklı ortalaması 70.00’ten aşağı olmayan ve davranış puanı 100 olan öğrencilerden; 70,00-84.99 arasındakileri teşekkür belgesi, 85.00 ve daha yukarı olanları takdir belgesi, Ortaöğrenim süresince en az üç öğretim yılının bütün döneminde takdir belgesi alanları üstün başarı belgesi ile ödüllendirir.”

Altı çizili ifade, değişiklikten sonra bu maddeye girdi. Özetle deniyor ki, öğrencinin davranış notları ve yıl sonu başarı puanı 100 dahi olsa, 6 gün özürsüz devamsızlık yapmışsa başarı belgesi alamaz. Öğrencinin yasal özürsüz devamsızlık süresi kaç gün diye baktığımızda 10 gün olduğunu görüyoruz. Yani adalet duygularını her geçen gün biraz daha körelttiğimiz öğrenciye şunu demiş oluyoruz; sana 10 gün devamsızlık hakkı veriyorum ama bunu 5 günden fazla kullanırsan benden başarı belgesi alamazsın.

Yapılan bu değişiklikle MEB’in öğrenciyi okulda tutma, devamsızlığı önleme amacında olduğunu anlayabiliyoruz. Fakat bunun yolu başarılı öğrenciyi yasal devamsızlık hakkını kullandığı (kullanmak zorunda kaldığı) için cezalandırmak şeklinde olmamalı. Devamsızlık hakkını 5 günden daha az kullanan öğrenciyi farklı yollarla da ödüllendirebiliriz. Kaldı ki bu mevcut uygulama içerisinde de var. Mesela akademik başarı durumuna bakılmaksızın öğrenciye verilen onur belgesi bunun örneği.

Takdir, teşekkür ve üstün başarı belgesi bir ödüldür ve öğrencinin akademik başarısına verilir. Bu yönetmelik değişikliği ile maalesef takdir, teşekkür ve üstün başarı belgesi almak, ödüllendirilen davranışla hiçbir ilgisi bulunmayan bir kritere bağlanmış oluyor. Böylece başarılı öğrenciler için sembolik anlamı olan bir ödül cezaya dönüşmüş oluyor. Ödülü akademik başarısıyla hak ettiği halde sırf kendisine verilmiş olan devamsızlık hakkını kullandığı için öğrenci ödülden mahrum bırakılarak cezalandırılıyor. Ödül-ceza mantığına kısa devre yaptıran bir yönetmelik değişikliğiyle karşı karşıyayız ve bunun sonuç olarak ciddi sorunlar çıkartması muhtemel.

Ödül-ceza mantığına kısa devre yaptıran bir yönetmelik değişikliği ile karşı karşıyayız ve bunun sonuç olarak ciddi sorunlar çıkartması muhtemel.

Olası senaryoyu zihnimizde hemen canlandırabiliriz: Diyelim ki bugün günlerden 18 Ocak Cuma. Tüm Türkiye’de çocuklarımız birinci dönemin son gününde sabırsızlıkla karnelerini almayı bekliyorlar. Akşam haberlerinde neşe içinde karnelerini alan öğrencileri göreceğimizi umut ediyoruz. Ne var ki haberlerde, tüm derslerinden başarılı olduğu halde yasal devamsızlık hakkı olmasına rağmen “5” gün kotasını geçtiği için takdir / teşekkür belgesi alamayan ve bunun için gözyaşı döken liseli gençleri izliyoruz. Bu görüntülerden sonra kamuoyunun infiale kapılmaması düşünülemez. Ve eğer yönetmelik mevcut haliyle kalırsa bu türden görüntülerle karşılaşmamız kaçınılmaz. Göreve geldiği günden itibaren öğretmenin yanında ama sürekli öğrenci merkezli bir duyarlılığı öne çıkaran Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un döneminde böyle bir manzaranın ortaya çıkması ise maalesef büyük bir talihsizlik olur. Henüz vakit varken Milli Eğitim Bakanlığı behemahâl bu yanlıştan dönmelidir.   

Takdir, teşekkür öğrencinin akademik başarısına verilir. Bu yönetmelik değişikliğiyle başarı belgesi almak, ödüllendirilen davranışla hiçbir ilgisi bulunmayan bir kritere bağlanmış oluyor.

Her eğitim yılı başında çocukları, kaşlarımızı çatıp, parmağımızı sallayarak tehdit etmekten, sürekli ceza müessesesini çalıştırarak yüklerini arttırmaktan vazgeçmeliyiz. Yeni eğitim yılına gerginlikle, stresle, korkuyla değil umut, neşe ve heyecanla başlamaları gereken öğrencilerin, kendi içinde tutarsızlık ve adaletsizlik barındıran yönetmelik maddeleriyle büyüklerine olan güven ve saygılarını yitirmelerine neden olacak uygulamalardan geri durmalıyız.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir