Erdoğan'dan Adana Mutabakatı vurgusu

Erdoğan'dan Adana Mutabakatı vurgusu

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu HGM Atlas ve HGM Küre Uygulamaları'nın tanıtım töreninde konuştu. Gündeminde Adana Mutabakatı olan Erdoğan, "1998 Suriye ile Türkiye arasında bir Adana mutabakatı imzalanmıştır. Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabi dünkü seyahatten sonra sayın Putin ile de yaptığımız görüşmelerde bu Adana mutabakatının yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı durmamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Milli Savunma Bakanlığımızın ve üniversitemizin değerli mensupları; sevgili öğrenciler; kıymetli misafirler; biraz önce izlediğimiz Harita Genel Müdürlüğü Küre ve Atlas Milli Harita uygulamalarımızın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Şimdi harita genel müdürlüğümüzün, milli savunma bakanlığımızın çatısı altında ortaya çıkmış olması bizler için iftihar vesilesidir. Her ne kadar bugün resmen hizmete açıyor olsak da bu uygulamaların gerisinde Türkiye'nin geçmişten bugüne tüm birikiminin yattığı biliyoruz. Niye bu kadar geciktik diye hayıflanıyoruz. Bardağın dolu tarafından baktığımızda ise hamd olsun milli harita uygulamamıza kavuştuk diyoruz.

Dijital dünyadan söz ediyoruz. Geçtiğimiz yıla baktığımızda dünyanın en değerli 5 şirketinin tamamının, ilk 10 şirketin 7'sinin dijital teknoloji hizmet şirketleri olduğunu görüyoruz. Savunma Sanayiindeki millilik oranını yüzde 65 seviyesine çıkardık. Türkiye uzay ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya geçtik.

Araştırma, geliştirme merkezlerimizin sayısı şu an itibari ile 1000'i geçti. Teknopark sayımız 81'i buldu. Gençlerimizin bilim ve teknolojiye olan ilgilerinin her geçen yıl arttığını görüyoruz. Bugün tanıtım törenini yaptığımız harita programlarımız da bu gayretlerimizin bir örneğidir.

Biz "Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye" diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz. Bugün artık gücün belirleyicisi, sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyeti olarak ifade ediliyor. Verinin değere dönüşmesi ise ancak yerli ve milli bir anlayışla sahiplenilmesiyle mümkün. Nasıl ülkemizin her karış toprağı bizim için canımız pahasına sahipse, her veriye aynı gözle bakmalıyız. Bugün artık kendi ürettiğimiz verinin ülkemizin kontrolünde olması da siber dünyadan gelecek saldırıya karşı tedbirlerin alınması da başlı başına güvenlik meselesidir.

Tüm bu işlerin kararlılıkla yürütülmesi için dijital dönüşüm ofisimizi görevlendirdik. Bu ofis direkt olarak şahsıma bağlandı. Amacımız sadece anlık veriyi takip etmek değil, asıl olarak bu veriyi işleyerek anlamlı hale getirecek ve kullanılabilir hale getirecek adımların atılmasını sağlamaktır. Verinin işlenmesinde zaman, konum, harita bilgisi gibi hususlar kritik öneme sahip.

İşte bugün tanıtımını yaptığımız; Harita Genel Müdürlüğü ATLAS ve KÜRE uygulamaları bu bakımdan hayati öneme sahiptirler. Daha önemlisi bu süreçte yapay zekanın öne çıkmasının kaçınılmaz hale gelmesidir. Yapay zeka, dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrimdir. Bu büyük değişim sürecini kontrollü bir şekilde yürütmemiz gerekiyor. Gerekli hazırlığı yapmadan böyle bir değişim seline kapılmak, bizi çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya getirecektir.

"İNSAN HER ŞEYİN MERKEZİNDE OLMAYA DEVAM EDECEKTİR"

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka konusunda nereye varılırsa varılsın; insan her şeyin merkezinde olmaya devam edecektir. İnsan varsa bütün bu gelişmeler, eserler var. İnsan yoksa bunların hiçbirisi yok. Biz tüm çalışmalarımızı insan merkezli bir anlayışla sürdüreceğiz. İnsanı metalaştıran; insanı eşyaya hizmet hale getiren anlayış bizim kültürümüzle bağdaşmaz. Bizim mutlak sorumlu olduğumuz tek güç rabbimizdir. Onun dışındaki her şey, her faaliyet, her üretim insan içindir. Türkiye olarak bizi orta üst ve üst gelişmişlik derecesine sahip ülkelerden ayıran en önemli özellik bana göre işte bu anlayıştır.

Biz asla batı dünyasının mültecilere kapılarını kapatmasına, her gün onların ölümünü seyretmesine yol açan zihniyetiyle hareket etmedik, edemeyiz. Irak'ta Suriye'de Balkanlarda Kafkaslarda nice krize bu anlayışla müdahil olduk, oluyoruz. İnsani yardımlarda özellikle milli gelire oranla söylüyoruz. Dünyada bir numarayız. Dünyanın en zengini denilenler bizim çok çok arkamızda yer alıyor. 

"BİZİM SURİYE'DE İŞGAL DERDİMİZ YOK"

Dün Rusya seyahatimizin ana ekseninden birini bu oluşturuyordu. Attığımız adımlar bunun için. Oradaki huzuru nasıl sağlarız? Afrin'de nasıl sağlarız? İdlib'de nasıl sağlarız? Cerablus'ta nasıl sağlarız? Suriye'nin özellikle bize yakın olan bölgesinde ki sayın Trump'ın ifadesiyle o 20 mil derinlikte bunu nasıl sağlarız? Bütün bu çalışmalarımız bunun için. Yoksa bizim Suriye'de işgal derdimiz yok. Bize vatan topraklarımız yeter. Ama biz buraya nereden geldik? Biz buraya 20 milyon kilometrekarelik topraklardan kaybede kaybede 780 bin kilometrekareye geldik. Biz kabile devleti değildik. Ve şu anda da biz kabile devleti değiliz. Topraklarımızda en ufak bir parselasyona müsaade etmeyiz. Açık söylüyorum, Suriye'de insani amaçlarla bulunan tek ülke Türkiyedir. 

16 yıldır Türkiye'yi güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. Düştüğümüzde tekme atmak için bekleyen o kadar çok kesim var ki... Ne olursa olsun ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz.

Açık konuşmak lazım; Türkiye'nin 5-6 yılda başına gelen her hadise ülkemizi düşürme projesinin birer parçasıdır. AB süreci budur. Şu anda Suriye'de yaşanan olaylarda budur. İşte 1998 Suriye ile Türkiye arasında bir Adana mutabakatı imzalanmıştır. Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabi dünkü seyahatten sonra sayın Putin ile de yaptığımız görüşmelerde bu Adana mutabakatının yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı durmamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz.

ADANA MUTABAKATI NEDİR?

1998 yılında Türkiye ile Suriye arasında imzalanan anlaşmaya göre, Suriye ülke içerisinde yer alan terörist gruplar konusunda 'barındırmama' sözü vermiştir. Bu mutabakatın ardından Abdullah Öcalan Suriye'den gönderilmiş, ardından da yakalanmıştır.

1998 yılında Türkiye ile Suriye arasında imzalanan Adana Protokolü/Mutabakatı, PKK terörünün tırmandığı yıllarda Suriye'nin terörü destekleyen eylemlerine karşılık Türkiye'nin tepkisi sonucu imzalanmıştır.

Adana Mutabakatı, Suriye'nin 1990'lı yıllarda Suriye'nin PKK faaliyetlerine topraklarında müsade etmesi ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın Suriye topraklarında ikamet ediyor olması sonucu Türkiye'nin tepki ve baskısı sonucu imzalanmıştır. Ekim 1998 Krizi’nin Suriye yönetiminin PKK faaliyetlerine destek vermeyeceğini resmen taahhüt ederek sonlanması, iki ülke ilişkilerinde uzlaşmazlıktan her alanda işbirliği dönemine geçişin başlangıç noktası olmuştur.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN